HDP Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan adayı Mızraklı: Emanetimizi alacağız

HDP Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan adayı Mızraklı: Emanetimizi alacağız
HDP Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan adayları Selçuk Mızraklı ve Hülya Alökmen Uyanık, seçim sürecini Tigris Habere değerlendirdi. Diyarbakır’da sandıktan zaferle çıkacaklarını belirten Eş Başkan adayları, “31 Mart tarihinde halkın emanetini geri vereceğiz” dedi.

Harun AYTULUN-ÖZEL

Tigris Haber - HDP’nin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan adayları Selçuk Mızraklı ve Hülya Alökmen Uyanık gazetemizi ziyaret ederek, seçim çalışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

‘1 Nisan seçmen iradesinin tesisi anlamında tarihe virgül atacak’

Diyarbakır’daki yerel seçim sürecini değerlendiren HDP Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan adayı Selçuk Mızraklı, “Diyarbakır büyük sıkıntıların büyük sorunların, çatışmaların yaşandığı bir kent. Ama bütün bunlar kente öyle güçlü bir dayanma kabiliyeti öyle bir mücadele azmi ve kararlılığı yüklemiş ki,  bunların ertesinde bile yarına umutla bakabilen insanlar ile karşılaşıyorsunuz. Partimiz Yerel yönetimlerde gasp edilmiş bir hakkın yerine iadesi anlamında kendi üzerinde bir sorumluluk olarak görüp yapacağımız tutumuyla karşılaşıyoruz.  Bu bize güç veriyor enerji veriyor. Eminim ki 1 Nisan demokrasi anlamında, seçmen iradesinin yeniden tesisi ve yerel yönetimlere yansıması anlamında tarihe virgül atacak bir gün olacak” dedi.

whatsapp-image-2019-02-27-at-20.10.55.jpeg

‘İlk önce belediye etrafındaki bariyerleri ve gerekirse kapıları da kaldıracağız’

31 Mart yerel seçimlerinde sandıktan çıkmaları halinde ilk yapacakları icraatlara değinen Mızraklı, şöyle konuştu: “Bizden önce kayyum marifetiyle iradesi gasp edilmiş atanmışlarca çekip çevrilen bir belediyeye gidiyoruz. İlk önce gideceğimiz yerde durum nedir bunun fotoğrafını çekmek gerekir. Gittiğimiz her yerde kayyum döneminin talan dönemi, israf dönemi ve har vurup harman savurma dönemi olduğunu söylüyoruz. İlk önce bu durumun bir röntgenini çekeceğiz ve bunu kamuoyu ile paylaşacağız.  Bununla beraber eş zamanlı olarak halka ait kurumların halka çok yakın olmasını veya halkın içinde olmasını temin etmek olacaktır. Belediyelerimiz adeta karakol gibi yüksek duvarlar ve bariyerle çevrilmiş, kentin içerisinde kamuoyu otoritelerine ait kurumlar adeta saklanmış veya duvarların arkasına gizlenmiş durumdalar. İlk önce belediye etrafındaki bariyerleri ve gerekirse kapıları da kaldıracağız. Halka açık, halkın temel meselelerinin tartışılması ve çözüme kavuşturulması noktasında rahat ulaşabilecekleri mekânlara dönüştürülmesi ilk işimiz olacak. Öncelikli olarak sorunları sıralayacak olursak bunu Sosyo psikolojik – Sosyo ekonomik olarak düşünürsek çok farklı boyutlarıyla kadın boyutuyla kent, genç boyutuyla kent, çocuk boyutuyla ve engelli boyutuyla kent gibi birçok kategori altında değerlendirmelerimiz var. Partimizin bu çerçevede yayınlamış olduğu ve yerel seçimlere dönük bir bildirge söz konusu. Bunun dışında özgün olarak yapacağımız şey Diyarbakır’ı yaşanılabilir bir kent haline getirmek olacaktır.”

‘Bu darbenin anahtar kelimesi kayyumluk sistemidir’

HDP belediyelerine atanan kayyumları değerlendiren Mızraklı, şu ifadeleri kullandı: “4 Kasımla beraber esasında bir darbe gerçekleştirildiğini söyleyebiliriz. Bu darbenin anahtar kelimesi kayyumluk sistemidir. Politik olarak bakan halk darbeyi tüketeceğini söylüyor. Ama sosyolojik olarak bakıldığında çok farklı alanlar var; eğitimden sağlığa, yaşam alanlarından, günlük ekonomik sorunlara kadar yaşadığı çok boyutlu şeylerden bahsedebiliriz.”

‘Açıklamalar seçime dönük müdahaledir’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın HDP belediyelerine yönelik olarak sarf ettiği, “Devletin bu belediyelere verdiği imkânları eğer siz Kandil’e gönderecek veya terörde kullanacak olursanız, anında  kayyumlarımızı atarız” ifadelerini değerlendiren Mızraklı, şöyle konuştu:  “İki buçuk yıldır 96 Belediyemiz de kayyum var. Bunun yanı sıra belediyelerimiz bizdeyken bile Sayıştay tarafından ve İçişleri Bakanlığı tarafından denetlemedeydi. Bu denetlemeler neticesinde birçok belediye başkanımız hakim karşısın çıktı ama bu belediyeye ait kaynakların Kandil’e veya başka bir yere aktarılmasına dair bir tane belge dahi bulunamadı. Yalan üzerinden siyaset yürütülmemelidir, bunun üzerinden atılan iftiraları da kabul etmiyoruz. Bütün Anayasal Cumhuriyetlerde seçmen iradesi denilen bir kavram vardır. Seçmen iradesi ile ortaya çıkan irade ancak yine siyasal iradenin kararıyla değiştirilebilir. Ama devletin bu tür yaklaşımları ancak diktatöryel sistemlerde olur. Dolayısıyla seçilirlerse yine kayyum atarız açıklamaları biz diktatörüz anlamına gelir. İkincisi de bu açıklamaları seçime dönük bir müdahale, seçmenin sandık başına gitmesini azaltmaya yönelik bir tutum olarak görüyorum. Böyle bir şey yapmalarının hem Türkiye hem de uluslararası düzlemde çok ağır sonuçları olacağını herkes çok iyi bilir. Bunu sıradan bir tehdit olarak görüyorum.”

‘Devraldığımız belediyelerde yapılan yanlışları halkımıza rapor halinde sunacağız’

 Seçim sonrası oluşacak siyasal tabloya ilişkin de konuşan Mızraklı, “1 Nisan ve sonrası Türkiye’de demokrasiye küçük bir soluklanma penceresi açmak, bir nefes alma imkânı sağlamak anlamında Türkiye açısından bir şans olacaktır. Denetleme hususunda Belediyelerimizde halk adına bir röntgen çekmeye çalışacağız. Devraldığımız belediyelerde ne yanlış yapılmışsa bunu halkımıza rapor halinde sunmak bizim görevimiz. Mal bizim malımız değil, mülk bizim mülkümüz değil. Halka ait bir mal ve mülkten söz ediyoruz. Yani emanete hıyanet olmaz. Bu anlamda da bunun takipçisi olmak gibi bir sorumluluğumuz var.  Zaten Sayıştay vasıtasıyla denetlemeler yapıldı ve kayyumlar döneminde çok fazla israfın ve savurganlığın hem de hayırsız işlerin yapıldığı tespit edildi. Burada yapılan denetimlerin yapılması doğaldır. Bizim belediyelerimiz zamanında da sık yapılıyordu şimdi de yapılabilir ki, bizim bu denetimlerden alnımızın akıyla çıkacağımıza inanıyorum” şeklinde konuştu.

Koruma ordusu olmadan bu kente rahat hareket edebiliyor mu?

AK Parti Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayı Cumali Atilla’nın seçimi kazanıp kazanmama ihtimali üzerine konuşan Mızraklı, “Bizler kent meydanında ilçelerde ve köylerde çok rahat bir şekilde hareket edebiliyoruz ve insanlarla iç içe bir diyalogumuz var. Cumali Atilla arkasında bir koruma ordusu olmadan bu kente rahat hareket edebiliyor mu?  Kente bu kadar yabancı kentten bu kadar uzak, ancak korumalarla  kendisini güvende hissedenlerin kamuoyunda bu kadar yüksek bir sempati veya oy ile karşılık bulmaları mümkün değil. Bütün bunlar bir yana kendisine hodri meydan diyoruz. 31 Martta emanetimizi onlardan alacağımıza ve halkımıza geri vereceğimize inanıyoruz. ” ifadelerini kullandı.

‘Halkın ilk talebi kayyumların gitmesidir’

HDP’nin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan adayı Hülya Alökmen Uyanık ise şunları söyledi, “Şuanda yapılan hizmetler mevcut yapılması gereken hizmetler yani ekstradan yaptıkları bir hizmet yok. Sadece bir makyajlama ve görüntüyü kurtarma hizmeti yapıyorlar. Kayyumların yaptığı ilk iş kadın merkezleri ve kadının kendini rahatça ifade edebileceği tüm merkezlerini kapatmak ve bir şekilde bir şekilde devletin kurumlarına devretmek oldu. Şuanda Diyarbakır’da şiddete maruz kalan, haksızlığa uğrayan bir kadının gidebileceği bir kapı yok. Çünkü karşısında zaten devlet kurumu var ve bu kurumlar bütün ülkeye yayılmış durumda. Bizim belediyelerimiz zamanında kadınların gidebileceği sığınabileceği birçok kurum vardı. Halk kayyumların gitmesini istiyor ve belediyeye girerken bir karakola girermiş gibi girmek istemiyor. Yeniden kayyum atarız açıklamaları yapılıyor ama halk bir gün bir saat dahi olsa belediyeleri almak istiyor. Yani halkın ilk talebi kayyumların gitmesidir.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum