İkinci bombacının kimliği niye açıklanmıyor?
"Demek ki bu dosya da başka işler dönüyor" dedi. İkinci canlı bombanın kimliğinin bilerek açıklanmadığını belirten Yıldız, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Olayın arkasında PKK, PYD, DAİŞ var" açıklamalarını pekiştirmek için ikinci canlı bombanın DAİŞ dışında bir örgütle ilişkilendirilmek istendiğini ve bu yüzden de kimliğin açıklanmadığını söyledi.
İkinci canlı bombanın kimliğinin bilerek açıklanmadığını belirten Yıldız, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Olayın arkasında PKK, PYD, DAİŞ var" açıklamalarını pekiştirmek için ikinci canlı bombanın DAİŞ dışında bir örgütle ilişkilendirilmek istendiğini ve bu yüzden de kimliğin açıklanmadığını söyledi.
"Barış Mitingi"ne yönelik Ankara'da gerçekleştirilen katliamın üzerinden bir aydan fazla bir zaman geçmesine rağmen, katliamın failleri ve arkasındaki sorumlulara ilişkin hiçbir bilgi kamuoyuna verilmedi. Soruşturma dosyasına getirilen ve sadece şüpheli ve müdafileri kapsayan "gizlilik kararı", müştekiler ve vekilleri için de hukuksuz bir şekilde uygulanıyor. Katliam gününden kısa bir süre sonra canlı bombaları Ankara'ya getirdiği anlaşılan şoför DAİŞ'li İbrahim Halil Durgun'un geçtiğimiz bir ay içinde yakalanmaması ve ikinci canlı bombanın kimliğinin de hala açıklanmaması, avukatlar tarafından dosyada etkin bir soruşturma yapılmadığının kanıtı olarak değerlendiriliyor.
Ankara katliamının müşteki avukatları tarafından oluşturulan komisyon içinde çalışmalarını yürüten avukat Murat Yıldız, soruşturmada gelinen noktayı değerlendirdi.
'Sorumluların ortaya çıkartılacağına inanmıyoruz'
Sulh Ceza Mahkemesi tarafından verilen gizlilik kararının kendilerine de uygulanmasını, "demek ki bu dosyada başka işlerin dönüyor" sözleriyle değerlendiren Yıldız, "Savcının zaten olay yerine 2 buçuk saat sonra gelmesi zaten doğru dürüst bir araştırma olmayacağını başından beri göstermişti. Gizlilik kararıyla birlikte şu ana kadar 'bir katliam oldu, bunun sorumlularını açığa çıkartalım' mantığı hiç olmadı. Katliamı ardından savcılık tarafından yapılan iki açıklamada siyasi iktidarın katliama ilişkin tezlerini hukuki olarak destekledi" şeklinde konuştu. Yıldız, "Durum böyle olunca katliamı yapanların, sorumluların ve çeteleri besleyip Ankara'ya gönderenlerin ortaya çıkartılacağına inanmıyoruz. Ama biz bunun mücadelesini vermeye devam edeceğiz. Bu katliamın devletten habersiz yapıldığına inanmıyoruz" ifadesinde bulundu.
'Sorumlular ölen her bir insan için 20 yıldan yargılanacaklar'
Yıldız, DAİŞ'in dünyanın neresinde saldırı yaparsa yapsın üstelendiğini ancak Türkiye'de yapılan 3 ayrı saldırıyı da üstlenmediğini ve bunun Türkiye devleti ile DAİŞ arasındaki ilişkiden kaynaklı olduğunu ifade etti. Türkiye'nin DAİŞ'e MİT TIR'ları ile silah yardımını ve sınır boyunca geçişlerine izin vermesini hatırlatarak Ankara katliamında devletin sorumluğu olduğunu belirten Yıldız, şöyle değerlendirdi:
Devlet her zaman bu tür dosyaları kapatmak istiyor
"Devlet görevlileri görevi ihmal ettikleri için TCK 83. maddesine göre doğrudan bu katliamdan sorumlulardır. Katledilen her bir arkadaşlarımız için 20 yıldan yargılanmak zorundalar. Durum böyleyken bu dosyada ne yapmaya çalışıyorlar? IŞİD-Türkiye ilişkisinin ve katliamında devletin sorumluluğunu ortaya çıkmaması, görevlilerin yargılanmaması için çaba harcıyorlar. Üç tane yetkiliyi görevden aldılar, arkasından birkaç tane tetikçinin kimliği, güzergâhları açıklandı. Amaçları, yarın bu dosyayı kapattıklarında katliamı birkaç IŞİD çetesine yıkmak. 'Bunları yakaladım, mahkûm ettim, dosyayı da kapattım' demek istiyorlar. Ancak bu iş o kadar basit olmayacak. Bu işte devletin parmağı lduğunu biliyoruz. Türkiye tarihinde her zaman olduğu gibi muhaliflere yönelik katliamlar bir şekilde kapatılmak isteniyor. Gizlilik kararı, siyasi açıklamalar bunu gösteriyor."
'Eğer yakalansaydı bağlantılar ortaya çıkabilirdi'
Yıldız, Antep'te yapılan bir operasyonda kendini patlatan, Ankara katliamı faillerinden DAİŞ'li Halil İbrahim Durgun'un, kimliği açıklanması halinde bir aydır yakalanmamasının da soruşturmanın etkin bir şekilde yürütülmediğinin ispatı olduğu söyledi. Etkin pişmanlıktan yararlanan ve katliamın bazı bağlantılarını açığa çıkartan dosyadaki DAİŞ elemanını anımsatan Yıldız, "Eğer şoför yakalansaydı çok daha önemli bilgiler verebilirdi. Bağlantılar ortaya çıkardı. Bir kişinin kimliği ortaya atıp bir ay boyunca yakalanmazsanız takibi ki kendini öldürmüş halde bulursunuz. Aylardır, 'bunlar sınırdan nasıl geçti, kimle görüştürler, finansların nasıl sağlandı, nasıl organize oldular' sorularını kimse sormadı. Bunun için etkin bir soruşturma beklemiyoruz. Bilerek yapmıyorlar" diye konuştu.
'İkinci bombacının kimliğini başka örgüte bağlamak istiyorlar'
Yıldız, ikinci canlı bombanın hala kimliğinin açıklamamasını sebebinin ise siyasal kaygılar olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Katliamı DAİŞ, PYD, El Muhaberat yaptı" açıklamasını hatırlatan Yıldız, "Bu ikinci canlı bombanın kimliği diğer saydıkları örgütten birine bağlamak istiyorlar. Örneğin PYD'li olduğunu söyleyeceklerdi. Bu gün Fransa'da 8 ayrı yerde saldırı yapıyorlar, hemen 24 saat sonra tüm bağlantılara açıklanıyor. Kimlikler açıklanıyor. Ankara katliamında özellikle açıklanmıyor. İkinci bir örgüte bağlayarak siyasi açıklamalarını toplumun algısında pekiştirmek istiyorlar. Ancak IŞİD üyesi olduğu çok açık" ifadelerini kullandı.
'IŞİD'e silah verenler, her katliamdan sorumludur'
Yıldız, Türkiye devletinin sadece Ankara katliamında sorumluluğunun olmadığı dünyanın neresinde bir DAİŞ saldırı olursa Türkiye'nin bundan sorumlu olduğunu belirterek, "Türkiye'nin muhalifler adı altında IŞİD'e silah verdiğini tüm dünya biliyor. Tarafı olmadığı bir savaşa bu şekilde karıştılar. Uluslar arası hukukta savaş suçu işlendi. IŞİD'e silah verdiyse, IŞİD'ın yaptığı her katliamdan sorumlusun demektir. Eninde sonunda Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanacaklar" dedi.(diha)





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.