VİDEO - İnsanlık tarihi ile yarışan meslek; ÇÖMLEKÇİLİK

VİDEO - İnsanlık tarihi ile yarışan meslek; ÇÖMLEKÇİLİK
Çömlekçilik insanlık tarihi ile yarışan bir meslek. Neolitik çağlardan, insanın ilk yerleşik hayata geçtiği dönemlere kadar uzanan, insanlık tarihi kadar eski olan çömlekçilik mesleği ve kültürü Diyarbakır için son derece önem arz ediyor.

Mesleği dede, baba mesleği olarak devralan Mehmet Özkalkan, mesleğin değerini, inceliklerini Tigris Haber’e anlattı.

Özel Haber/ Mümin Ağcakaya

Mezopotamya’dan Anadolu’ya kadar pek çok yerde yapılan çömlekçilik, günümüzde birçok meslek ve el sanatlarında olduğu gibi teknolojiye yenik düştü. Eski zaman insanları, saklamaya ihtiyaç duydukları en hayati ihtiyaç malzemelerini, zahirelerini kilden yaptıkları küplerde, sürahilerde sakladılar.

Yerleşik hayata geçilmesi döneminde killi toprağa çeşitli biçimler verildikten sonra güneşte kurutulması ve fırında pişirilmesiyle çömlek yapımını keşfeden insan, zamanla bunu hem bir meslek hem de bir kültür haline getirdi.

comlek1.jpg

Çömlekçiliğin son temsilcisi

Diyarbakır’da çömlekçiliğin son temsilcilerinden olan Mehmet Özkalkan;  dedelerinin bu mesleği Ermeni ustalardan öğrendiğini söylüyor. Dördüncü nesil olarak da kendisinin bu mesleği sürdürdüğünü ifade eden Özkalkan, bu işi yapanların olduğunu, ancak araklarındaki farkın ne olduğunu şu cümlelerle ifade ediyor;

Sadece Diyarbakır'da değil, Güneydoğu'da ve hatta Türkiye'de bu konuda bizden daha iyi yapanı yok. Nedenine gelince, biz çömleklerimizi öncelikle çömleğe uygun, en sağlıklı topraktan yapıyoruz.”

Yıllarını çömlek yapımıyla geçiren usta Mehmet Özkalkan, mesleği ile ilgili sorularımızı şöyle yanıtladı:

Çömlekçiliği araştırmak için nasıl bir araştırma içerisine girdiniz?

“Çömlek işlerinin yapıldığı birçok şehir ve kasabaya gittim. Avanos, Menemen, Çanakkale, Kula nerede yapılıyorsa Antep Elazığ nerede yapılıyorsa hepsini dolaştım. Bilgi aldım, kendim denedim. O topraktan en iyi ne yapılır. Buna baktım. Mesela Menemenin toprağından saksı ve küp yapımına daha uygundur. Ama bu topraktan çömlek yapıp satanlar oluyor fakat bu ürünler sağlıklı olmuyor. Avanos toprağından da yalnızca saksı ve küp yapılır. Bu topraktan da çömlek yapıp satanlar oluyor. Bunlar yolcu işi dediğimiz eşyalardır. Gelip geçenlere satılıyor.

comlek3.jpg

 

En iyi toprak nerelerde oluyor?

Bingöl’ün, Bitlis’in, Diyarbakır’ın Güneydoğu'nun kırmızı toprakları çömlek için daha uygundur.  Bir de dağ yamaçlarındaki çamurun karıştırılmasıyla yapılan çömlekler en sağlıklı olanlarıdır. Bu çamurun toplanması da zor ve zahmetlidir. Bu çamur yağan kardan sonra baharın yağmurlar yağdığında yamaçlardan suyla birlikte süzülerek akan toprağın oluşturduğu çamurlar toplanır. Daha sonra bu çamur kurutulur. Elekten geçirilerek taşlarından ayrılan bu toprağı kille karıştırarak yapacağımız çömleğin toprağını elde etmiş oluyoruz. Şu an Bitlis ve Tatvan arasındaki dağ köylerinde dağ çamurundan çömlekleri yaptırıyorum. Kırmızı kille bu toprak karıştırıldığı zaman çok güzel ve sağlıklı bir çömlek çamuru oluyor. Bu bileşimden elde edilen çömleğin güzel olmasının nedeni toprağın bileşimi ile ilgilidir.

Çömlek hangi aşamalardan geçiyor?

Çömlek yapıldıktan sonra içinde nemin hiç kalmaması gerekiyor. Eğer o çömlekte nem kalırsa fırına girdiği zaman çatlar. Neminin sıfır olması lazım bunun için de yazın havaların sıcak olduğu iki ya da üç ay ancak bu kurutma için uygundur. Bazıları bu ilk kurutma işleminde fırın kullanıyorlar bu hiç uygun değildir. Çömleğin ilk kurutma işleminin fırınla değil doğal yolla, güneşte kurutulması gerekiyor. Ancak kuruduktan sonra fırınlanmalıdır. Ben bu fırınlanma işlemini odun ve çalı çırpıyı yakarak yapıyorum. Son kez fırınlamadan önce yağlıyorum. Yani birkaç kez fırından geçiriyorum.

comlek4.jpg

 

Piyasadaki çömleklerin çoğu sağlıksız

Bazı şehirlerden beni arıyorlar, çömleğimizi sat diyorlar, numune istiyorum. Bakıyorum toprağından koku geliyor. Bu mal bana yaramaz diyorum. Ben denemeden, o çömlekten yemek yapmadan alıp satmam. Sağlıksız topraktan yapılan çömlekler her tarafta dolu. Bunlar koku yapar ve kanserojen içermektedir.

AVM’lerde, semt pazarlarında satılan toprak ürünlerinin çoğu sağlıksız ürünlerdir. Vatandaşlar bilmediği için kandırıyorlar. Maalesef mesleğimizi biraz çığırından çıkardılar. Her önüne gelen dükkânda çömlek satılıyor. Baharatçı çökmek satıyor, çerezci çömlek satıyor. Üstelik bunların çoğu sağlıksız topraktan yapılan çömleklerdir.

Toprağında dişisi, erkeği var

Şimdiye kadar bazalt taşının dişisi ve erkeğinin olduğunu biliyorduk, ama toprağın da dişisi ve erkeğinin olduğunu söyleyen Mehmet usta, şöyle devam ediyor anlatımına; “Bunu çocukluğumda öğrenmiştim. Babama testi soğutmuyor diye gelenler olduğunda babam o testiyi alıp kırıyor yerine başkasını veriyordu. O testinin toprağının erkek olduğunu anlayan babam yerine yenisini veriyordu.

Testi yapılan toprağın dişi mi yoksa erkek mi olduğunu en iyi testinin içine su konulduğunda anlaşılır. Yani testinin toprağı dişi ise suyu soğutur erkek ise soğutmaz.”

Çömlek asla sabun ve deterjanla yıkanmamalı

Çömleğin nasıl temizlenmesi gerektiğini de anlatan çömlek ustası Özkalkan, vatandaşın çömleği nasıl temizlemesi gerektiğini bilmediğini anlatarak, şu bilgileri veriyor; “Çömlek sabun ve deterjanla yıkandığı zaman, sabun ve deterjanı içine çeker. Yemeğin tadını da bozduğu gibi yemeğe geçen sabun ve deterjan kanserojen olduğu için sağlıksız hale gelir. Çömleği doğru ve sağlıklı kullanmak için asla sabun ve deterjanla yıkanmamalıdır.  Yemek yapıldıktan çömlekler sıcak suyla yıkanmalı, daha sonra ters çevirip kurutulmalıdır. Her zaman hava alacak şekilde bekletilmelidir. İyi kurutmak gerekiyor. Ayrıca poşete koyup saklanmamalıdır. Çünkü nemli ve havasız kalacağından küflenme ve koku yapar.

Gelen müşteriye çömleği nasıl kullanmaları gerektiğini anlatıyoruz. Ben vatandaşa garanti veriyorum; al çömleğimi kullan, yemeğini yap, tadını Beğenmediysen bana geri getir diyorum.”

Hediyelik aksesuarlar yapıyorum

Çömleğin dışında hediyelik çalışmalarda yaptığını anlatıyor Mehmet Usta. Bununla ilgili yaptıklarını da şöyle anlatıyor; “Ayrıca hediyelik alçı işi de yapıyorum. Alçıdan dökme birçok hediyelik eşya da yapıyorum. Bunlar içinde Diyarbakır hatırası olacak; Sur, Urfa kapı, On Gözlü Köprü, Karpuz, Dört ayaklı minare, Hasanpaşa Hanı, maşrapalar, küçük sürahiler gibi birçok eşya yapıyorum. Ayrıca dükkânda Avanos'tan getirdiğim küp ve testileri de satıyorum.”

Mesleğin devamı için destek verilmelidir

Çömlekçilik; bu toprakların geçmişten beri gelen bir kültürüdür diyen Mehmet Usta, yaşatılması için neler yapılması gerektiğini ise şöyle anlatıyor; “Çömlekçiliğin tarihi insanlığın en eski çağlarına kadar uzanıyor. Diyarbakır’ın kültüründe de önemli bir yer tutuyor. Ama buna rağmen Diyarbakır’da bu mesleği devam ettiren bir atölye yoktur. Bu durum kent için bir eksikliktir.

Dükkânım Sur içinde sokak arasında kaldığı için ürünlerimi yeterince sergileyemiyorum. Diyarbakır’a yeni gelenler ve genç nesiller burayı bilmiyor. Gereken desteği alamadığım için bu işimi ve mesleği daha fazla görünür hale getiremiyorum. Cadde üzerinde kiralar çok yüksek olduğu için daha görünür yerlerde dükkân da kiralayamıyorum.

Ben kendi kısıtlı olanaklarım ölçüsünde bu kültürü tek başıma yaşatmaya çalışıyorum. Hem Diyarbakır’ı tanıtmak hem de yok olmak üzere olan bu mesleği yaşatmak için kurumlardan gereken destekler sunulmalıdır.”

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.