‘Kayyumlu belediyelerde yolsuzluk yapılıyor’

‘Kayyumlu belediyelerde yolsuzluk yapılıyor’
HÜDA-PAR Diyarbakır İl Başkanı Şeymus Tanrıkulu, kayyumlu belediyelere ve yönetimlerine dair açıklamalarda bulundu.

‘Kayyumlu belediyelerde yolsuzluk yapılıyor’

Dilek AKIN-ÖZEL

HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu, AK Parti, İş-Kur ve kayyumla ilgili çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Tanrıkulu, “Şuanda AKP’nin onay vermediği hiçbir işe alınmıyor. İş Kur’a girenleri bile parti onayı isteniyor. Oysaki insanlar İş-Kura başvuru yapıyor, ama siz AK Partiden onay almadığınız zaman işe alınmıyorsunuz Yine. Kayyumların yönettiği birçok belediyede ciddi yolsuzlukların yapıldığı ifade ediliyor. Kentteki herkese sorun, şuan yapılan yolsuzlukların haddi hesabı yok” iddiasında bulundu.

Hür Dava Partisi (HÜDA PAR), Diyarbakır'da "Kudüs’e Sahip Çıkıyoruz" mitingi düzenleyecek. Miting öncesi HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Şeyhmus Tanrıkulu gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni İlyas Akengin’i ziyaret ederek, miting ve gündeme ilişkin konular hakkında açıklamalarda bulundu.

İKTİDARIN MHP İLE HAREKET ETMESİ YANLIŞ

Hükümetin MHP ile yakınlaşması nedeniyle bölge politikasının değiştiğini belirten Tanrıkulu, “Hükümet bu ülkeyi 15 yıldır yönetiyor.  Kendi konum ve mevkisini koruma devam etme mobilize etme gücü olmadığına göre MHP’nin o gücü var ve onu kullanıyor. Diğer taraftan derin devlet, Ergenekoncu dediğimiz balyoz vs… oradan gelenler içerisinde etkili olduklarından dolayı şuan da hükümet Ulasalcılarla veya Türk milliyetçileriyle beraber hareket ediyor. Buda doğru değildir. Onların oy oranına baktığımız zaman çok ciddi bir etkisi yok.  Ama yönlendirme noktasında diyelim ki 15 Temmuzda emperyalist işgalcilerin bir darbe girişimi oldu. Buna karşı mücadele edecek güç MHP idi, en azından onu kullanmak istiyor olabilir. Ama sonuç itibariyle bunlarda geçici, kalıcı değil. Kalıcı olursa çok ciddi sorunlar ileride çıkarabilir. Çükü şuanda atılmayan adımlar belki ileride çok büyük sorunların doğmasına neden olacaktır.  Hatırlarsınız biz daha önce de defalarca dile getirmiştik, “Eğer bu ülkede ki Kürt meselesi veya inanç özgürlüğü sağlanılmazsa emperyalist ülkelere müdahale alanı bırakacaktır”.  Yani ABD durup dururken Irak’a girmedi yada ABD durup dururken Suriye’ye girmedi. Bir bahane çıkarıp girdi. Ve sonuç itibariyle de emperyalist ülkelerin girmiş oldukları ülkelerin halleri ortada. Bu yüzden bizde diyoruz ki aramızda ki var olan sorunları sorun ve sıkıntıları oturarak konuşarak siyasetten müzakere edelim. “Kürt meselesi ve inanç özgürlüğü, temel haklar vs”…  Bunların giderilmesi lazım, bunlar giderilmeli” diye konuştu.

HÜDA-PAR KENDİ ADAYINI ÇIKARTACAK

2019’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HÜDA-PAR’ın kendi adayını çıkaracağını belirten Tanrıkulu, “16 Nisan referandumunda biz hükümete ve Sayın Cumhurbaşkanına bir destek vermedik. Bizim referandum maddelerini desteklememizin kendimize göre haklı gerekçelerimiz vardı. Dolaysıyla bizim evet dememiz Hükümete veya cumhurbaşkanına bir destek değil, halkın faydasına uygun olduğundan dolayı biz destek verdik. Çünkü sıkı yönetimin kaldırılmasını bu halkın faydasınadır ve askeri mahkemelerin kaldırılması yine öyle, yargının bağımsız ve tarafsız olması, seçilme yaşının olması, Cumhurbaşkanın 3’te 2 milletvekili oyuyla hesap verebilmesi yargı yolu açılması bunlar olumlu adımlar. Dolayısıyla bu bizim için iyi bir adımdır, dolayısıyla biz evet dedik. Ve her şeyden önemlisi de 1982 Anayasasının 80 askeri darbesini yapan tekçi faşist anayasanın değiştirilmesi en azından 16 madde bile olsa bir kazanım olarak görüyoruz.  Şimdi sonucuna baktığımızda milliyetçi söylemler kazandırmadığını biz gördük. Ve hatta diyebiliriz ki Kürtlerin vermiş olduğu oylarla bu referandum geçti. Bunun görülmesi lazım. İkincisi 2019 yerel seçimlerinde eğer erken seçim olmazsa 2019 yılında tabiî ki yani cumhurbaşkanlığı seçimleri ayrı yapılacak, milletvekilleri ayrı birde mahalli seçimler ayrı olacak. Şu anda arkadaşlarımız yetkililerimiz istişare etmektedirler tabanımıza halkımızla da büyük bir ihtimalle imkanlar olursa yani zorluk çıkarmazlarsa Cumhurbaşkanı adayımızı göstereceğiz.  Fakat dediğim gibi daha netleşmediği için erken konuşmakta doğru olmaz. Seçimlere her zaman olduğu gibi hazırız. Ancak seçimlere parti olarak mı gireceğiz, bağımsız olarak mı gireceğiz belli değil. Hükümetin 6 aylık süre içinde uyum yasalarını çıkarması gerekirken şuana kadar doğru dürüst adım atılmadı. Hükümet açıkçası anayasayı ihlal ediyor ve suç işlemektedir.  Seçim barajının düşürülmesi, siyasi partiler yasasının değiştirilmesi, halkın siyasi partilerin birçok beklentileri var. Hükümetin bu konularda makul adımlar atması gerekiyor ki en azından temsiliyette adaletin sağlanması adına seçim barajının kaldırılması siyasi partiler yasasının değişmesi gerekiyor” dedi.

GEÇİCİ DEĞİL, KALICI KANUNLAR

2019 seçimlerinde herhangi bir parti ile ittifak yapıp yapmayacaklarına partinin ilgili kurulları tarafından değerlendirileceğini kaydeden Tanrıkılu, “Yapılacak olan bu ittifaklar sonuç itibariyle halkımızın faydasına nasıl uygunsa partimizin de temel ilkeleri çerçevesinde bunlar değerlendirilir.  Partimizin temel ilkesi dediğimiz biz insanı siyasettin temel merkezine almışız ve altına da adaleti bırakmışız.  Önce insan sonra adalet.  İnsanın rengine dilene vs bakmaksızın en temel insani noktayı ele alıyoruz.  Aynı şekilde adalette bizim değişmez ilkemiz. Sadece bu ülkenin değil belki dünyanın hemen hemen bütün ülkelerinde adalete ihtiyaç vardır. İnsanlar arasında kan dökülüyorsa adalete ihtiyaç vardır. Adaletten sapıldığı için bunlar yaşanıyor. Adalet kelimesinin ülkemize ve bölgemize yerleşmesi lazım.  Adalet herkese hakkını vermektir. Bir şeyi kendiniz için istiyorsanız kardeşiniz içinde istemelisiniz. Bu manada siyaset yaparsanız geçici değil kalıcı bir yer edinirsiniz. Bu sağlanırsa örnek bir ülke bir toplum oluruz. O yüzden adalet ilkesi bizim için önemli. O zaman teklifler gelirse herkes konuşacaktır ama şuan bir şey bilmiyorum. Ancak bu bir gerçek ki mevcut yasalarda yüz bin insanın bir araya gelmesi zor ve ne şekilde olacağı da belirtilmiyor. Bunları bilmediğimiz için uyum yasalarının çıkarılması gerektiğini söylüyoruz.  Eğer normal bir şekilde bununla ilgili bir adım atılırsa muhtemelen bunu uygulamak anlamak kolay olur.  Hükümet bu konuda kendi menfaatine uygun adımlar atacaktır elbette. Biz geçi kanunlarla değil, geçici mevki ve makamlarda oturmakla değil. Öyle kanunlar öyle yasalar çıkarılmalı ki bizden sonra gelecek olanlarda Allah razı olsun bak işte güzel adım attılar. En azından temel hak ve hürriyetler konusunda bu ülke yaşanılır bir ülke olsun” diye konuştu.

HÜKÜMET ÇOK CİDİ YANLIŞLAR YAPTI

Reza Zarrap meselesine dair açıklamalarda bulunan Tanrıkulu, “Rıza Zarab meselesi ile ilgili genel başkanımız ve genel merkezimiz açılamalarda bulundu. ABD’nin dünyanın jandarmalığına veya kabadayılığını bir tarafa bırakıp kendi sınırları içine çekilmesini istiyoruz. Biz ABD’nin kabadayılığını kabul etmiyoruz. Yine ABD’nin bir kişi üzerinden kalkıp bir ülkeyi yargılamasını doğru bulmuyoruz ve red ediyoruz. Çünkü ABD’nin politikaları emperyalist politikalar. Yaptıkları da belli dünyada ki hemen hemen bütün ülkeleri sömürüyor. Ortada bir yolsuzluk varsa bu Türkiye’nin iç işleridir ve kendi içinde bu işi hal etmelidir.  Hükümet 17-25 Aralıkta böyle yanlış bir adım attı. 5 bakanı aklamayacaktı. 5 bakanı görevden alacaktı ve hukukun bunları yargı önüne çıkartacaktı. O zaman bu halk onları daha destekleyecekti ve hak verecekti.  Ama onlar bunun tam tersini yaptılar. İşi siyasi boyutuna çeviriyorlar.  Onlarda bunu ön plana çıkardılar ve hükümete darbe girişiminde bulundular. Açıkçası medya ile bir darbe girişiminde bulundular.  Ama ortada bir yolsuzluk vardı siz onları yargılamadınız. Bunu ABD ortaya çıkarıyor. Çok ciddi laflar var, rüşvetler yolsuzluklar var ortada. Daha önce bakanlık müdürlük ve şuan hükümette olan kişiler hakkında çok ciddi iddialar var ortada. Hükümet bu konuda sınıfta kalmış. Ortada bir yolsuzluk var ve bunun yargı önüne çıkarılması gerekiyor” dedi.

BELEDİYELERDE CİDDİ YOLSUZLUK VAR

Kayyumların yönettiği birçok belediyede yolsuzlukların halen yapıldığını ifade eden Tanrıkulu, “Şimdi Diyarbakır’a gidin herkese sorun, şuan yapılan yolsuzlukların haddi hesabı yok. Yani HDP döneminde belediye kaynakları ile örgüte aktarılıyordu şu veya bu şekilde.  Aynısını şuan atanan kayyumlar da yapıyor. Son dönemlerde kayyumlarla ile ilgili çok ciddi şikayetler var. Özellikle ihalelerin bazı şirketlere verildiği ve o şirketler üzerinden bazı taşeronlara verildiği söyleniliyor.  Geçtiğimiz aylarda asfalt ihalesi yapılacaktı ancak konunun basına yansıması ile 400 bin TL’lik ihale, 250 bin TL’ye düştü. Eğer bu konu basına yansımasaydı 100 milyonlarca para halkın cebinden çıkacaktı. Şimdi bu açık bir yolsuzluk değil mi? Siz bunu yerelde yapıyorsunuz. Şuanda AKP’nin onay vermediği hiç kimseye hiçbir kurumada İş-Kur dahil olmak üzere alınmamaktadır.  Bunu insanların geneli konuşmaktadır. Oysaki insanlar İş Kura başvuru yapıyor, ama siz AK Partiden onay almadığı zaman işe almıyorsunuz. O halde geçmişte yaptığınız yanlışlarla şimdiki yanlışlar arasında ne fark var. Aynı hataları aynı yanlışları onlarda yapıyor. Dolayısıyla biz bunu da sık sık dile getiriyoruz. Biz bunu kabul etmiyoruz. Bazı ziyaretlerde işe alınanlardan iş kur gibi 5 bin lira para alındığı söyleniyor. Bunu bana bir muhtar söyledi. Bunu aracılar istiyor. Biz bunu biliyoruz hatırlarsanız 80 ve 90’ lı yıllarda o zamanlar insanları 10 bin 20 bin marka işe alıyorlardı. Bunu da belli kişiler yapıyordu. Şuan ona benzer bir durum var, şimdi eskiye dönüldü. Şuanda Ak Parti ve kayyumlarla ilgili halkın ciddi rahatsızlıkları var.  Partimize gelip benden şu kadar rüşvet istediler diyenler var. Ama medyanın önüne çıkıp konuşamıyorlar. Dolaysıyla ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Yani bu konuda adaletsizlik var” şeklinde konuştu.

PARTİMİZE ŞANS VERİLSİN

Diğer partilerin denendiğini, vatandaşların HÜDA-PAR’a bir şans vermesini isteyen Tanrıkulu, “Partimize de bir şans verilsin nasıl hizmet edildiğini, halkın köle değil de efendi olduğunu bizim göstermemiz lazım. Bizim inancımızda bu böyledir. Aksine memurlar seçilenler hizmetçi  halka sayılır. Dolayısıyla biz halka hizmet etmek zorundayız. Halkın hak ettiği konuma biz inanıyorum ki getireceğiz. Bunun için bize biraz destek ve zaman gerekiyor.  Denenmiş şeyleri denemek bize fayda vermeyecektir.  Bu konuda yanlışlar yapıldığı halde bunları göz ardı edemeyiz biz. Bu yerelde, ulusalda da bu böyle hangi şehre giderseniz gidin bu durum aynıdır” ifadelerini kullandı.

KÜRTLERDEN NEDEN ÖZÜR DİLENMİYOR

Kuzey Irak referandumunda Türkiye’nin yanlış politika izlediğini ifade eden Tanrıkulu, “Özel ve etnik bir sorun olduğu zaman sadece bakıyoruz ki Kürtler birbirine sahip çıkıyor. Tepki gösterenler ise o çevrede olanlar. Bütün Araplar Kürtlere karşı çıkıyor demek doğru değildir.  Bütün Müslümanlar Kürtlere karşıdır demekte doğru değildir.  Dolayısıyla Irak Referandumunda Türkiye’nin Iran’ın Irak’ın almış olduğu kararın doğru olmadığını söyledik ve sürekli eleştirdik. Bir gece ansızın geliyoruz demek Türkiye yaşayan 30 milyon Kürdün rencide ettiğini söyledik. Bizim orada Türkmen soydaşlarımız var biz gerekirse onlara asker göndeririz sahip çıkarız dediğiniz zaman. Bizimde orda Kürt soydaşlarımız var bizde bunu dedik.  Bunlar doğru ifadeler değil. Bunlar toplumu ayrıştırıcı söylemler.  Biz Müslüman isek kardeşsek bu kardeşlik hukuku çerçevesinde birbirimize yaklaşmamız lazım.  Hangi halk olursa olsun her halk kendi geleceğini belirleme hakkına sahiptir. Bununla ilgili bir referandum kararı en temel meşru haktır. Ama hükümet beka sorunu milliyetçilik duygular ile tarihsel bağlarımızı kardeşlik ilişkilerimizi tamamen bir tarafa bırakıp milliyetçi ve dışlayıcı bir üslubu kullandı biz bunu asla kabul etmeyiz.  Kamuoyunun ve Türk ulusalcılarının bizi anlayamadığı nokta budur. Bizim için önce din gelir sonra etnik kimliğimiz gelir biz bunu inkar etmiyoruz. Bize göre Türkiye’de inanç özgürlüğü de yok. Çünkü Müslümanların inanç özgürlüğü anayasal güvence altına alınmış ibaresi yok ki yarın başka bir bakan gelirse bunu değiştirebilir. Tüzükle kararnameyle başörtüsünü yasaklar buna karşı hiç kimse bir şey yapamaz. 28 Şubatta biz bunu yaşadık.  Bu ülkede eğer emperyalist ülkelere müdahale alanı bırakılmak istenmiyorsa Kürt meselesi çözülmeli.  Bu mesele de silahların konuşmadığı bir zamanda çözülmelidir. Daha öncede söyledik hükümet iki üç adımla bu meseleyi çözer. 1. Kürtlere anayasal bir güvence verecek. 2. Anadilde eğitim öğretimi kabul edecek. 3 ise Kürt önderlerinin mezar yerlerini açıklayacak. Said Nursi, Şex Sait, Seit Rıza gibi… Siz İskitli Atıf hocayı tespit edip Dersimlilerden özür dilediniz neden Kürtlerden özür dilemiyorsunuz. Tamam Kürtler biz bu ümmetin yetimleriyiz dediler ama bu kadarda değil” eleştirisinde bulundu.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.