
NURİ SINIR
KENT, KENTLİ, KENT YÖNETİCİLERİ (1)
Avusturalya’lı bilgin V.Gordon Childe, insanlık tarihindeki belli başlı aşamalara getirdiği, çığır açan yorumlariyla ünlü bir bilgindir.Childe,insan oğlunun avcılık ve toplayıcılıktan, yani,asalak bir ekonomiden tarım,hayvancılık ve yerleşik hayata,yani üretim ekonomisine geçişini,insanoğlunun en büyük devrimlerinden biri sayarak , bir “Neolotik Devrim” olarak tanımlar.
Yerleşik hayata geçen insanın ihtiyaçları değişmiş ve bu ihtiyaçları giderecek aletleri yaratmıştır. Yaratılan aletlerin en önemlisi yazıdır ve yazıyla kendi tarihini yaratmıştır.
Yaratılan bu tarihi süreçte toplu yaşamaya geçmiş, dağ yamaçlarında,sarp kayalıklarda, nehir ve deniz kenarlarında korunaklı yerleşim yerleri yaratmıştır.Bu yerleşim yerlerini nüfus yoğunluklarına göre farklı anlamlandırarak, site, kent, kale, köy,kasaba, medina,şehir, diye adlandırmıştır.
Tarihçilerin ve antropoloğların yaptığı araştırmalar ve ortyaya koyduğu bulgulara göre Mezopotamya’nın güneyinde UR şehrinin doğusundaki URDE ve Mezopotamyanın kuzeyinde Dicle (Tigris) nehri kenarında , bu günkü Diyarbakır şehrinin kuzeyinde konumlanan Çay Önü, en eski ve ilk toplu yerleşim yerleridir.
Toprağa yerleşim, üretim ekonomisini yaratmış ve buna göre de bir kültür geliştirmiştir.Bu kültür korunmaya yönelik büyük kentleri ve bu kentlerde gerekli yaşam koşullarını yaratmaya dönük ihtiyaçları yaratmıştır.Su,kanalizasyon,mimari, yaşam alanları ve korunma duvarlariyla, korunaklı kentler yaratılmıştır.
Diyarbakır bu anlamda, önde gelebilecek sayılı kentlerden biridir.Uzun tarihi boyunca , değişik medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan bu kent,tüm adı geçen medeniyetlerin ortaya koyduğu ihtiyaç eserleriyle donatımlı bir kenttir.
Din ve yaşam ihtiyaçlarını gideren bu eserlerin başında kanalizasyon, su şebekesi, Havra, Cami, Kilise, ateş tapınağı, köşkler, evler, hanlar,hamamlar,çeşmeler,sokaklar ve en önemlisi de çevresini saran muhteşem abidevi surlariyla, bu kentin ve tarihinden kalan, süs abideleridir.
Kentli ve kentliler,bunların yaratıcısı,yöneticisi ve kültürüyle yoğunlaşıp yaşıyan insanlardır.
Uzun tarihi boyunca,her yaratılan değeriyle insanına hizmet veren bu kent,son 90 yıllık Cumhuriyet döneminde hallaç pamuğuna döndürüldü.Siyasal nedenlerin etkin olduğu bu dönem,yaratılan değerlerin heba edilmesini sağladı.
1932 yılında, havanın sıcak olmasından Surları suçlu gören kent yöneticileri ,surları dinamitlemeye başladılar.Bir tesadüf eseri,o esnada Diyarbakır’da bulunan Fransız arkeolog ve tarihçi Albert Louis Gabriel, kentin aydınlariyla beraber verdiği mücadele neticesinde,Ankara’da bazı yetkilileri ikna ederek,bunu önliyebildiler.Ama bu kararı aldırabilmek için uğraştıkları sürede Mardin kapı ve Dağ kapıdaki dinamitlemeye engel olamadılar. (DEVAMI YARIN)
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.