Kürt meselesinde yeni sürecin dinamikleri tartışıldı

Kürt meselesinde yeni sürecin dinamikleri tartışıldı
Kürt Çalışmaları Merkezi'nin, "Kürt Meselesinde Yeni Dönemin Dinamikleri: Olasılıklar, Fırsatlar ve Riskler Çalıştayı" raporu yayımlandı.

Ardıl BATMAZ

TİGRİS HABER - Kürt Çalışmaları Merkezi'nin, 14 Aralık 2024’te Van’da düzenlediği "Kürt Meselesinde Yeni Dönemin Dinamikleri: Olasılıklar, Fırsatlar ve Riskler Çalıştayı" raporu yayımlandı. Türkiye’nin farklı şehirlerinden akademisyenler, gazeteciler, siyasetçiler ve iş insanlarının katılımıyla gerçekleşen çalıştayda, Kürt meselesindeki yeni dönemin dinamiklerini anlamaya, sürecin olası imkan, fırsat ve riskleri tartışıldı.

kurt-meselesi-rapor-1.jpeg

Sürecin hangi dinamikler üzerine kurulduğu ve geçmiş çözüm süreçlerinden hangi derslerin çıkarılabileceğinin tartışıldığı çalıştayda akademisyenler, bu sürecin önceki dönemlerden farklı olarak daha fazla aktör içerdiğini ve bölgesel faktörlerin belirleyici olacağını vurguladı. Özellikle Suriye’de yaşanan gelişmelerin süreci doğrudan etkileyeceği belirtilirken, Öcalan’ın süreçteki rolü ve DEM Parti’nin iç siyasi dengelerdeki konumu masaya yatırıldı. Katılımcılar, Türkiye’deki Kürt meselesinin çözümünün sadece iç politik gelişmelere değil, aynı zamanda uluslararası aktörlerin tutumuna da bağlı olduğunu ifade etti.

kurt-meselesi-rapor-2.jpeg

Sürecin bazı belirsizlikler taşıdığını belirten katılımcılar, özellikle Erdoğan ve Bahçeli’nin sürece yönelik tutumlarının netleşmemesinin bir risk oluşturduğunu dile getirdi. Ayrıca, kayyum atamaları ve güvenlik politikalarının devam etmesinin sürecin geleceği açısından çelişkili mesajlar içerdiği vurgulandı.

'KÜRT MESELESİ BİR GERÇEKLİK OLARAK ÖNÜMÜZDE DURMAYA DEVAM EDİYOR'

Çalıştay raporunun sonuç kısmında Rawest Araştırma Direktörü Roj Girasun'un şu değerlendirmesine yer verildi:

"Bu organizasyona ve Kürt meselesini de bu haliyle konuşmamıza vesile olan Bahçeli'nin 1 Ekim tarihi itibariyle yaptığı çıkışlar, açıklamalar önemliydi. Çünkü bu hamlelerle hemen yeni bir dönem tanımlaması yapma girişimleri başlamış oldu. Bununla beraber bu dönemin önceki çözüm süreciyle çok benzeşmediği, bir çözüm ve demokratikleşmeden ziyade bir güvenlik ve bütünleşme başlıkları üzerinden yeni bir dönem arayışına girildiğini gördük. Ancak bu konuyla ilgili de bir kafa karışıklığı var. Kavram setleri henüz oturmuş değil. Bunun yanında iktidardan muhalefete farklı kesimlerin ciddi endişeleri ama aynı zamanda kendilerine biçtikleri fırsatlar var. Bu anlamda bugün oturumlarımızdan birinde bunu tartışmak anlamlıydı, kıymetliydi. Diğer bir mesele; tabii ki, bu yeni dönem tartışmalarının gündeme gelmesi iç dinamiklerden müteşekkil bir gelişme değil, daha çok dış dinamiklerin içeriyi zorlamasıyla alakalı olduğu için uluslararası dinamikler ilk defa Kürt meselesi bağlamında bu oranda konuşuluyor ve sınır ötesindeki herhangi bir gelişme, gündelik bir hareketlilik bile buradaki Kürt meselesine direkt etki edebiliyor. Başka bir mesele de; Türkiye fazlasıyla bir seçim ve iktidarın değişmesi gündemine gömülmüş durumda. Hem mevcut iktidarın sürmesini isteyenler nezdinde hem de Türkiye'deki büyük toplumsal muhalif gruplar nezdinde. O yüzden bu mesele konuşulurken fazlasıyla seçim eksenli ve Türkiye'de iktidar değişikliği eksenli konuşulabiliyor ya da buraya gömülebiliyor. Bu sorunu da göz ardı etmeden tartışmaları sürdürmek, zenginleştirmek yine çok önemliydi.

Son olarak; süreç farklı şekillerde gündeme gelebilir. Bu süreç başarısız da olabilir, akamete uğrayabilir. Türkiye'nin başka girişimleri olabilir. Kürt siyasetinin başka müzakere arayışları, aktör arayışları olabilir. Ancak en nihayetinde Kürt meselesi bir gerçeklik olarak önümüzde durmaya devam ediyor. Kendi adıma çıkardığım ders, gördüğüm şudur: Bu meselenin daha fazla karmaşıklaşmadan, daha fazla çetrefilli hale gelmeden, daha fazla küreselleşmeden hallolması gerekliliği. Klasik ama tesadüfi olmayan bir retorikle, “bin yıllık birlikteliğin” getirdiği kader ortaklığına inanarak, çözümü sahiden bu topraklarda aramanın bizi kalıcı bir sonuca ulaştıracağına inanıyorum. Bu bağlamda, Türkiye'nin ve Türk Devleti'nin kategorik paranoyalarla Kürtlerin kazanımlarını tehdit olarak görmesinin; aynı şekilde Kürtlerin veya Kürt siyasetinin, Türkiye'nin tökezlediği ya da bir çıkmaza girdiği durumlarda bunu dönemsel fırsatlara çevirme çabasının Kürt meselesinin çözümünün önündeki en büyük engeller olduğunu düşünüyorum. Bu anlayışları aşmak, kalıcı bir çözümün önemli bir anahtarı olacaktır."

Raporun tamamı: İndirmek İçin Tıklayın

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.