Müsteşarı İşgüzar, Öcalan'ın getiriliş sürecini anlattı

Müsteşarı İşgüzar, Öcalan'ın getiriliş sürecini anlattı
Abdullah Öcalan'ın Kenya'da yakalanıp Türkiye'ye getirilmesinin üzerinden 19 yıl geçti. Dönemin Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı İşgüzar, Öcalan'ın getirilişini anlattı

Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesinde Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) personelinin dışında görev alan birkaç isimden biri olan dönemin Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı Hasan İşgüzar, AA muhabirine,  Öcalan'ın getiriliş sürecinin ayrıntılarını anlattı.

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde öğretim üyeliği yapan Prof. Dr. İşgüzar, MİT'teki operasyonla ilgili görevlilerin kendisine gelip konuyu anlattıklarını dile getirerek, şöyle devam etti;

“Abdullah Öcalan'ı Kenya'dan Hollanda'ya götürmek üzere Yunanistan'ın Hollanda'dan uçak kiraladığı bilgisi MİT'e gelince onlar da aynı model, aynı renkteki bir uçağı göndererek Öcalan'ı Türkiye'ye getirmek için bir çalışma yaparlar. Türkiye'deki resmi ya da özel bütün uçakların kayıtları Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'ndedir. MİT'in istediği şekildeki bir uçak o dönem sadece iş adamı Cavit Çağlar'da vardı. Ben de istenilen uçağın Cavit Çağlar Bey'den alınabileceği bilgisini verdim.

Hangi uçak olursa olsun personelle birlikte uçacak isimlerin Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'ne bildirilmesi gerekir. Özel uçakla bir yere gideceksiniz, isimler mutlaka yazılı olarak bildirilir. Uçuş rotası çizilir. Onun dışında gitme şansınız yok. Dolayısıyla o dönemde bizden istenen her türlü hizmeti sunduk

Direkt Kenya'ya gidilmemesinin sebebi, Hollanda'dan da aynı tip, aynı renk uçak gideceği için Kenya'daki havaalanı küçük bir yer, orada herhangi bir yabancı uçak dikkati çeker diye 10 gün Uganda'da beklendi. Uganda'da muz tüccarı gibi davranıldı. Operasyon yapılmadan birkaç saat öncesi Kenya'ya gidildi. Kenya'da hiç kalınmadı. Hollanda'dan Öcalan'ı kaçırmak için gelen uçak havadayken bizim uçağımız ondan iki saat önce meydana indi.

En önde Kenya koruma aracı vardı, arkasında ise Yunanistan Büyükelçiliği'nin koruma aracı. Abdullah Öcalan'ın içinde bulunduğu araç üçüncü sırada, arkasından da Öcalan'ı gayri resmi koruyan kendi örgüt elemanları ile bir de yine korumaların olduğu araç vardı. Havaalanına gelirken Kenya polisi, Öcalan'ın aracı geçtikten sonra yolu keserek arkadan gelen konvoya başka bir yerden yol veriyor. O da yaklaşık 15-20 dakika kazandırıyor. Öcalan havaalanına girdiğinde, bineceği uçağın, Hollanda'dan gelen uçak olduğunu zannediyor. Takım elbiseli, gayet mutlu bir şekilde uçağa yöneliyor. Uçağa alındığında kapılar kapanıyor. Uçak havalanırken diğer konvoy, daha havaalanına yeni giriyordu.

Havadaki rotalar o kadar kesindir ki 'Başka bir rotadan gideyim' diyemezsiniz. Her uçağın da mutlaka, hava sahasına girdiği ülkeye kendi işaretini, kimliğini bildirmesi lazım. Uluslararası kuraldır. Rum yönetimi 'Kuyruk işaretinizi bildirin' diyor, biz bir işaret bildiriyoruz, 'Öyle bir uçak kayıtlarımızda yok' diyorlar. Pilotlar da 'Yanlış anlaşıldı bir dakika' deyip farklı bir işaret bildiriyor. Yine Rum kesiminden böyle bir bilgi olmadığı söyleniyor, 'Lisanımız yetersiz' denilerek rol yapılmaya başlanıyor. 'İkinci pilot İngilizce olarak söylesin' deniyor. Rum hava sahasından geçilirken 18 dakika boyunca böyle bir yol izleniyor. Uçak, Türk hava sahasına girdikten sonra rahatlıyoruz.

Uçak, başka havalimanına inmeyecekti, çünkü öyle bir uçak kayıtlarımızda yoktu. Sisin dağılmasını beklerken yakıt azaldığı için zorunlu olarak Atatürk Havalimanı'na inip yakıt ikmali yapması gerekti. Atatürk Havalimanı'ndan iniş izni isteniyor ama izin verilmiyor. O arada bana ulaştılar. Ben de, FIC denilen sistem vardır, Sivil Havacılık Genel Müdürü emriyle herhangi bir uçak kaldırılabilir veya izin verilmez. FIC'den Atatürk Havalimanı'na bu uçağın hiçbir soru sorulmadan indirilmesi talimatını verdim. Uçak, salimen inişini yaptı. Askeri meydanın bulunduğu, gözün görmediği bir yere çekildi. Burada uçağın kapıları açılmadan yakıt ikmali yapıldı. Daha sonra sis dağılınca Bandırma'daki askeri üsse doğru uçak havalandı.”

Öcalan, 1999'dan bu yana İmralı Adası'ndaki cezaevinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını çekiyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.