Organik tavuk satışı başlıyor!

Organik tavuk satışı başlıyor!
Karacadağ Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü tarafından yürütülen 'Organik Tavuk Yetiştiriciliğinin Yaygınlaştırılması Projesi' kapsamında üretilen organik tavukların satışına fakültede bulunan satış

Karacadağ Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü tarafından yürütülen 'Organik Tavuk Yetiştiriciliğinin Yaygınlaştırılması Projesi' kapsamında üretilen organik tavukların satışına fakültede bulunan satış bürosunda başlanacak. Projenin koordinatörlüğünü yapan Ziraat Fakültesi Zootekni Bölüm Başkanı ve Proje Koordinatörü Prof.Dr. Muzaffer Denli, organik hayvan yetiştiriciliğinde üniversitenin öncü misyonuna ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı'nca yürütülen ve Karacadağ Kalkınma Ajansı'nın desteğiyle Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından 'Organik Tarım Kümelenme Projesi' kapsamında organik tavuk yetiştirme projesi kapsamında üretilen organik tavukların satışına başlanıyor.

 Projenin koordinatörlüğünü yapan Ziraat Fakültesi Zootekni Bölüm Başkanı Prof.Dr. Muzaffer Denli, organik etlik tavuk yetiştiriciliği bölgede ilk kez uygulandığını ifade ederek, bu faaliyetin bölge için bir örnek model olma özelliği taşıdığını ve organik tavuk yetiştiriciliğini yaygınlaştırmayı hedeflediklerini söyledi.

Organik hayvan yetiştiriciliğinin toplum sağlığı ve çevreyle barışık üretim modeli olma açısından taşıdığı öneme vurgu yapan Denli, Tigris Haber’in soruları yanıtladı.

Öncelikle çalışmalarınızın başlangıcına ilişkin neler söylemek istersiniz? 

5 yıldır çalışıyorum

d.u-muzaffer-denli--(9)-001.jpg

“Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölüm Başkanlığı görevini yürütüyorum. Yaklaşık 5 yıldır Diyarbakır’da hayvancılık konularında projeler yürütüyorum. Altı yıl önce bu işe nasıl başladık; önce sahada fizibilite çalışmaları yaptık. Hayvancılığın genel sorunları nelerdir, bu konuda gittik hayvancılık yapan köylülerle tek tek konuştuk. Bu tespitler doğrultusunda ise sorunların çözünme yönelik olarak bir takım stratejiler geliştirmeye çalıştık. Onun dışında sürekli olarak değişen dünyada ve tabii ülkemize de bu değişimler yansıyor; üretim modelleri değişiyor, tüketici talepleri değişiyor. Bu talepler karşısında bölgemizde bu değişimleri hayvancılık alanında nasıl uygulayabiliriz bu girişimlere başladık. İlk olarak ise serbest yetiştirme (Free-Range) sistemini bölümümüz kampüsünde oluşturduk. Bununla ilgili olarak yatırımcılara bilgi verdik. Tabii bu ilk uygumlaydı ve önü açıktı. Bu kapsamada yirmiye yakın işletme kuruldu.

Bu proje ile neleri amaçladığınız?

‘Tavuk eti yemeyen, tavuğa küsmüş bir tüketici profili oluşmuştu’

GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı'nca yürütülen ve Karacadağ Kalkınma Ajansı'nın desteklenen, bölgede organik tarımın yaygınlaştırılması projesi mevcuttu. Ancak bu proje kapsamında daha çok bitkisel üretimlere destekler sağlanıyordu. Biz de bu işin bir ayağının eksik olduğunu düşündük ve bitkisel üretimle hayvansal üretimin birbirinden ayrılmayacağından hareketle eksik kalan hayvansal üretim kısmındaki açığı kapatmak istedik. Yani, birbirini besleyen ve iç içe olan iki üretim şeklinin de organik olarak yaygınlaşması için girişimde bulunduk. Bölgemizin organik tavukçulu alanında biraz da bakir bir bölge olması açısından ilk olarak bu alanda faaliyete başladık. Bölgemizde daha öncesinde endüstriyel anlamda tavuk üretimi yapılmadığından bölgemiz hijyenik olarak, patolojik olarak kirli bir bölge değildi. Biz de böyle bir modelin bölgede alternatif bir hayvancılık modeli olabileceği kanaatine vardık. Çünkü Avrupa’ya ya da gelişmiş ülkelere baktığımızda veya ülkemizin batısına baktığımızda bu şekilde kıpırdanmaların olduğunu gördük. Ayrıca organik ürünlere belli bir talebin de olduğunu göz önünde bulundurduk. Çünkü özellikle son yıllarda tavuk eti üzerinden çeşitli olumsuzluklar yansıyordu. Tavuk eti yemeyen, tavuğa küsmüş bir tüketici profili oluşmuştu.

‘Geçmişi olan, kültürü olan bir üretim modeli daha başarılı olur’

Ayrıca tavukçuluğun bölgemizde de bir geçmişi var. Biliyoruz ki, geçmişi olan, kültürü olan bir üretim modeli daha başarılı olur. Yani, biz tekrar bunu canlandırmaya çalıştık. Bu anlamda organik tavukçuluk projesini hazırlayıp sunduk. Ve dedik ki, biz öyle bir şey yapalım ki üniversite olarak topluma, kamuya öncülük yapacak çalışmalara imza atalım. Bu kapsamda üniversitemizde 70 dönüm alanda bunun ilk pilot uygulamasına geçtik ve tesislerimizi kurduk. Üretime geçtik ve bu işi yapacak olanlara da bunun uygulamalı eğitimini vermeye başladık. Tabii daha öncesinde yapılmış yatırımlardan da gerekli dersleri çıkararak hareket ettik. Yani, bu işin üretim aşamasından pazarlanmasına kadar her alanında öncülük yaptık. Bu alanda yatırım yapmak isteyen üreticilere bu işin nasıl yapılacağını hem teorik he de uygulamalı olarak gösterdik. Organik tavuk yetiştiriciliği modelini bölgemizde yaygınlaştırmanın gayreti içinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yine, bu çalışmayla tarımın çevreye verdiği zararı en aza indirmeyi amaçlıyoruz. Toprağımızı, çevremizi koruyarak hem güvenli ürünler üreteceğiz hem de insan sağlığı açısından sağlıklı ürünler üreterek halk sağlığının korunmasına katkı sağlayacağız. Bölgemizde eğer bu faaliyet yerleşirse bunun ülkeye yansımasının olacağını ve üretimlerimizin ülke sınırlarının dışına çıkacağını öngörüyoruz.

Organik tavukçuluk üretim modelinin bölgede yaygınlaşması için açtığınız kurslara ilgi ne düzeydedir biraz bu konuda bilgi verir misiniz?

50 kişiye kurs verdik

Biz bu işe başlarken biz bize yaptık ettik diye yaklaşmadık. Biz bu bilimsel çalışmayı her şeyden önce bölgede bu işi yapmak isteyen yatırımcılara örnek olsun diye yaptık. Yani, bölgede organik tavukçuluk üretimi yapmak isteyenlere uygulamalı bir eğitim alanı oluşturmak istedik. Bu kapsamda düzenlediğimiz kurslarla bu hizmeti vermeye başladık. İlk kursumuzun kontenjanını ise 30 kişi olarak belirlemiştik ancak talep çok fazla olunca bu kontenjanı 50 kişiye çıkarmak zorunda kaldık. Aslında bir hafta olarak düşündüğümüz kurs süresini 3 gün olarak vermek zorunda kaldık. Tabii ki, kurs başvurusu için çeşitli kriterler belirledik ve bunda da gerçek yatırımcılara ulaşmayı hedefledik. Çünkü gerçekten bu işi yapacak olan yatırımcılara yönelik olarak bu imkânı açalım ve bu modeli kısa süre içinde bölgede yaygınlaştıralım dedik. 18 – 40 yaş arası yüz’ü aşan bir başvuru içinde 50 kişiyle ilk kursumuzu gerçekleştirdik. Üç gün boyunca uygulamalı olarak bu işin nasıl yapıldığını göstermiş olduk. Elbette ki, bundan sonra da artan talep karşısında her yeni üretim döneminde yeni kurslar düzenleyeceğiz. Gönül ister ki, kurs kontenjanını daha da arttıralım ama uygulamada sıkıntı yaşamamak için bu sayıyı yine 50 kişi ile sınırlı tutmak zorundayız.

Organik tavuk yetiştiriciliğinde kendi yem tesisinizi de kendiniz kurdunuz, biraz bundan bahseder misiniz?

Diyarbakır’da tek organik hayvan yemi üretim tesisi

Tabii bu işi yaparken temelinde yem var. Yem giderleri havyacılık işletmelerinin maliyetlerinin yaklaşık olarak yüzde 70’ini oluşturuyor. Böyle bir gerçek ortada iken ve Diyarbakır’da da kanatlı hayvan yemi üreten bir tesis yok. Yani, organik yem üretimini geçtik, normal yem üretimi yapan bir tesis de yok. Tabii biz bu işi yaygınlaştırmaya çalışırken, temel gereksinim olan yem ihtiyacını da kendimiz oluşturduk ki, yatırımcılar bu işe giriştiklerinde onların yem tedarikini de biz sağlayalım. Bunun için de saatte 2 ton yem üretme kapasitesine sahip olan bir tesis kurduk. Şuan Diyarbakır’da organik yem üreten tek tesis olmamız organik tavuk üretimi yapmak isteyen yatırımcı için çok önemli bir avantajdır.

Organik yem üretim tesisinizin ham maddesi olan organik ürünleri nasıl temin ediyorsunuz?

Organik hayvan yemi üretiyoruz

Öncelikle organik yemde neler kullandığımızla başlayayım; organik mısır, organik soya küspesi, organik buğday, organik arpa’yı temel bileşen olarak kullanıyoruz. Bunun yanında tuz, mineral madde (mermer tozu)  ilave ediyoruz. Yine, organik tarım kanununa uygun bir şekilde elde edilmiş bir takım mineraller, vitaminler ekliyoruz. Böyle olunca da yemin maliyeti artıyor. Bir başka husus ise hayvanların gezdiği yerlerde kimyasal ilaç kullanılmamasına dikkat ediyoruz. Bölgemizde sınırlı düzeyde de olsa organik yem hammaddesi ürünler yetiştiriliyor. Yine, Türkiye’nin farklı yerlerinde organik olarak yetişen ürünlerin satışını yapan firmalardan tedarik ediyoruz. Yani, sertifikalandırılmış organik ürünleri alarak yem tesisimizde bunu organik yeme dönüştürüyoruz.

Organik tavuk yetiştiriciliği yapıyorsunuz ve bunun belli bir yetişme süresi de var, buna ilişkin neler söylemek istersiniz?

‘Hayvan refahını ön planda tutan üretim şeklidir’

Organik tavuklarda yetiştirilme süresi minimum olarak 72 gün ile 81 gün arasıdır. Tabii bu süre yavaş gelişen ırklarda değişiklik gösterebiliyor. Hayvan barınaklarının da hayvanların sağlıklı gelişimi için belli teknik özellikler taşıması gerekiyor. Hayvanların dışarı gidip gelmelerine olanak sağlayan çıkış delikleri, yeterli havalandırma olması gerekiyor. Yine her bir hayvan için dışarıda gezinti yapabileceği 4 metrekarelik bir alanın ayrılmış olması gerekiyor. Et tavukçuluğu için kümesin en fazla 4 bin 800 adet olması gerekiyor. Yani, öyle devasa işletmeler kuramıyorsunuz. Yumurta tavukçuluğunda ise bu sayı 3 bin adet ile sınırlıdır. Tabii bunlar biraz da hayvan refahını ön planda tutan üretim şeklidir. Şuan kümesimizde kapalı alanda metrekarede en fazla 10 hayvan konuyor. Bu sayı normal üretimde 22’ye kadar çıkabiliyor. Hayvanların sağlıklı bir şekilde yeme, suya ulaşması gerekiyor. Hayvanların gezinti alanının yabani hayvanlardan korunmuş olması gerekiyor. Hem sıcaktan korunması, gölgelenmesi hem de güneşten yaralanması için gerekli alanların oluşturulması gerekiyor. Biz bütün bunların hepsini şuan burada sağlamış durumdayız.

Üretimini yaptığınız organik tavukların pazarlamasını, satışını nasıl sağlıyorsunuz?

Kilosu 18 TL’den organik tavuk satışı yapılacak

Bugüne kadarki üretimimizde ilk defa bir kesim gerçekleştireceğiz. Şuan bir kesimhane ile anlaştık. Tabii bizim asıl amacımız üretim değil ama bu eğitim dönemi sonunda belli bir üretim sağlandı ve bunun da sonucunda bir pazarlama ihtiyacı oluştu. Biz bu proje kapsamında üretilen organik tavukların satışını fakültemiz bünyesinde gerçekleştireceğiz. Kar marjı düşünmeden bir maliyet fiyatı belirledik ve bunu fakültemiz bünyesinde oluşturduğumuz satış ofisinde halkımızın hizmetine sunacağız. Bir piyasa araştırması sonunda organik tavuk etini 18 TL’den satmayı planlıyoruz. Bu şekilde bir satış gerçekleştirdiğimizde bir sonraki dönemin eğitim - üretim maliyetlerini karşılamış olacağız. Şuan bölgemizde taze olarak satışa sunulan organik tavuk yok, var olanlar da şoklanmış olarak satılıyor. Yani, taze organik tavuk satışını ilk kez Diyarbakır’da biz gerçekleştirmiş olacağız.

Şuna kadar ne kadar tavuk yetiştirdiniz?

2 bin organik tavuk…

İlk dönemimiz ve bu dönemde 2 bin 500 kapasiteyle işe başladık ama bugüne kadar 2 bin civarında bir üretim gerçekleştirdik.

Fakülteniz bünyesinde oluşturduğunuz 70 dönümlük alanda organik tavuk dışında Küçükbaş ve büyükbaş hayvan üretim tesislerinizin de olduğunu görüyoruz. Bunlar hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Küçükbaş ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde organik dönem başlıyor

Burası Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümünün hayvancılık araştırma ve uygulama üniteleridir. Biz burada bu işletmeyi kurarken çeşitli bilimsel çalışmalar da yürütüyoruz. Küçükbaş hayvancılıkta ıslah çalışmalarımız var. Yine, Büyükbaş hayvancılıkta Bio Gaz çalışmalarımız var. Bio Gaz’dan elektrik üretimi yapma çalışmalarımız var. Diyarbakır için öncülük sayılabilecek çalışmalarımızı biz bu alanda gerçekleştiriyoruz. Yine, organik keçi yetiştiriciliği projemiz var. Biz bu alanda pilot uygulamalar yapıyoruz. Bunu yaparken de bilimsel araştırmalarımız sadece bilimsel makalelerde kalmasın ve bu bilgiyi uygulamalı olarak halka açıyoruz. Bu konuda da Türkiye’de ender üniversitelerden biriyiz. Yaptığımız bütün bu faaliyetlerle üniversitelerin toplumun ihtiyaçlarının karşılanmasına öncülük etme misyonunu yerine getirmeye çalışıyoruz. Bizim amacımız üretim değil, sadece bu işin pilot uygulamalarını yaparak yatırımcılara öncülük etmek ve varsa bu alandaki sorunların ortadan kaldırılması için bilimsel çalışmaları sürdürmektir.

Tavukçuluk dışındaki faaliyetleriniz için de kurslar açacak mısınız?

Küçükbaşta ıslah çalışmaları sürüyor

Evet, gelecek yıl içinde hem organik küçükbaş hayvancılık için hem de büyükbaş hayvancılıkta ve Bio Gaz üretiminde kurslar açacağız. Şuan için küçükbaş hayvancılıkta ıslah çalışmalarımız sürüyor ve bu kapsamda Romanovlarla bizim İvesi koyunlarını melezleme çalışmamız var. Bunu dışında organik keçi üretiminde 3 tane yerel ırkımızı ıslah etmeye çalışıyoruz. Bu çalışmalar sonunda elde edeceğimiz damızlık keçileri bölgemizde yaygınlaştıracağız. Bütün bu çalışmaları yaparken de bunları kursiyerlerimize uygulamalı olarak öğreteceğiz.

Bio Gaz üretiminden, buna bağlı olarak elektrik elde edeceğinizden bahsettiniz bunu biraz açar mısınız?

Hayvan gübresinden Bio Gaz ve elektrik elde ediliyor

Hayvancılık işletmelerinde en büyük sorunlardan bir tanesi çıkan gübrenin ne olacağıdır. Çünkü hayvan gübresi hem çevre kirliliği açısından bir sorundur hem de işletmeler açısından bir sorundur. Hayvan gübresini endüstriyel dönüşüm olmadan, çevre ile dost bir şekilde nasıl yararlı bir hale getiririzden hareketle kuruldu Bio Gaz tesisimiz. Hayvanların gübresini alıp depoluyoruz. Onları depolarda uygun koşullarda fermantasyona bırakıyoruz. Dolayısıyla bu depolarda organik maddeler gaza dönüşüyor. Bu gaz ise hem mutfak gazı, doğal gaz olarak kullanılabiliyor hem de bunu elektriğe dönüştürerek işletmemizin elektriğini karşılamayı hedefliyoruz. Yani, hem çıkan gübrenin çevre kirliliğine olan etkisini azaltıyoruz hem de oradan temiz bir enerji elde ediyoruz. Artı doğalgaz üretirken kullanılan gübrenin atık kısmını da seralarda, sebze meyve üretiminde kullanabileceğiz. Tabii bütün bu üretim deneyimlerini yatırımcılarımızla da paylaşıyoruz, çünkü önümüzdeki süreçte yasal zorunluluklar üreticilerimizi bekliyor olacak.

Köylerde, kırsal alanlarda yetiştirilen hayvanlar ve hayvansal ürünler “organik” adı altında kentlerde satışa sunulabiliyor. Organik ürünlerde kriter nedir, köylerde yetişe ürünlerin tamamına organik diyebilir miyiz?

‘Organik etiketi olmayan bir ürünün organik sayılması mümkün değildir’

Tabii resmi olarak bir ürünün organik olabilmesi için ürünün bütün üretim aşamalarında organiklik sertifikasını almış olması gerekiyor. Sertifikalandırılmayan bir ürünü organik olarak değerlendirmek mümkün değil. Yani, hangi koşulda üretilirse üretilsin, üretim aşamaları sertifikalandırılmayan bir ürüne organik diyemeyiz. Zaten buna resmi anlamda organik demek de suçtur. Resmi yönetmeliklere göre üretilmeyen, sertifikalandırılmayan bir ürünün organik olarak lanse edilmesi, satışı suçtur. Organik tarımın esasları yönetmeliklerle sabittir ve organik üretim bunlara göre yapılır. Bir ürünün organik olabilmesi için bütün üretim aşamalarının sertifikasyon kuruluşlarının kontrolünde denetiminde olması, giriş çıkışlarının kayıtlı olması ve gerekli analizlerinin yapılması gerekir. Bunun sonucunda da ürününüz organik etiketi alır. Zaten organik etiketi olmayan bir ürünün organik sayılması mümkün değildir. Organik olarak satın aldığınız tüm ürünlerde organik etiketinin olmasına dikkat edin ve organik logosu olmayan bir ürünü almayın.  Yani, bir hayvanın köyde yetişmiş olması, merada otlamış olması onu organik yapmıyor. Çünkü nerede otladığı, otladığı alanın kimyasal ilaçların etkisinde olup olmadığı bilinmiyor. Hayvanın yediğinin, içtiğinin de organik olması gerekiyor.

Kirli yumurta organik değil, sağlıksız yumurtadır

Sadece bu da değil, üretim aşamaları bir yana paketleme, pazarlama, satış vs. her aşamasında organik sertifikasyon esaslarına tabi olması gerekiyor. Bildiğiniz gibi çarşı pazarda açık alanda birçok köy ürünü “organik” adı altında satışa sunuluyor. Bu konuda en çok istismara uğrayan ürünlerin başında da “köy yumurtası” geliyor. Vatandaşlarımız bu konuda çok dikkatli olmalılar. Tüketici dışarıda gördüğü her kirli yumurtayı organik olarak kabul etmeyecek. Üretim yeri, ambalajlanma yeri belli olmayan ürünleri tercih etmeyecek. Her şeyden önce kirli bir yumurtanın organik olması diye bir şey yok, çünkü tavuklar yumurtlarken temiz yerleri seçerler. Eğer bir yumurta kirli ise bu yumurtanın organikliğini değil, üretim koşullarının hijyenden uzak olduğunu gösterir. Yani, bırakalım organik olmasını, sağlık açısından da sıkıntılı bir durumdur bu.

Organik hayvan yetiştiriciliği konusunda değerli çalışmalarınız var ve bu konuda yatırımcılara öncülük ediyorsunuz. Bu anlamda organik hayvan üretimi yapmak isteyen yatırımcılara bir mesajınız, çağrınız olacak mı?

Üretim yaygınlaştıkça fiyatlar ucuzlayacak

Bizi ve bu konuda uzman olanların çalışmalarını takip etsinler ve bir işe başlamadan önce mutlaka bu konuda bilimsel bir destek alsınlar. Çünkü yatırım yaptıktan sonra her şey geç olabilir. Eğer yatırım öncesi gerekli teorik bilinç ve teknik yardım konusunda bilgi sahibi olurlarsa daha sağlıklı yatırımlar yapmış olacaklar. Bölgemizde organik hayvan yetiştiriciliğinin önü açıktır ve yatırımcılar için karlı ve katma değeri yüksek bir alandır. Ayrıca organik üretim yaygınlaştıkça organik ürünlerin fiyatları da ucuzlayacak ve toplum sağlığı açsından herkesin bu ürünleri tüketebilmesinin olanakları da açığa çıkacaktır. Üretim yaygınlaştıkça yem ucuzlayacak, yem ucuzlayınca da üretim ucuzlayacak. Dolayısıyla da biz hem sağlıklı ürün tüketeceğiz hem de çevre ile dost bir üretim modelini yaygınlaştırmış olacağız.”

Ali Abbas Yılmaz / Özel

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.