1 Eylül ve Eylül’ün tamamı

NACİ SAPAN

Kamuoyu…ki bizler de dâhiliz bu kitleye…

Tamamen 1 Eylül ve Eylülün tamamına kilitlenmiş durumdayız.

Abdullah Öcalan’ın 1 Eylül dünya barış günü sebebiyle vereceği mesaj ve sonrasındaki kademeli olumlu adımların atılması yönündeki yol haritasının ne olacağını merakla bekliyoruz.

Sanırım bundan sonraki süreç biraz daha farklı bir dönem olarak gündeme gelecek. Açık, şeffaf ve tartışmalı bir süreç izleneceği gibi bir durum söz konusu gibi. Abdullah Öcalan’ın ‘ev hapsi’ ne çıkarılması yâda tamamen serbest kalması gibi bir süreç ve bunun kamuoyunda, parlamentoda tartışılması gibi mesela.

Cemil Bayık’ın ‘Beyoğlu marjinalleri’ gibi benzeri açıklamaların sivil siyasetçiler tarafından tartışılması, bu tür açıklamaların doğru olmadığı, ‘Ayıp’ olarak not edildiğine dair karşı çıkış sergileyen türden cevap niteliğindeki açıklamaların kamuoyuyla paylaşılması gibi örneğin.

Galiba önemli ve ciddi bir süreç başlayacak!

Doğrusunu isterseniz demokrasi adına ortak noktada ve ortak akılda buluşmaların sağlanmasına zemin hazırlayacak karşılıklı tartışmaların yapılacağı bir sürece de ihtiyaç var zaten.

‘Öcalan  faktörü’

Herkes çok umutlu ve beklentilerde bu yönde filizlenmiş durumda. Silahların Türkiye ile ilgili kısmının bırakılmasına yönelik net bir açıklama gelebilir mi? Gelmesi muhtemel çünkü beklentilerde bu yönde.

Türkiye kamuoyunun daha önce beklediği gibi tamamen bir silah bırakma pozisyonunun olmayacağı bilinen bir gerçek. Rojava’dan sonra özellikle Şengal meselesi de Kürtlerin bundan sonraki süreçte Ortadoğu’da silahsız olmaması gerektiği konusunda net bir durumu ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle PKK’nin tamamen silahsızlanması/silahsızlandırılması gibi bir durum söz konusu olmayacak. Ancak, Türkiye’de savaşın bittiğine dair açıklamalar ve bu yönde atılacak ve atılması gereken adımlar gündeme gelecek ve tartışılacak gibi bir izlenim var.

 

Son günlerde ‘heykel’ olayı ile zirve yapan olaylarla ilgili mutlaka bir şeyler söyleyecektir Abdullah Öcalan. Çünkü kimsenin haberi yokmuş, heykeli kim ne zaman nasıl dikmiş kimse bilmiyor. Başbakan yardımcısı Beşir Atalay, devlet birimlerinin bilgisinin olmadığını, bu yönde herhangi bir istihbaratın alınmadığını söylemişti. Hemen ardından KCK yürütme konseyi üyesi Sabri Ok da buna benzer bir açıklama yaptı, ‘Bizim talimatımız değil, haberimiz yok, heykeli kim dikti bilmiyoruz’dedi.

 

Her iki otorite de bilmiyorsa, ortada ciddi bir sorun var demektir. O zaman bundan sonraki süreç provokasyon süreçleriyle tanışma gibi bir durumun varlığına işaret ediyor demektir. Abdullah Öcalan’dan gelecek olan açıklama, heykel ve sonrasında başlayan halen devam eden olaylarla ilgili duruma son noktayı koyar belki…

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.