9 bin öğretmen gitti 4 bin öğretmen geldi

TEOG sonrası eğitim sistemindeki yeni değişikliklere dair sendikaların görüş ve önerileri…

Eğitim- Sen Diyarbakır Şubesi ve Eğitim- bir – Sen Diyarbakır Şubesi yöneticileri, TEOG sonrası oluşacak yeni sisteme dair önemli değerlendirmelerde bulundular.

TEOG kalkıyor ve eğitim sisteminde yeni bir değişiklik gündemde.

TEOG sonrası yeni sistemi sendikalara sorduk.

TEOG sonrasında eğitim sisteminde yeni sistem arayışlarına ilişkin değerlendirmede bulunan Eğitim-Sen Diyarbakır 1 No’lu Şube Örgütlenme Sekreteri Zülküf Güneş, sınavların ortadan kaldırılmasını savundu.

Türkiye’deki meslek gruplarındaki ücretler arasındaki uçurumdan dolayı belli mesleklere yığılma olmasının eğitimdeki sorunların temeli olduğunu belirten Güneş’in değerlendirmelerinden satırbaşları şöyle:

TEOG’un değişeceğinden Bakanın haberi yok!

“Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımızın bir açıklaması ile TEOG sınavının bu yıldan itibaren kaldırılacağı gündeme geldi. Bir aya kadar ise yeni sistemin ayrıntılarının netleşeceği söylendi. Ancak eski sistem kaldırılırken bir ihtiyaç analizi ya da bir planlama dahilinde öncesinde yapılan bir hazırlık sürecinin ardından gündeme gelmedi. Yani, Milli Eğitim Bakanlığı 15 Eylül tarihinde web sitesine bu sene Kasım ayında yapılacak olan TEOG sınav takvimini koydu ve aynı sınavda uygulanacak açık uçlu soru örneklerinin açıklandığı günün akşamında Sayın Cumhurbaşkanı TEOG sınavının kalkması gerektiğini ifade etti. Yani, buradan da şunu anlıyoruz, Milli Eğitim Bakanlığının böyle bir çalışmasının olmadığını ve bu yıl da TEOG sınavının yapılacağı konusunda bakanlığının bir planlaması vardı.

Türkiye’deki sınav sistemleri…

Ülkemizde 1955’ten itibaren ortaöğretime geçiş sürecinde merkezi sınavlar belirleyici oldu. Bu merkezi sınavlar bazen tek bir sınavla bazen birden fazla sınavla yapılarak öğrenciler ortaöğretime yerleştirildi. Ülkemizde birçok farklı alanda liseler vardı. 2014 yılında 22 farklı lise tek çatı altında (Anadolu Lisesi) toplanılarak Anadolu liselerine dönüştürüldü. Bu liseler hangi liselerdi; Fen Liseleri, Anadolu liseleri, Anadolu İmam Hatip Liseleriydi ve bu liselere öğrenciler sınavla yerleştirildiler. Türkiye’de ilk defa sınavla öğrenci alan liselerden en tanınmışları Robert Koleji, Galatasaray Lisesi, Kabataş Erkek Lisesiydi. Bunlar bir dönem kendi sınavlarıyla öğrenci alırlarken daha sonra merkezi sınavların yapılmasıyla merkezi sınavlarla öğrenci almaya başlamışlar. Fen liseleri 1964’te, Anadolu İmam Hatip Liseleri 1985’te, Öğretmen Liseleri ise 1990’dan itibaren sınavla öğrenci almışlardı. Yine, ortaöğretime geçişte 2004 yılına kadar Liseye Giriş Sınavı (LGS) uygulanıyordu. 2004 – 2008 arasında Ortaöğretim Kurumlarına Seçme ve Yerleştirme Sınavı (OKS) uygulandı. 2009 yılında ise ilk defa Seviye Belirleme Sınavına (SBS) geçildi. SBS’ye kademeli olarak geçildi. İlk yılda 6 ve 7’inci sınıflarda ikinci yıl ise buna 8’inci sınıflar da dahil edildi. Sonrasında ise bu sınav sadece 8’inci sınıflarda uygulandı. Ardından ise 2013- 2014 yılında Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sınavı uygulanmaya başlandı. TEOG’dan önce 4 ders ağırlıklı sorular soruluyordu; Matematik, Fen, Türkçe ve Sosyal Bilgiler. TEOG’la birlikte bu 4 derse iki ders daha eklendi. Bu dersler ise İngilizce ve Din Kültürü idi. TEOG’da iki farklı sınav yapılıyordu; 8’inci sınıf birinci dönem ve 8’inci sınıf ikinci dönem merkezi  ortak sınavı ile öğrencilerin aldıkları puanlar, okul başarıları ortalamasıyla beraber bir yerleştirme puanı hesaplanıyordu ve bu puanla öğreniciler liselere yerleştiriliyorlardı.

Eğitimde sürekli değişen bir sistem ve öğrencilerin her yeni gelen sisteme adaptasyonu sağlanmadan bir başka sisteme geçiliyor. Böyle bir tabloda eğitim nereye gidiyor?

Hükümetlerin bir eğitim politikası yok!

Bütün bu saymış olduğum sınavlara katılan öğrenciler ergenlik döneminde olan öğrencilerdi. Bu yaş grubu tamamen sınavlarla boğuşmak orunda bırakıldı. Şuanda TEOG sınavı kaldırılacak ve yerine nasıl bir sistem gelecek o da henüz belli değil. Tabii tartışmalar arasında 1998’lerde uygulanan sisteme benzer bir sistemin geleceği söyleniyor. Son 15 yıldır AK Parti tek başına hükümet olmasına rağmen eğitimde 6 farklı bakan değişikliği oldu. Bu süre içinde 4 defa sınav sistemi 3 defa da müfredat değişti. Bugün yapılması gündemde olan değişiklikle sınav sistemi son 15 yılda 5 kez değişmiş olacak. Tek bir parti döneminde bile bunlar yaşanıyorsa artık farklı partilerin iktidara geldiği dönemleri düşünmek bile istemiyorum. Aslında toplamından baktığımızda eğitimde bu denli hızlı değişimleri nasıl değerlendirmek gerekiyor, demek ki, hükümetlerin bir eğitim politikası yok ya da eğitim günübirlik politikalarla yürütülüyor.

 

 

‘Milli Eğitime bağlı okullarda öğrenciler yeterli eğitim alamıyorlar’

Gelişmiş ülkelerin eğitim sistemleri incelendiğinde nerelerde eksikliğe düştüğümüzü görebiliriz. Ülkemizde her değişen sistemle öğrencileri sürekli olarak sınavlara ve bu sınavlara hazırlık için de özel derslere yönlendiriyoruz. Dershaneler kaldırılsa da özel derlerle, özel kurslarla yine sınav hazırlıkları devam ediyor. Sınavların adı değişiyor ama özel derslere olan ihtiyaç bir türlü ortadan kalkmıyor. Bu neyi gösteriyor bize, Milli Eğitime bağlı okullarda öğrenciler yeterli eğitim alamıyorlar. Bakanlığın burada yapması gereken; eğitimcilerin, STK’ların, bilim insanlarının, akademisyenlerin katıldığı çalıştaylar düzenleyerek buradan çıkacak önerilerle ciddi bir eğitim politikasının oluşturulmasıdır. Bu çalıştaylarda öğrencilerin ihtiyaçları, velilerin görüşleri enine boyuna irdelenmeleridir. Yoksa günü birlik politikalarla eğitimde yapılan değişliklerin eğitimin kalitesine bir milim yararı dokunmaz. Bakan değişikliğiyle ya da her bakan değişikliğinde yapılan sınav sistemi değişiklikleriyle eğitimin sorunları çözülemez. Her gelen bakan yeni sistemin en iyi sistem olduğu iddiasındaydı ama son değişiklikle de görülüyor ki, iyi olan bir şey yok.

TEOG eğitimin sorunlarını neden çözemedi?

‘Eğitim-Sen olarak sınav sistemine, öğrencilerin yarıştırılmasına karşıyız’

Aslında biz Eğitim-Sen olarak sınav sistemine, öğrencilerin yarıştırılmasına karşıyız. Öğrenciler ilgi, yetenek ve becerilerine göre istediği alana yerleştirilerek eğitimleri sağlanmalıdır. Türkiye gerçekliğine baktığımızda ise bugüne kadar böyle bir bakışla eğitime yaklaşılmadığı ortadadır. Türkiye’deki öğrencilerin ancak %5’i Fen Liselerine yerleşebilir. Anadolu Liseleri içinde de iyi lise diyebileceğimiz liselere yerleştirilen öğrencilerin oranı %10’u geçmez. Yani, %15 öğrenci iyi liselere yerleşir geri kalan %85 öğrencinin bir kısmı kendilerine yakın olan Anadolu liselerine yerleşecekler. Anadolu liselerine yerleşemeyen öğrenciler ise ya İmam Hatip Liselerine ya da Teknik Meslek Anadolu Liselerine yerleşmek zorundalar. Burada tabir caizse ‘elek altı’ öğrenci diyebileceğimiz bir öğrenci kitlesi zorunlu olarak ya İmam Hatip Liselerini ya da Teknik Meslek Anadolu Liselerini tercih etmek zorunda bırakılıyor. Tabii ki, bu liselerin de istisna olarak iyi olanları var ama istisnalar dışında şuan fiili durum bu şekildedir.

‘TEOG yaklaşık iki milyonun üzerinde öğrenciyi örgün öğretimden koparmıştır’

Bir başka husus, hükümetin İmam Hatip Liselerinin sayısını arttırmasıyla birlikte kontenjanlar yükseldi ancak yine de bu okullara tercihler beklenenin çok altında kaldı. Bugün bir İmam Hatip Lisesine gittiğinizde sınıf mevcudu 15- 20 iken, bir Anadolu Lisesine gittiğinizde sınıf mevcudunun 35- 40 olduğunu görüyorsunuz. Başarı sırlamasında da İmam Hatip Liselerinin başarı oranı oldukça düşüktür. Liselerin taban puanlarına baktığınızda da bu durumu rahatlıkla görebilirsiniz. TEOG eğitimin sorunlarını ne kadar çözdü, İmam Hatip Liselerinin durumuna ilişkin bu verdiğimiz örnek dahi sorunu çözemediğini göstermeye yeter. Yine, TEOG’la birlikte 1 milyon 250 bin öğrenci eğitime devam etmedi. 1 milyona yakın öğrenci de açık liselere giderek örgün öğretimden koptu. Yani, TEOG yaklaşık iki milyonun üzerinde öğrenciyi örgün öğretimden koparmıştır. Açık liselere yerleşen öğrencilerin bir kısmı istedikleri liselere yerleşemedikleri bir kısmı ise adres bölgelerinde tercihen gitmek istedikleri bir okul olmadığı için açık liseyi tercih etmişlerdir. TEOG’un ilk yılında Diyarbakır merkezden Kulp ilçesine gidip gelmek zorunda kalan öğrenciler vardı. Bütün bunlardan da anlaşılacağı gibi bu sistemin güncellenmesi gerekiyordu.

TEOG değiştiğinde sorunlar çözülecek mi?

‘Sınav sisteminin Türkiye’de olmasının tek nedeni belli mesleklerde yaşanan yığılmalardır’

Hayır, çözülmez, çünkü siz ekonomik bir model yaratmadan, öğrencilerin ilgi, yetenek ve becerileri gözetilerek bir eğitim sistemi oluşturulmadan bu sorunlar çözülmez. Şuan Türkiye’de gözde olan meslekler var ve herkes buralara yerleşmeye çalışıyor. Aslında bütün meslek gruplarında çalışan emekçilerin ücretleri birbirine yaklaştırılsa belli mesleklere öğrenci yığılması olmayacak. Haliyle de insanları elemeye gerek kalmayacak. Bir doktorla bir çiftçinin ya da bir işçinin maaşı arasında uçurum olmazsa ya da bir Veterinerin, Ziraat Mühendisinin aldıkları ücret birbirine yakın olsa bu yığılmalar da olmayacak. Meslek tercihlerinde belli bölümlere yığılmalar olmayınca sınavlara da gerek kalmayacak. Sınav sisteminin Türkiye’de olmasının tek nedeni belli mesleklerde yaşanan yığılmalardır. Her öğrenci gelecekte mutlu olabileceği, istek, yetenek ve becerilerine göre kendine bir meslek tercih edecektir ve böylece sınavlara da ihtiyaç kalmayacaktır.

Dünyada sınavsız üniversite örnekleri…

Bu bahsettiğimiz modelin dünya ülkelerinde örnekleri yok mu, var. Avusturya, buna örnektir. Avusturya’da ilkokuldan sonra öğrenciler, öğretmenlerinin görüşleri alınarak ilgi, yetenek ve başarılarına göre liselere yerleşir. Bir kısım öğrenci ise mesleki eğitimin yapıldığı ortaokullara yerleştirilir. Bütün bu öğrenciler lise bitirme sınavlarına girerler ve buradan mezun olanlar istedikleri bölümlere yerleştirilirler. Burada kilise bitirme sınavları kesinlikle objektif kriterlere göre yapılır ve hiçbir kayırmaya mahal verilmez. Başbakanın çocuğu da olsa lise bitirme sınavını geçemeyen hiç kimse üniversiteye giremez. Yani, kimseye herhangi bir imtiyaz yok. Yine, Finlandiya’da, Almanya’da, Japonya’da buna benzer örnekler var. Dediğim gibi insanların meslek tercihlerindeki ekonomik kaygıyı ortadan kaldırdığınızda insanların belli meslek gruplarını seçmek için birbirleriyle yarışına da gerek kalmayacak ve haliyle sınavlara da ihtiyaç kalmayacak.

Eğitim sistemindeki sorunların kalıcı bir çözümü için Eğitim-Sen olarak çözüm önerileriniz nelerdir?

‘Türkiye’de nüfusun %35’i öğrencidir’

Öncelikle köklü bir eğitim politikasının belirlenmesi gerekiyor. Bu planlama yapılırken de toplumun tüm kesimlerinin görüşleri alınmalıdır. Türkiye’de nüfusun %35’i öğrencidir. Ülkemizde neredeyse 3 kişiden biri öğrencidir. Öğrenci nüfusunun böylesine yüksek olduğu bir ülkede ciddi anlamda bir eğitim politikasının olmamsı büyük bir eksikliktir. Eğitim politikası oluşturulurken, hükümete yakın olan olmayan herkesin görüşüne başvurulmalıdır. Toplumdaki tüm farklılıkların gözetilmesi gerekir. Son 15 yılda eğitim sisteminde yapılan değişikliklere baktığımızda adeta öğrenciler kobay olarak kullanılmıştır. Öncelikle bu anlayıştan vazgeçilmesi gerekir. Toplumun tüm kesimlerinin görüşleri, önerileri alınarak hazırlanan eğitim politikasıyla belirlenen sistemin uygulanmaya konmadan önce de pilot uygulamaları yapılmalı ve sistemin eksiklikleri açığa çıkarılmalı. Yani, bu pilot uygulama sırasında sistemin aksaklıkları giderildikten sonra yeni sisteme geçilmelidir. Yine, müfredatın da bilimsel bir içeriğe kavuşturulması gerekiyor. Tabii ki, en temel olan ise insanların meslek seçimlerinde ekonomik kaygıların ortadan kaldırılmasıdır. İnsanlar ekonomik kaygılarla değil, istek, yetenek ve becerilerine göre meslek tercihi yapmalıdırlar.”

 

 

 

Eğitim- Bir –Sen Diyarbakır Şubesi Başkanı Yunus Memiş, TEOG sonrası yeni sınav sistemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Eğitim sisteminin sorunlarının çözümü için eğitimci bir Bakan olması gerektiğine vurgu yapan Memiş, yeni sınav sistemi için de eski sisteme benzer bir sistemin getirileceği öngörüsünde bulundu. Memiş’in değerlendirmelerinden satırbaşları şöyle:

 

Eğitim sisteminde yıllardır habire değişiklik yapılıyor, AK Parti hükümetinin 15 yıllık iktidarı boyunca dahi 6 Milli Eğitim Bakanı değişti ve 4 kez sınav sisteminde değişiklik yapıldı, haliyle de eğitimde sürekli bir değişiklik yaşandı. Bugün ise en son yapılan değişiklik yani TEOG değişiyor. Eğitim sistemi tam bir yamalı bohçaya döndü. Böyle bir tabloda nitelikli eğitimden bahsedebilir miyiz? Ayrıca TEOG kalktığında yerine ne gelecek, TEOG’un kalkması çözüm mü, eğitim sistemi nereye gidiyor?

Eğitim, eğitimcilere bırakılmalı!

“Öncelikle şunu vurgulamak isterim, eğitimi eğitimciler yönetmediği sürece bu tür sorunlar sürekli ortaya çıkacaktır. Bundan dolayı siyasetçilerin elini eğitimden çekmeleri ve eğitime yönelik tüm tartışmaları, çözüm önerilerini, uygulanacak sistemleri hepsini eğitimcilere bırakmaları gerekiyor. Eğitimin sorunları, tartışmaları eğitimcilere bırakılarak eğitimde köklü çözümler üretilmelidir.

 

 

 

‘TEOG neden kaldırılmak isteniyor?’

TEOG bir seçme sınavıydı ve biz yıllarca öğrencileri bir at yarışına hazırladık. Biz öğrencileri bu sınavlara hazırlarken oluşan öğrenci veli kaygısını doğru bulmuyoruz. Ancak bu şekilde öğrencilerin seçilmesiyle ilgili alternatif çözümler olmadığı sürece – bütün liseler meslek lisesi olursa, Anadolu liselerine çevrilirse- nedir buradaki amaç TEOG neden kaldırılmak isteniyor? Daha önce düz liseler vardı, meslek liseleri vardı. Meslek liselerine bütün mahallelerden herkes istediği gibi gidebiliyordu. Herkes evinin yakınındaki okula gidebiliyordu. Zorunlu servis dayatması ortada yoktu. Bütün okullardan seçkin insanlar çıkabiliyordu. Neden bu okullar kapandı da yine, sosyal bilimler ve fen liseleri, seçkin Anadolu liseleri gibi okullar için bir seçme sınavı vardı. Bu sınavı kazananlar bu okullara gidebiliyordu. Sınavı kazanamayanlar içiş evinin yakınındaki okullara gidebiliyordu. Ama şu sistemde puanı düşük olan öğrenciyi İmam Hatip Lisesine, Meslek Lisesine yönlendiriyorlar. Bu çocuklar meslek lisesine gitmek istiyor mu? Bunları analiz etmeden bu şekildeki bir sınav sistemi hiçbir yerde başarı getirmez ve bu da ülkedeki eğitim sisteminin geriye gitmesine sebebiyet verecektir.

‘Eğitimciler işin başına geçmezse TEOG gider MEOG gelir’

TEOG kalksın tamam, TEOG’un kalkmasının faydaları var ama yerine ne gelecek? Çözüm önerileri nelerdir? İşte tam da söylemek istediğim nokta bu! Tamam, TEOG kalksın, çocuklardaki, velilerdeki endişe ortadan kalksın ama eğitimciler buna bir formül bulsun. Eğitimciler işin başına geçmezse TEOG gider MEOG gelir. Geçmişte olduğu gibi OKS, SBS gibi türlü türlü sınav sistemleri geldi geçti ne oldu eğitimin sorunları çözüldü mü? Eğiti sistemine dair bizim çözüm önerilerimiz, 90’lı yıllardaki gibi Avrupa ülkelerindeki gibi mesleki eğitimin önemini vurgulamak için meslek liselerine ve karma liseler dönülmelidir. Herkes evinin yakınındaki bir okula gidebilmelidir. Yine, sosyal bilimler liseleri, fen liseleri gibi liselere giriş için de merkezi sınav yapılmalıdır.

Eski sisteme geri mi dönülsün?

‘Başka çözüm yok!’

TEOG kaldırılıyorsa başka çözüm yok. Yani, siz sınav yapmıyorsanız, tüm öğrencileri merkezi sınav sistemine almıyorsanız ne olacak az sayıda öğrenciyi az sayıda seçkin liselere yerleştirilmesi yapılacaktır. Yine, başarılı eğitim sistemine sahip ülkelerin eğitim sistemi, eğitimciler tarafından incelenerek, yararlı kısımları sistemimize uyarlanmalıdır.

Eski sistem faydalıydı da neden kaldırıldı?

‘TEOG kalkıyor peki bunun altyapısı hazırlandı mı?’

Bizim eğitim sistemimiz yazboz tahtasına dönüşmüş. Eğer, eğitim sisteminde köklü bir sistem oluşturulacaksa bunu ancak eğitimciler yapabilir. Her gelen iktidar eğitim sistemi ile ilgili yeni bir karar alırsa burada köklü bir sistemden bahsedemeyiz. TEOG kalkıyor peki bunun altyapısı hazırlandı mı? Bu altyapı hazırlanmadan yapılan bir değişiklik insanların kafasında soru işaretleri bırakıyor.

Her gelen iktidarın eğitim sisteminde değişiklik yaptığını belittiniz ancak AK Parti hükümeti tek başına iktidar ve buna rağmen 6 kez bakan değişikliği ve haliyle de eğitimde bir sistem değişikliği gündeme geldi, bunu nasıl yorumluyorsunuz?

‘Artık 90’lı yılların veli profili yok’

Bir kere karşımızda artık yeni bir veli profili var. Artık 90’lı yılların veli profili yok. Bugünkü veli profili, çocuklarını okula yazdırırken, öğretmen seçimine kadar çok ciddi bir şekilde eğitim kalitesini sorgulayan bir veli var karşımızda. Nasıl ki, veliler çok iyi öğretmenler, çok iyi bir okul istiyor çocukları için, hükümetlerin de eğitim için çok iyi bir bakan seçmesi gerekiyor. Bu Milli Eğitim Bakanı nasıl olmalıdır? Hüseyin Çelik dışında eğitim kökenli bir bakan son 15 yılda ben hatırlamıyorum. Mili eğitimi bilmeyen onunla haşır neşir olmayan, eğitimci kökenli olmayan bir bakan geldiğinde sadece belli sistemlerle çalışır. Ama eğitimin içinden gelen bir bakan, eğitimin, eğitimcilerin, öğrencilerin, velilerin ve okulların sorunlarını iyi bilir. Haliyle eğitimin içinden gelen bir bakan daha iyi bir eğitim sistemi için projeler üretebilir. İşte aradaki fark bu. Dolayısıyla hükümetimize çağrımız şudur; bırakın eğitimciler eğitiminin sorunlarıyla ilgili çalıştaylar yapsın. Biz artık Milli Eğitim Bakanlığına eğitim kökenli bir bakan istiyoruz. Nasıl ki, sağlık kökenli birini sağlık bakanı olarak atıyorsunuz, eğitime de eğitim kökenli bir bakan atayın. Sağlık Bakanlığına gidip inşaat mühendisi olan birini verirseniz, sağlık bakanlığından ne anlayacak? Sağlık Bakanlığına bir sağlık kökenli biri veriliyor da neden Milli Eğitime işletme mezunu bir veriliyor?

‘Eğitim politikasının değiştirilmesi gerekiyor’

Eğitim pahalı bir sistemdir, bu sistem ülkenin geleceğidir ve bu sistemi ekonomik kaygılarla yönetmeye çalışırsanız başarılı olma şansınız yoktur. Bu tek başına eğitime bütçeden daha fazla pay ayırmakla da çözülemez. Elbette ki eğitime daha çok pay ayrılacak ama daha çok pay ayırmadan ziyade eğitim politikasının değiştirilmesi gerekiyor. Eğitim politikasıyla ilgili çalışmalar olmadığı sürece en büyük payı eğitime ayırsanız da bu sorunu çözemezsiniz.

Siz eğitime ayrılan payı yeterli buluyor musunuz?

‘Bölgedeki öğretmen sisteminde de bir sıkıntı var’

Tabii ki, eğitime ayrılan pay yeterli değil. Şuan Diyarbakır’da 3 bine yakın ücretli öğretmen var. 21 bin öğretmenden 3 bini ücretli öğretmendir. Diyarbakır’dan 5 bin öğretmen gitti, gelen öğretmen sayısı ise 3 bin. Şırnak’tan bin 500 öğretmen gitti, gelen öğretmen sayısı 300. Batman’dan binin üzerinde öğretmen gitti, gelen öğretmen sayısı 500. Siirt’ten bin 535 öğretmen gitti, gelen öğretmen sayısı 235. Dolayısıyla bölgedeki öğretmen sisteminde de bir sıkıntı var. Öğretmen çeşitliliği var ve biz bu çeşitliliğe de karşıyız. Biz, ücretli öğretmenlik diye bir sistemi asla kabul etmiyoruz. Bin TL’ye öğretmenler köle gibi çalıştırılıyor. Bu öğretmen çocuklara ne verebilecek? Benim çocuklarım niye ücretli öğretmenlerle çalışsın? Biz öğretmenlikte tek tip, kadrolu öğretmen istiyoruz. Ayrıca bölgede öğretmen tutmayla ilgili de öğretmenlere bölge tazminatının verilmesini istiyoruz. Bölgedeki bir öğrenci ile Yalova’daki bir öğrenci arasında eşitsizlik olmasın, eğitimde fırsat eşitliği istiyoruz. Bu kadar bir öğretmen açığı ile eğitimde fırsat eşitliğinden bahsedemeyiz. Buradan bütün siyasilere sesleniyorum, hangi parti olursa olsun eğitimin başarısını arttırmak için herkes samimi bir çalışma yapsın. AK Partinin eğitimdeki eksikliklerini A partisi B partisi eleştirmek yerine bu eksiklikleri tamamlamak için çözümler üretsin. Eğitim partiler arası siyaset malzemesi yapılmasın. Bütün siyasetçiler eğitimden elini çekip, eğitimi eğitimcilere bırakarak bu ülkenin eğitim kalitesinin arttırılmasına katkı sunsunlar.

TEOG kalkıyor, sizce yerine ne gelmeli ya da eğitim sistemi nasıl düzelir?

Sınavlar merkezi olsun!

Daha önceki fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, spor liseleri geri getirilir ve belli Anadolu liseleri için merkezi seçeme sınavları yapılır. Bunun dışındaki öğrenciler ise herkes kendi evinin yakınındaki liselere yerleştirilir. Yani, bu liselere giren öğrenci profili çeşitlenir. Bu karma liselerde çok seçkin ve başarılı insanlar çıkar. Her okul kendi sınavını yaparsa, beraberi merkezi sınav sistemi uygulanmazsa bu çok vahim yanlışlara yol açar.

Herkes kendi bulunduğu yerdeki liseye gitsin dediniz; peki, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesindeki bir okulun imkânları ile Kayapınar ilçesindeki bir okulun imkânları aynı mı?

‘ İstanbul’daki bir okulda ne varsa Bağlardaki bir okulda da o var’

Milli Eğitim Bakanlığı şuanda proje tipi okullar yapıyor. Dolayısıyla Bağlara yapılan okulla Karapınar’a yapılan okulla ya da İstanbul’un en lüks semtine yaptığı bir okul arasında hiçbir fark yok. Okulların projesi tek tip ve içinde kullanılan malzeme de bire bir aynı. Yani, İstanbul’daki bir okulda ne varsa Bağlardaki bir okulda da o var. Yeni yapılan bütün okullar için durum budur. Eski okullar içinse bakanlık tarafından gerekli ödenek sağlanıyor. Okul yöneticileri gönderilen bu ödenekle okullarındaki eksiklikleri tamamlamak için çalışmalarını yürütüyorlar. Ebetteki, gelen ödenek konusunda eksiklikler var. Ödenek yetersizliğinden dolayı okullar arasında eğitim materyalleri anlamında sıkıntılar olabiliyor. Bu konuda eksilikler yok dersek bu doğru değil ama bu konuda da okul müdürleri bakanlık ile görüşerek eksikliklerini gidermeleri gerekiyor. Bakanlık da bu konuda özellikle bölgedeki okullara gerekli ödenekleri sağlamalıdır.

‘Diyarbakır’da 7 bin dersliğe ihtiyaç var’

Önümüzdeki yıl için tekli sisteme geçileceği söyleniyor, bunun için Diyarbakır’da 7 bin dersliğe ihtiyaç var. Şuan liselerde 10 bine yakın öğrencimiz açık öğretim liselerine yönlendirilmiş durumdadır. İdarecilerimizin Diyarbakır’daki derslik sorununu çözmesi lazım. Koltukta oturarak yöneticilik yapılmaz. Siz alanlara çıkmadıkça, okulları denetlemedikçe eğitim sorunları çözülmez. Şuan İl ve ilçe Milli Eğitim müdürleri koltuklarını terk edip eğitimcilerin dertlerini sorunlarını dinlemedikçe, eksiklikleri görmedikçe, görülen eksiklikler giderilmedikçe eğitim sistemindeki ciddi aksaklıklar devam edecektir. Dolayısıyla biz yerinden yönetim şeklinde gidip bütün okulları kendi derdiymiş gibi denetlemelerini istiyoruz. Popülist yaklaşımlara karşıyız. Bir İmam Hatip açıldığında işte ‘ben bunu yaptım, şunu yaptım’ biz bunu istemiyoruz. Bunlar popülist yaklaşımdır. Bir imam hatip açıp da geri kalan öğrencilerle ilgili bir çalışma yapmayan, imam hatipler üzerinden popülizm yapan bir zihniyeti asla kabul edemeyiz. Herkes dürüstçe imam hatiplerin de üzerinden elini çekecek, eğitimin üzerinden de elini çekecek. Bu bölgelere atanan eğitimciler de şube müdürlerinden İl müdür yardımcılarından tutun il müdürlerine kadar iyi bir süzgeçten geçirilmelidir. Eğer, devlet güvenlik kaygısıyla eğitimi yönetmeye kalkışırsa o zaman baştan beri kaybetmiş oluruz. Eğitim güvenlik kaygısıyla asla yönetilemez. Çünkü eğitim bir toplumun temelidir, çağ atlamasıdır. Bir toplumun gelecek kuşaklara bilgi aktarmasıdır. Eğer siz eğitimin kalitesini arttırmazsanız çağdaş medeniyetlerin hiç birini yakalayamazsınız. Sürekli geriye doğru gidersiniz.

Velilerden alınan katkı paylarına ilişkin ne söylemek istersiniz?

‘Okul müdürleri, öğretmenler eğitimci mi temizlikçi mi?’

Normalde okullarda velilerden herhangi bir ücret alınamaz. Ancak veli kendi isteğiyle okul aile birliğine bağışta bulunabilir. Bu bağışın da okul müdürleriyle hiçbir alakası yoktur ama bugün okullarda temizlik personeli yoktur. Okul müdürleri, öğretmenler eğitimci mi temizlikçi mi? Okul kirli olduğunda yetkililer hemen soruşturma açıyorlar. Peki, kim temizleyecek, neyle temizleyecek bu okulları? Okullara ödenek göndereceksiniz ve her okul bu ödeneklerden eleman çalıştıracaklar. O zaman okulda kirlilik olursa okul yönetimini sorumlu tutabilirsiniz. Ama bu şartlarda; okulda personel yok, para yok. Bu okulun temizliğini kim yapacak, bu okullarda hijyen nasıl sağlanacak? Okullarda temizlik elemanı yok! Buradan bütün il, ilçe milli eğitim yetkililerine sesleniyorum; yetkili sizlersiniz ve bu okulların sorunlarını da çözmek size düşüyor. Ya bu okullara Toplum Yararı Çalışma Personeli (TYÇP) gönderirsiniz ya da bu okulların ödenek sorunlarının çözümü ile ilgili hızlı bir çalışma yürütürsünüz. Yoksa okullarda hijyen diye bir şey kalmaz ve asıl sıkıntılar orada baş gösterir. Küçük çocuklar mikroplarla savaşır duruma gelir. Okul müdürünün herhalde tuvaleti temizleyecek hali yok. Zaten temizliyorlar da. Okul müdürünün tuvalet temizlediği bir eğitim sistemi mi olur? Dolayısıyla biz artık bölgedeki Kürt çocuklarının daha kaliteli bir eğitim almasını sağlamak amacıyla öğretmen çeşitliliğinin ortadan kalkmasını istiyoruz. Ücretli öğretmen uygulamasına bir son verilsin. Buradaki derslik ihtiyacının biran önce giderilmesini istiyoruz. Bölgede görev yapan öğretmenler için pozitif ayrımcılık yapılarak bölge tazminatının verilmesini istiyoruz. Yoksa eğitimdeki eşitlik uygulamasını ortadan kaldırmış oluruz.

‘60-70 kişilik sınıflarda nasıl başarı elde edebiliriz’

Çocukların iyi bir eğitim alabilmesi için yeterli derslik olmalı. Diyarbakır’da derslik sıkıntısı var, yeterince okul yok. Sınıflar 40 kişi iken, bu sayı 70’lere mi çıksın. O yüzden de bakanlığın eğitimin şişkin olduğu bölgelerde, Bağlar’ da, Yenişehir’de derslik sayısını arttırması lazım. 60-70 kişilik sınıflarda nasıl başarı elde edebiliriz. Sırf okuma yazma oranını arttırmaya endeksli bir eğitim sistemi olur mu, hayır! Bütün mesleklerim mimarı olan öğretmenlik tüm mesleklerin gözdesi olmalıdır. Sonuç olarak, Diyarbakır ve bölgenin eğitimine pozitif ayrımcılık yapılmasını istiyoruz. Ayrıca belli okulların sınavlarının kesinlikle merkezi yapılmasını istiyoruz. Çünkü her okul kendi sınavını yaparsa burada haksızlıklar olur. Adamı olan çocuğunu istediği yere yerleştirebilecektir. Diyarbakırlı bir Kürt çocuğu neden Fatih Fen Lisesine, Galatasaray Lisesine gitmesin? Her okula ayrı ayrı sınava mı gidecek? Böyle bir sistem olamaz. Fen liseleri, sosyal bilimler ve Anadolu liselerinin sınavları merkezi olmalı. Geri kalan okullarda ise herkes kendi evine yakın bir karma liseye gidecek. Mesleği isteyeni mesleğe yönlendireceksiniz. Boşta kalan herkesi mesleğe yönlendirmek doğru değil. Böyle bir eğitim sistemi, böyle bir zihniyet olamaz. Bunların ortadan kalkması lazım.  ”

 

Ali Abbas Yılmaz/ Özel

 

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri