Abdullah Öcalan’ın “Habitus Olarak Darbe Mekaniği” sözü ne anlama geliyor?

Abdullah Öcalan’ın İmralı Heyeti ile gerçekleştirdiği son görüşmede kullandığı “habitus olarak darbe mekaniği” ifadesi, Türkiye’de yıllardır gözlenen belirli reflekslerin nasıl ortaya çıktığını açıklamaya dönük teorik bir çerçeve sunuyor.

TİGRİS HABER - Öcalan’ın bu kavramsallaştırması, aslında sosyolog Pierre Bourdieu’nün 1962’de Cezayir’de yürüttüğü saha çalışmalarında geliştirdiği “habitus” kavramıyla doğrudan bağlantılı.

Peki Bourdieu’nün habitus’u ile Öcalan’ın “darbe mekaniği” tespiti nasıl birleşiyor?

Habitus Nedir?

Bourdieu’ye göre habitus, insanların farkında olmadan nasıl tepki verdiklerini, neyi normal gördüklerini, hangi davranışları “doğru” kabul ettiklerini belirleyen yerleşik davranış kalıplarıdır.

Aile, sınıf, eğitim, mahalle, kültür… Tüm yaşam deneyimleri yıllar içinde bireyin ve toplumsal kurumların otomatik reflekslerini oluşturur.

Habitus bilinçli bir tercih değildir; alışkınlığın pusulası gibidir.

Bu nedenle kolay değişmez; mantıkla değil, tekrarlarla inşa olur. Bireylerin ve kurumların “doğal davranış biçimleri” zamanla bu habitus içerisinde şekillenir.

Öcalan’ın tespiti

Türkiye’de çözüm tartışmaları her yeniden gündeme geldiğinde, belirli siyasî ve bürokratik çevrelerden şart tepkiler, panik söylemleri, tehdit mesajları ve operasyon artışları sahneye çıkıyor.

Öcalan, bu tepkilerin “tesadüf” ya da “siyasi tercih” olmadığını; aksine alışıldık bir otomatik mekanizma olduğunu söylüyor ve buna “Habitus olarak darbe mekaniği” adını veriyor.

Öcalan’a göre Türkiye’de belli güç merkezlerinde — askerî-sivil bürokrasi, ulusalcı çevreler, bazı medya ve sermaye grupları — darbe bir tercih değil, yerleşik bir refleks.

Bu refleks, düğmeye basılmasına gerek olmadan otomatik çalışıyor. Kürt sorununda çözüm ihtimali belirdiğinde, “Vatan bölünüyor”, “Terörle mücadele bitiyor” ifadeleri, operasyonların artması, milliyetçi kampanyaların canlanması gibi tepkiler devreye giriyor.

Öcalan’a göre bütün bunlar bir tür “kırılgan ve tehlikeli ortam yaratma çabası” olarak devreye giriyor ve 2015’ten sonra özellikle bazı çevrelerde bu hâl otomatik bir refleks statüsüne bürünüyor.

Öcalan’ın mesajı

Bu refleks, Türkiye’deki “norm-dışı güçlerin” derinlerine işlemiş bir darbe refleksidir.

Kürt meselesi her gündeme geldiğinde, bu habitus tarafından şekillenen mekanizma kendiliğinden tetiklenir.

Bu çerçeveden bakıldığında Öcalan’ın kavramlaştırması üç noktayı işaret ediyor.

Darbe mekaniği bir karar değil, kültürel bir otomasyon, yani belirli güç merkezleri darbe eğilimlerini bilinçli şekilde planlamaktan ziyade, tarihsel alışkanlıklarla tekrar eden bir davranış kalıbı içinde hareket ediyor.

Devlet içerisindeki süreklilik, yani darbe refleksi, bireysel aktörlerden bağımsız olarak kurumsal hafızada yerleşik bir yapı hâline gelmiş durumda.

Kürt sorunu temeli, yani çözüm ihtimalleri ortaya çıktığında bu mekanizmanın hızla devreye girmesi, meselenin sistemin derin kodlarına işlemiş olduğunu gösteriyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri