Ağustos’tan sonra hayat

NACİ SAPAN

Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili yarış başladı.

Hep birlikte seçim sonuçlarına kilitlenmiş durumdayız.

Birinci tur, ikinci tur tartışmaları iç içe yürüyor.

En baba sorulardan biri de

Başkanlık sistemi mi, parlamenter sistem mi?

Ekmeleddin İhsanoğlu seçilirse cumhurbaşkanlığı ve parlamenter sisteme devam gibi bir durum olacak. Başbakan Erdoğan seçilirse yarı başkanlık yâda başkanlık sistemi ile ilgili bir durum ortaya çıkacak. Her iki durumda da Ağustos’tan sonra Türkiye’de yeni ve farklı bir dönemin olacağı izlenimi var.

 

Peki ya üçüncü alternatif durum olursa ne olur?

Sadece birinci turla sınırlı olarak tartışılan Selahattin Demirtaş, cumhurbaşkanı olursa ne olur?

 

Matematiksel olarak mümkün görünmüyor olsa bile böyle düşünelim. Başbakan Erdoğan veya İhsanoğlu’nun seçilmesi halinde Türkiye genelinde bir itirazın söz konusu olmayacağını peşinen söyleyebiliriz. Kürt kimliği ile Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasına tepkilerin nasıl ve ne şekilde olacağını şimdiden tahmin edelim mi?

 

Sadece tahmin ediyoruz, yazmıyoruz, burada noktalıyoruz.

Sonuçta, demokratik bir ülkede yaşıyoruz!

**

Kapıldık, gidiyoruz bir seçim rüzgârına.

Gazeteler, TV ekranları bu rüzgârın etkisiyle dalgalanıp duruyor. 24 Ağustos’a kadar da bu rüzgâr sürer. Siyasetle ilgili tartışmalara kapılıp gidiyoruz, enflasyon, pahalılık, yoksulluk, açlık gibi sorunlarımızı ise hiç konuşmuyoruz. Vatandaş markete girmekten korkar bir hale geldi.

Meyve, sebze fiyatları almış başını gidiyor.

Akaryakıt zamları vatandaşa araç sattırıyor.

Alım gücümüz giderek düşüyor.

Uyuşturucu kullanım yaşı 11’lerde.

Yaş sınırı buraya kadar düştüğüne göre, uyuşturucu piyasasının hâkimiyetinin de ne olduğunu hesaplamak mümkün.

 

Ve bizler, bütün bunların var olduğu bir ortamda cumhurbaşkanlığı seçimlerine kilitlenmiş durumdayız. Bütün sorunlarımıza rağmen bu kilidi nasıl çözeceğimizi bilmemekle birlikte, mutlulukla mutsuzluk arasında bir yaşam pratiği ile ‘Her şeyin hayırlısı’ deyip esen rüzgâra teslim bir vaziyette Ağustos’a doğru yürüyoruz.

 

Ağustos’un sonuçları Haziran 2015’te yapılacak genel seçimlerin sonuçlarına da etki edecek. Yani, iki seçimin sonuçları belki de Türkiye’nin önümüzdeki yüzyılına hitap edecek bir dönemin başlangıcı olacak gibi.

Ağustos’tan sonra nasıl bir hayatımız olacak diye düşünmemiz gerekiyor mu, gerekmiyor mu?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.