"AKP'ye destek veren Akşener'dir"

HDP'li Saruhan Oluç, Iğdır’da Cumhur İttifakı'nı destekleyeceğini açıklayan Akşener'in bir çok yerde AKP’ye açık veya gizli destek vereceğini söyledi.

Tigris Haber- ARTI TV Ankara Temsilcisi Sibel Hürtaş’ın sorularını yanıtlayan Saruhan Oluç, İYİ Parti’ye tepki gösterdi.

HDP, İstanbul, İzmir ve Adana’da aday çıkarmayacağını açıklamış; İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de HDP’nin bu illerde AKP’yi destekleyeceğini ima etmişti. Meral Akşener, bu açıklamasının ardından da Iğdır ve Bitlis ilçesi Ahlat’ta İyi Parti’nin aday çıkarmayacağını belirterek, Cumhur İttifakına şartlı destek açıklamasında bulundu. HDP Sözcüsü Saruhan Oluç, bu gelişmelere “Şimdi AKP’ye destek veren kim? HDP mi Akşener mi?” diye tepki gösterdi. Oluç, HDP’nin hiçbir şekilde AKP’ye destek vermeyeceğini belirtirken; İyi Parti’nin seçime kadar birçok bölgede açık veya gizli AKP’ye destek vereceğini iddia etti. Oluç, HDP’nin AKP’yi destekleyeceğini söyleyen Can Ataklı’ya “müfteri”; üç büyükşehirde HDP’nin oylarına talip olduklarını açıklayan AKP’li Orhan Miroğlu’na ise “saygısını yitirmiş bir insan” eleştirilerini yöneltti.

'İYİ PARTİ’NİN ESAS DERDİ AKP’YE DEĞİL MHP’YE MUHALEFET ETMEK'

HDP’nin üç büyükşehirde aday göstermeyeceğini ilan etmesinin ardından Meral Akşener, HDP’nin AKP’yi destekleyeceğini ima etti. Bu iddiasını desteklemek için de Bağcılar örneği verdi. Akşener’e göre Bağcılar’da HDP’nin genel seçimlerde aldığı oy yerel seçimlerde azalıyor. Azalan miktar kadar da AKP’nin oyu artıyor. Akşener’in bu iddiasına ne diyorsunuz?

Önce Meral Akşener, Bağcılar verilerine nereden edinmiş merak ediyorum. Çünkü HDP, yerel seçimlere HDP adıyla ilk defa 2014 yerel seçimlerine girdi. Ondan sonra ilk yerel seçim şimdi. Bu arada da 2 genel seçim gerçekleşti, 2015 ve 2018’de. HDP istikrarlı olarak tüm seçimlerde oylarını arttırdı. Şimdi Meral Akşener görecek ki; HDP Bağcılar’da aday çıkarıyor. HDP’nin Bağcılar’da adayı olacak. Bu bilgileri ona hangi danışmanı ilettiyse önce o danışmanının ciddiyetini sorgulasın sonra da kontrol etmeden bu tür bilgileri kullandığı için kendini gözden geçirmesini isteriz.

İyi Parti’nin esas derdi AKP iktidarına muhalefet etmek değildir, İyi Parti’nin derdi içinden çıktığı MHP ile uğraşmaktır. Öyle olunca biz bunu Meclis’te de çok görüyoruz, İyi Parti ve MHP, HDP üzerinden milliyetçilik yarışı yapmaktadır. Bu tarzın çok tuhaf olduğunu düşünüyoruz. Siz aranızda kavga edecekseniz bizi buna alet etmeyin, kendi kendinize kavga edin.

'İYİ PARTİ AKP’YE BİR ÇOK YERDE AÇIK VE GİZLİ DESTEK VERECEK'

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Iğdır’da ve Bitlis ilçesi Ahlat’ta aday çıkarmayacaklarını açıkladı. Bunun üzerinden de Cumhur İttifakına, ‘Aranızda anlaşın bir aday çıkarın, onu destekleyelim’ çağrısında bulundu. Bu tutumu nasıl değerlendirdiniz?

Iğdır’da AKP-MHP adayının kazanması için, HDP kazanmasın diye aday çıkarmayacağız dedi. Kimmiş şimdi AKP-MHP koalisyonunu destekleyen, HDP mi Meral Akşener mi? Sorgulanması gereken bir yer varsa AKP’ye kim destek olacak diye sorgulanacak bir yer varsa İyi Parti’nin kendi konumuna bakması gerekiyor. Bizim tavrımız çok açık ve net.

Iğdır’da da ortaya çıktı. Seçimlere daha iki ay var göreceksiniz İyi Parti birçok yerde aynı tavrı alacaktır. AKP’ye açık ya da gizli destek verecektir. Onların derdi AKP değil MHP ile uğraşmak. Aslında diyorlar ki AKP’ye, “Biz sizin için MHP’den daha iyi ortak olabiliriz.

'AKP-MHP KOALİSYONU SAVAŞ KOALİSYONUDUR; DESTEKLEMEMİZ SÖZ KONUSU OLAMAZ'

AKP’ye destek olacağınız iddiası başka kesimler tarafından da dillendiriliyor. Can Ataklı da köşesinde kesin bir dille HDP’nin AKP’yi destekleyeceğini söylüyor…

Can Ataklı’yı konuşmaya bile gerek yok. Gazeteci ise ben gazetecilik yaptığından çok şüphe ediyorum. Gazeteci ise soracak, bu yalan haberleri, yalan yorumları yaymadan evvel -açıkça yalandır bu- soracak, HDP’lilere soracak, 'Var mı böyle bir şey' diyecek. İddiasını belgeleyecek, müftedir. Hiç tartışmasız bir şey. Eğer konuşmak ya da tartışmak istiyorsa bunları konuşmaya da hazırız. Bunları yapmak aslında MHP-AKP koalisyonuna su taşımaktır. Can Ataklı bunu yapıyor.

Biz seçim stratejimizi aylar evvelinden belirlemiştik. İki ayaklı bir seçim stratejisi. Batı açısından baktığımızda seçim stratejimiz temel amacı AKP-MHP koalisyonunun egemenlik alanını daraltacak her türlü adımın meşru ve demokratik olduğunu ilan ettik. AKP-MHP saldırgan bir savaş koalisyonudur. Hem iç politikada hem dış politikada bir savaş koalisyonudur. Faşizmin kaybetmesi için elimizden geleni yapacağımızı açıkladı. Bu strateji içinde AKP’ye destek olmak gibi hiçbir yan yok.

AKP-MHP koalisyonunun HDP’ye yaptıklarına bakalım. Son 3 yılda 12 binden fazla gözaltı. HDP’nin eş genel başkanları, milletvekilleri, il ilçe yöneticileri, üyeleri… Bunların içinde de 5-6 bin tutuklu var. Kesin rakam veremiyoruz çünkü bir sirkülasyon var. Her hafta bir operasyon gerçekleşiyor. Yerel seçim çalışması yapan adaylara gözaltı yapılıyor. En son Cizre’de ilan edilen belediye eş başkanımız gözaltına alındı. HDP’ye karşı böyle davranan bir koalisyon ile karşı karşıyayız. Bu iddiaların hepsi kendi yaptıklarını örtmek için ileri sürülen iddialardır.

'HDP İSTANBUL İZMİR VE ADANA’DA SEÇİMLERE GİRECEK'

İstanbul, İzmir ve Adana’da aday çıkarmama kararına ilişkin çok sayıda yorum var. Bu kararı neden aldınız? Bu şehirlerde ne yapacaksınız?

İstanbul, İzmir ve Adana’da aday çıkarmıyoruz hamlemizi şöyle yorumlayanlar oldu: HDP, bu üç büyük şehirde seçimlere girmeyecek diye. Öyle değil. HDP bu şehirlerde seçime girecek. Nasıl girecek: İlçelerde belediye meclislerine kendi listeleriyle girecek, ilçelerde kendi belediye başkan adayları olacak, büyükşehir belediye başkan adaylarına sadece aday göstermeyeceğiz.

Büyükşehir belediye başkan adayı göstermeyeceğiz, orada da hukuk, demokrasi, adalet mücadelesini kim veriyorsa, yerel yönetimlerin demokratikleştirilmesini kim istiyorsa oraya HDP seçmenleri yönelecek. Üç büyükşehirde giriyoruz ama bu şekilde giriyoruz.

'YÜZDE 13’LÜK OYUMUZ SONUCA YANSIYACAK'

Bir tanım yapıyorsunuz, bir adres de verecek misiniz?

Elbette vereceğiz.

Çok geniş bir tartışma yaptık. İl ve ilçelerde fizibilite çalışması yaptık. Sadece kendi partimizle değil diğer partilerin durumunu da sorduk.

Hem yerellerde hem de merkezi düzeyde sivil toplum örgütleriyle, aydın yazarlarla görüşmeler yaptık. Çok yaygın görüşmeler gerçekleştirdik, görüşlerini aldık, önerilerini değerlendirdik. Bunun sonucunda bir takım sonuçlar ortaya çıkardık. Genel seçim olduğu zaman kazanılan oyların her biri yüzde 10 barajı olduğu için bu potaya akarak, değerlendiriyor. Yerel seçimlerde ise yüzde 10’un üzerine oyunuz çıktığı zaman Belediye Meclisi’ne girebiliyorsunuz. Dolayısıyla biz yerellerde Belediye Meclislerine ve başkanlıklarına aday gösterdik.

Bu üç büyükşehirde, belediye başkanlıkları için göstereceğimiz adayların alacağı oy yüzde 11-13,5 arasındadır. Bu açıdan baktığımızda o oylar kendi adayımızda toparlansa bile bir sonuç çıkarmayacak. O yüzden bunu AKP-MHP koalisyonu istiyor. HDP kendi adaylarıyla çıkıp, 11-13 arasında oy alsın ama bu oylar sonuca yansımasın istiyorlar.

Biz de diyoruz ki; Her bir oyumuz çok kıymetli. Oylarımızı sonuç alıcı biçimde değerlendirmemiz gerekiyor. İnsanlar da diyorlar ki ‘Bu AKP-MHP koalisyonu geriletilmelidir’. Bu koalisyonu geriletmek için atılacak adımlar doğru adımlardır diyorlar, bunu değerlendirerek bu kararı aldık. O yüzden bu yaptığımız şey hem rasyoneldir hem de siyasetin matematiğine uygundur.

HDP’nin şehirlerdeki yüzde 10-13 oranındaki oyunun siyasi karşılığı olacaktır.

Bugüne kadar Batıya göçmüş olan ve yıllardır burada yaşayan insanlar var. Bizim seçmenlerimiz. Bunlar kendi partileri tarafından yerellerde temsil edilmediler. Belediyenin kapısını çalabilecek durumda olmalıdır bu insanlar. Kendi partisinden insanları görebilmelidir, temsil edilmelidir. Sadece Kürtler için değil, demokrasi cephesinden aldığımız önemli oylar vardır. Sol, sosyalist, demokratik çevrelerin de artık HDP tarafından yerellerde temsil edilmesi mümkündür.

'BU SEÇİMLERDE BELEDİYE MECLİSLERİNDE TEMSİL EDİLECEĞİZ'

Bu seçimlerde artık Belediye Meclislerinde temsil edilme imkanımız vardır. Bunun tek tek ilçelerde de karşılığını almak istiyoruz. Hem iktidarı durdurmak geriletmek hem de kendi temsil gücümüzü arttırmak istiyoruz.

Yerel seçim geçecek, 31 Mart’tan sonra da hayat devam edecek. Bizim atacağımız doğru adımlar barış, demokrasi mücadelesini arttıracak adımlar olmalıdır. Batı’da demokrasi güçleriyle ortak bir adım atabildiğimiz zaman 31 Mart’tan sonra da bu mücadeleyi ortaklaştırıp, genişletebileceğiz.

Bizim attığımız bu adım AKP-MHP koalisyonu ile onların değirmenine su taşımak isteyenleri tedirgin etti. Akıl ve vicdan sahibi olanları ise mutlu etti. Bu adımın sonuçları çok pozitif olacaktır.

'AKP – MHP KOALİSYONU KÜRT DÜŞMANLIĞI DEMEK'

AKP ile HDP arasında bir oy geçişkenliği olmadığını söylüyorsunuz ama AKP’ye oy veren önemli bir Kürt seçmen var. HDP’nin 24 Haziran öncesinde ortaya çıkan tablo karşısında AKP-MHP koalisyonu, kullanılan dil, Afrin operasyonu ile başlayan süreçte AKP’ye Kürtlerin küstüğü ve küskün Kürtlerin HDP’ye oy vereceği iddiası vardı. 24 Haziran seçimlerinde benim gözlemim bunun başarılı olmadığı yönünde. Sizce 31 Mart’ta küskün seçmenler, AKP’ye yeniden oy verecek mi?

AKP-MHP koalisyonu Kürt düşmanlığı demek. AKP-MHP Koalisyonu Kürt fobisinin yükseltilmesi demek. AKP-MHP seçim zamanı geldiği zaman Kürt kardeşlerim nutukları atıyorlar ama onlar için nerede Kürt varsa orada düşmanlık yapılacak bir neden var diye bakıyorlar. Gidin Suriye’ye, Fırat’ın doğusu diye konuşuyorlar. Fırat’ın doğusundan size ne zarar geldi, size bir çakıl taşı atan oldu mu? Oradaki insanlar bizim arkadaşımız, akrabamız. Neden düşmanlık yapıyorsunuz? Yapıyorlar çünkü fobileri var. Kürt Irak’ta da olsa, Suriye’de de olsa, Avusturalya’da da olsa kendi hakkını elde etmesin, kendisini yönetmesin, kendi değerlerine sahip çıkmasın. Bu her geçen gün daha fazla fark ediliyor. Kürt seçmen de bunu fark ediyor.

'AKP’NİN BÖLGEDEKİ OYU AZALIYOR'

Elbette ki Kürt seçmenden hala oy alıyorlar ama bu her geçen gün azalıyor. Kürt coğrafyasında il il kamuoyu yoklamaları yaptırdık. Daha az oy aldıklarını görüyoruz. Bunu 24 Haziran’da nasıl başardılar? Blok oy kullandırdılar. Özel TİM, Özel Harekat, polis ve askeri yönlendirdiler, blok oy kullandırdılar ve orada MHP’nin oyu arttırılıyor gibi yaptılar. Şimdi yine aynı şeyi yapıyorlar. Bunlar çıkmaz yol, buradan bir şey çıkaramazsınız. Türkiye’de birlikte yaşamanın gönüllü birlikteliği, herkesin ana diline, kimliğine saygı göstererek, bütün kültürlerin eşit olduğunu kabul ederseniz ve bu doğrultuda hareket ederseniz birlikteliği geliştirebilirsiniz. Aksi takdirde zor, baskı ile sağlamaya çalışırsınız egemenliği.

Bu konuda biz çok açık konuşuyoruz. O coğrafyada yaptıklarını da konuşalım. Eminiz o coğrafyada da yanıtlarını alacaklar. Beka sorunu diye anlattıkları şey kendi iktidar sorunlarıdır, başka bir sorun yoktur. Türkiye öyle bir tehdit altında değildir. Türkiye açısından en büyük tehdit AKP-MHP koalisyonudur. Bugün her bir Kürt seçmen şunu düşünerek, oy vermelidir. AKP’ye verdiğiniz her oy MHP’ye gitmektedir.

'ORHAN MİROĞLU SAYGISISINI YİTİRMİŞ BİR İNSAN'

Orhan Miroğlu dedi ki HDP’nin aday göstermediği üç ilde Kürt oylarına talibiz dedi. Miroğlu’nun bu davetine Kürt seçmen icabet eder mi?

Orhan Miroğlu ne kadar çok konuşursa, Kürt seçmen AKP’den o kadar çok uzaklaşır. O yüzden biz onun daha fazla konuşmasını istiyoruz. O konuştukça etkisi bize pozitif olacaktır. Çünkü toplumda güveni ve saygıyı yitirmiş bir insandır.

'TÜRKİYE’NİN DEĞİL İKTİDARIN BEKA SORUNU VAR'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu seçimleri bir beka sorunu olarak yorumladı. Bu seçimleri sadece belediye başkanlığı seçimleri olarak yorumlamıyor iktidar, ne dersiniz?

Biz HDP olarak bu seçimleri herhangi bir yerel seçim olarak görmüyoruz. Demokrasi referandumu olarak görüyoruz. Çünkü tek kişi yönetimi adım adım inşa ediliyor. Bu yönetimin en son fethetmek istediği kale yerel yönetimlerdir. Orada da bir tam hakimiyet kurduktan sonra eksik kalan bir yer olmayacak. O nedenle AKP-MHP koalisyonu bu seçimi bir beka sorunu olarak ilan etti. Türkiye’de bir beka sorunu mu var? Türkiye uluslararası bir saldırı altında mı? Türkiye çatırdıyor mu? Böyle bir şey yok. Devlet, toplum, ülke açısından bir beka sorunu yok ama bir beka sorunu olan var: AKP-MHP iktidarının beka sorunu var. İktidarı kaybetmek sorunu var. Yerel yönetimlerde kaybedecekleri her alan onların iktidarını beka sorunu ile karşı karşıya bırakacak. Hem Bahçeli hem Erdoğan bu yüzden yerel seçimleri beka sorunu olarak ilan etti. Yani AKP-MHP kaybedince, Türkiye ortadan mı kalkacak? Türkiye bir sömürge ülke haline mi gelecek? Bunların hepsi palavra. Bunların hepsi AKP-MHP iktidarının korunması için toplumda yaygınlaştırılmaya çalışılan bir propaganda.

MHP Genel Başkanı, ‘üç büyük şehri kaybedersek sistemi tartışmaya açmış oluruz’ dedi. Beka sorunu yok diyorsunuz ama bu seçim sonuçları Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni de tartışmaya açmaz mı?

Üç büyük şehir kaybedilirse bu iktidarın meşruiyeti tartışılmaya başlayacak. Tartışılsın zaten. Türkiye’nin bunu tartışmaya ihtiyacı var. Bu deve mi kuş mu ne olduğu belirsiz bir sistem. Anayasa’da bile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yazmıyor, Anayasal bile değil bu durum. Elbetteki tartışılacak, bu tartışma bitmedi. Yerel seçimler o açıdan baktığınızda normal bir seçim değil. Bu seçim halkın bir kez daha Türkiye’de oluşturulmaya çalışılan baskıcı, otoriter, evrensel hukuk değerlerini takmayan, her istediğini yapan bir iktidarın geriletilmesinin adımları anlamına gelecektir. Biz seçim stratejimizi de bunun üzerine kurduk.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri