Beş yüz binden fazla özel eğitim gerektiren insanımıza, üç bin beş yüze yakın eğitim kurumunda, engellerine uygun olarak, destek eğitimi çerçevesinde, bireysel eğitim programı (BEP) uygulanır.
Bu eğitimden amaç; engelli bireyin, geliştirilmiş program ve özel öğrenme ortam araç ve gereçleri ile kendi kendine yeterli olacak seviyeye getirilip, topluma uyumlu, çevresindekilerle iyi ilişkiler kurabilen, üretici ve iyi bir vatandaş olmasını sağlamaktır.
Her birey için özel olan bu eğitimi; Görme, işitme, zihinsel, bedensel yetersizliği olan bireyler ile dil ve konuşma bozukluğu, öğrenme güçlüğü, otizm spektrum bozukluğu engeli olan bireyler alır.
Bireye has olan bu eğitim, az miktarda özel eğitim okulu ile binlerce özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde, eğitim ücreti devlet tarafından karşılanması sureti ile verilir.
Ülkemizde ilk olarak 1997 yılında çıkarılan bir KHK ile sosyal güvencesi olan ailelerin çocuklarına eğitimin verilmesi sağlanmış, daha sonra kabul edilen bir yasa ile de 2006 yılı Haziran ayından itibaren, bu eğitime ihtiyacı olan bütün vatandaşların ihtiyaçları olan eğitimi almasına dair düzenleme yapılmıştır.
Ancak iyi niyetle ve tamamen vatandaş lehine yapılan düzenlemenin üzerinden yirmi yıl geçmiş olmasına rağmen, eğitimde arzu edilen düzen sağlanamamış, eğitim mevzuatı yazboz tahtasına dönüşmüş, bu düzensizlik içinde, sorunun sistemde olabileceği değerlendirilmemiş(!), eğitim veren kurumlar da günah keçisi olma statüsünden kurtulamamıştır.
Bunun açık göstergesi de 11 Temmuz 2025 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan ”Özel Eğitim kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik yapılmasına Dair Yönetmelik” te yer alan hususlardır. Bu yönetmeliğin bilmem kaçıncı değişikliğinde yer alan ve öğrencinin Özel Eğitim Ve Rehabilitasyon Merkezlerinde eğitime devamının takibi amacı ile yapılan değişiklikler, yirmi yıldır bu sistemde eksiklikler olduğunun da göstergesi değil midir?
Özel eğitim ihtiyacı olan bireylere ilişkin eğitim kurumlarında, verilen eğitimin amacına uygun yürütülmesinde, yirmi yıldır alınan her türlü tedbir, beraberinde eğitimin sakatlanmasına ilişkin karşı tedbirler doğurmuştur.
Bunun da temel nedeni, eğitimde bireyin değil sistemin esas alınmasıdır.
Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde, özel eğitim ihtiyacı olan bireylere destek eğitimi verilir. Burada göz ardı edilen husus, bireyin hangi eğitimin desteğini aldığının belirgin olmamasıdır!
Destek eğitimi alan bir kısım öğrenci, aynı zamanda, devlete ait özel eğitim okullarında veya ilk ve orta öğretimde kaynaştırma öğrencisidir. Her birey için özel olan ve Milli Eğitim Müdürlüklerine bağlı Rehberlik Araştırma Merkezlerince verilen Bireysel Eğitim planı(BEP), asıl okulda verilen eğitimin destekleyici eğitim programıdır. Eğitimin, kaynaştırma öğrencisi olunan veya kayıtlı olduğu okul ile rehabilitasyon merkezlerinde aynı paralelde ve eşgüdüm halinde verilmesi durumunda, birey ihtiyacı olan eğitimi layıkıyla alacaktır. Asıl eğitim kurumu ile destek eğitimi verilen kurumlarda, farklı eğitim programlarının uygulanması halinde ise, zaten öğrenme güçlüğü olan, zihinsel, görme, işitme, konuşma ve otizm özelliğindeki bireylerin öğrenmeleri zorlaşacak veya eğitim gerçekleşmeyecektir.
Bu halde mağdur olan birey, kusurlu görülen de özel eğitim ve rehabilitasyon olmaktadır!
Bu mağduriyetlerin yaşanmaması için, bireyin özel eğitim programının uygulandığı asıl eğitim kurumu ile destek eğitim kurumlarının eşgüdüm halinde çalışması ile her iki kurumun yetkili organlar tarafından, aynı oranda teftiş ve takibe tutulmasının gerekli olduğu değerlendirilmektedir.
Destek eğitimi alan diğer bir kısım öğrenci ise, herhangi bir eğitim okulunda yer almayıp sadece rehabilitasyon merkezlerinden destek eğitimi alan bireylerdir. Bu bireylerin eğitim sürecinde, ailesinden herhangi biri eğitim sorumlusu olarak yer aldığında, bireyin ihtiyacı olan eğitimde sonuç alınması mümkün olabilmektedir. Bu halde, haftada ortalama 45’er dakikadan iki ders alan bireyin, öğrendiklerini dersinin olmadığı gün ve saatlerde, kendisi ile ilgili olan kişinin nezaretinde, evde tekrarlarla pekiştirmesi mümkün olmaktadır. Bu tür öğrenciler için de destek eğitimi rehabilitasyon merkezinde verilirken, asıl eğitim ve öğrenme evde gerçekleşecektir. Aksi halde, zaten öğrenme sorunu olan bireyin, bir derste titizlikle öğrendiği hususlar, araya gün veya günler gireceğinden unutulacaktır.
Özel eğitim alan bireylere ilişkin, asıl eğitim kurumu olan okullar ile aile, zorunlu ve sorumlu olarak, eğitime dâhil edilmediği sürece, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine ilişkin alınan tedbirlerden amaç üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olacaktır!
Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin, eğitim ihtiyaçlarının gerçek anlamda karşılanabilmesi amacı ile yapılabilecek diğer bir düzenleme, engellilerin eğitim alabileceği Özel eğitim okullarının açılmasının kolaylaştırılması ve hatta mevcut rehabilitasyon merkezlerinin özel eğitim okullarına dönüştürülmesinin teşvik edilmesinin, köklü ve iyileştirici bir çözüm olabileceği değerlendirilmektedir.
Bu halde özel eğitime ihtiyacı olan her engelli birey, emsali öğrencilerle aynı imkânlara sahip olacak, asıl eğitim kurumu ile destek eğitim kurumları farklılıklarının da önüne geçilmiş olacaktır.