ANAP benzetmesine maruz kalmak!

Süleyman ÇİFTÇİOĞLU

Seçim sonrası zorlukların, sırtımıza binecek yüklerin farkındaydık da bu kadarını herhalde kimse beklemiyordu. Mevsiminde domatesin 20, karpuzun 10, doların 27 lira olduğu bir yerde mevsim dışında fiyatların nasıl olacağını tahmin bile etmek çok zor. Milyarlarca metre küp doğalgaz ve petrol rezervlerini ekonomiye kazandırdığını iddia edip mazota, benzine 5 lira birden ÖTV adı altında zam yaparsanız yeminli iktidar düşmanı Can Ataklı gibilerini haklı çıkarırsınız ancak!

Eskiden verilen sözlerin yerine geleceğinden iktidar karşıtları bile emin olurdu. Fakat köprünün altından öyle sular aktı ve öyle günlere geldik ki İsraf, gösteriş, Rehavet, yozlaşma, millete hizmeti öteleyip her şeyi kendine yontma vs... nedenlerle artık verilen sözlerin tutulmaması, tutulsa da bir kıymetinin kalmadığı zamanlara erdik. Bunlara bir de piyasanın başıbozukluğunu eklersek dar gelirli vatandaşın durumunun nasıl kötüleştiğini daha iyi anlayabiliriz. Tarladan, bahçeden yok pahasına alınan sebze, meyvenin bir kısmını imha ederek kalanı pazarda fahiş fiyatla satan aracılara karşı bir yaptırım yapılmaması ve sanki devlet yokmuş gibi davranılması da tahammül sınırlarını zorlayan bir durum. Ev sahibi-kiracı gerilimini ise söylemeye gerek yok. Piyasayı enflasyonun üstünde zamlarla manipüle eden fırsatçılara karşı bir önlem alınmadıktan sonra maaş ve ücretlere yapılacak zamların da bir kıymeti olmuyor haliyle. Maaşa zam, eşyaya zam; ücrete zam, her şeye zam. Tam bir kısır bir döngünün içine düştük kısacası.

8 ay sonra yapılacak belediye seçimleri bu manzaranın devam etmesi halinde iktidar için tam bir kâbusa dönüşebilir. 6 ay içinde gerekli mali tedbirler ivedilikle alınıp, piyasa kontrol edilir ve israfın önüne geçilebilirse bir umut olabilir. Umarım önümüzdeki aylarda Ak parti için ANAP benzetmesi yapılmaya başlanmaz!

Yeniden Refah partisi de bu süreçte verilen sözlerin tutulmamasını gerekçe göstererek ittifaktan ayrıldığını açıkladı ve bence kötü giden işlerin üzerine tuz biber ekti adeta. YRP'nin bu kararından sonra merhum Erbakan'ın basiretinin ve sabrının zerresinin oğlunda olmadığını gördük. En azından yılsonuna kadar sabredip bu zor sürecin anlatılması adına görüş ve önerilerini sunmaları düzeltebilecekleri hususların üzerinde yoğunlaşmaları daha insaflı ve adil olurdu. Bu kafayla devam edilirse varılacak bir selamet yurdu olmadığı gibi sonunda gidecekleri yer Türkiye’nin siyasi parti mezarlığında bir tabelalık boşluk olur ancak!

Yanıyoruz!...

Son günlerde artan sıcaklıklar ve peşinden gelen orman yangınları küresel elitlerin son zamanlarda hızlandırdıkları küresel ısınma teranelerine iyi bir malzeme oluşturmaya başladı. Fakat geçmişte de bu sıcakların bizzat yaşandığına şahit olanların bu küresel pompalamaya karşı sessiz kalması ilginç. Bilime ve küresel elitlere zit düşmemek adına kalınan bu sessizliğin ağır bedelleri olacağını belirtmek isterim. Covid, Lgbt, küresel ısınma ve yapay et senaryolarının aynı ellerden çıktığını ve tek dünya devletine giden yolda bir puzzlenin parçaları olduğunu görmemek için kör olmak bile yetmez! Son büyük kuyruklu yalan ise, bilim(!) adamlarının dünyanın son 400 bin yılın en sıcak günlerini yaşadığını iddia etmeleri oldu. Corona havuzuna balıklama atladık bari bu tuzağa karşı uyanık olalım derim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.