Anlamak ve anlatabilmek, işte önemli bir mesele! (5)

Aydın Alp

Sevgili şair arkadaşlarım; “bilgilendirici”, “uzaktan eğitim ve yararlı olanı” gibi saptamalarda bulunmuşlar sürdürdüğüm bu yazı için. Hazır ‘uzaktan eğitim’ dönemindeyken, bu konunun kalan kısmını da ekleyeyim ki öğretmenlik damarım biraz yatışsın! Yazının bu son bölümünde anlatacağım teknikler, çokça düz yazıda kullanılan tekniklerdir; ama bu sanatsal anlatımlarda kullanılmıyor anlamını taşımıyor! Bu yazıda aktardıklarım da konunun sadece omurgasıdır, kaburgalarından vazgeçtim. Bu didaktik yazıya, yazının aroması güzel olsun diye, iki şiirimi de ekledim. Yazı, umarım sıkılmadan okunur!

DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME TEKNİKLERİ:

1)TANIMLAMA (TARİF): Bir düşünceyi doğrudan aktarmanın yoludur. Bir kavramı özel ve değişmez nitelikleriyle belirtmektir. ‘’Bu nedir?’’ sorusuna yanıt veren cümlelerdir. Örnek: Kültür, insanlığın yarattığı maddi ve manevi süreçlerin tümüne denir. 2)ÖRNEKLENDİRME: Konuyu anlaşılır hale getirmek için bir düşünceyi örneklerle açıklama yoludur. Örnek: “Bir kültür, insanlığa mal olduğu oranda evrenseldir. Bir kültür ögesi kendi sınırlarını aşıp tüm insanlığın malı olduğunda kimliğini de koruyabilir. Türk lokumu, İngiliz centilmenliği, İtalyan makarnası, Arap atı, İskoç cimriliği gibi.”3)KARŞILAŞTIRMA: İki varlık, iki kavram arasındaki benzerlik ve karşıtlıktan yararlanılarak yapılan bir düşünceyi geliştirme tekniğidir. Örnek: Tiyatro ile sinema görselliğe dayalı sanat dallarıdır. Sinema, film şeridine dayalı olduğu için insanlara biraz daha mesafelidir. Tiyatro ise insanı insanla insana anlattığı ve 3 boyutlu olduğu için sinemadan çok daha etkileyicidir.4)TANIK GÖSTERME (ALINTILAMA): Öne sürülen bir düşünceyi başkalarının sözlerinden yararlanılarak yapılan düşünceyi inandırıcı kılmanın tekniğidir. Örnek: Oyunda başarı, izleyicileri sahneyle bütünleştirmekten geçer. Zaten Muhsin Ertuğrul ‘’Oyuncularla izleyiciler arasında aynı kan bağının olması gerekir.’’ lafını boşuna dememiştir.5)BENZETME (TEŞBİH):İlgi ve uygunluk bulunan iki şeyden zayıf olanı (benzeyen), güçlü olana (kendisine benzetilen) benzeterek yapılan bir düşünceyi geliştirme tekniğidir. Örnek: “Tiyatronun sahnesi sabun gibidir. Sabun nasıl kir tutmazsa, sahneye de öylece ahlaksızlık kondurulmaz.” *andırıyor, benziyor, çağrıştırıyor, hatırlatıyor, tıpkı, gibi, kadar, misali, örneği, -cesine, -casına (uçarcasına, koşarcasına), aynı… vb. sözcüklerin olduğu yerde benzetme sanatı olabilir.

DOSTLAR, ANILARDA!

Âşklarım mı ah!/ Şarkılarım mı çoğaltıyor düşmanlarımı?/ Dört bir yanımda hain bakışlar!/ Güzelliktir bu, kuşatılır!/

Bir sağanak basmış yüreğimi/ Gözlerim kan çanağı gibi/ Ağlasam rahatlayacağım belki/ Ağlayamıyorum ki/

Evimden başka bir uğrak yerim yok!/ Ah, bu kadar mı olur kuşatılmışlık?/ Yüreğim hey!/ Zifiri karanlıklarda kutup yıldızım/ Aydınlık günlerde güneşim/ Hiçbir güce ve namertliğe boyun eğmedin!/ Bir âşklara yenildin ve kimsesizliğe!

Çevremde Ah çevremde! Günübirlik insanlar Ah, artık anılarda dostlar! Temmuz 2019

Aydın ALP-YÜREĞİNİZİN KAPILARINI KIRACAĞIM-(J&J Yayınları- Eylül 2019)

6) ABARTMA (MÜBALAĞA): Bir şeyi olduğundan daha büyük ya da küçük gösterme sanatıdır. “Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır.”/“Kanlı gözleri ırmak olup çağladı”/“Elimi sallasam ellisi…” “Bir deri bir kemik” Not: Abartma sanatı, başlı başına ele alınabilecek kapsamda yaygın ve etkili bir kullanımdır.7) DOLAYLAMA: Bir şeyi, birden fazla sözcükle ifade etmeye denir. Örnek: Yavru vatan (Kıbrıs), ormanlar kralı (aslan) 8) GÜZEL ADLANDIRMA: İtici, korkutucu kavramları daha güzel sözcüklerle ifade etmeye denir: Verem: İnce hastalık/ Ölüm: Toprağa verilmek, sizlere ömür…/ Baykuş: Hayırlı kuş/ Şişman: Balık etli, etine dolgun…/ Cin: Üç harfliler, bizden iyiler 9) DOĞRUDAN (DOLAYSIZ) ANLATIM: Alıntı yöntemidir. Yazar; başkasının söylediklerini, onun ağzından olduğu gibi aktarıyorsa buna doğrudan anlatım denir. Paul Valery, ‘’Şiir, sözcüklerle yazılır.’’ demiştir. (Belirtisiz nesne)10) DOLAYLI ANLATIM: Yazar; başkasının sözlerini, kendi sözcükleriyle, kendince (sözlerinin içeriğini) aktarıyorsa buna da dolaylı anlatım denir. Paul Valery, şiirin sözcüklerle yazıldığını söylemiştir. (Belirtili nesne) 11) SAYILAMA (İSTATİSTİK Nesnelerin ya da olayların niceliğini belirterek düşünceyi kanıtlama ve kesinleştirme yoludur. Matematiksel verilerden yararlanma yoludur. 1980’lerde Paris Belediye Başkanı, Türkiye’de yeterince kitap okunmadığını belirmek için, oraya giden Kültür Bakanına: “ Türkiye’de iki yılda basılan kitap sayısınca kitap, Paris’te bir günde basılmaktadır!” demiştir.12) GENELLEME: Bir düşünceyi, ayrıntıları hesaba katmadan, genelleyici yargılarla ifade etmeye denir. Örnek: Bütün kuşlar uçar. (ya devekuşu ne oluyor?) 13) İLİŞKİ KURMA: Bir olayın, bir durumun yaşanmış bir olayla ya da durumla ilişkilendirilerek anlatılması, yorumlanmasıdır: ‘’Annemi ölmüş gördüm rüyamda /Ağlayarak uyanmışım. /Hatırlattı bana, bir bayram sabahı/ Gökyüzüne kaçırdığım balonuma bakıp /Ağlayışımı.’’(Rüyadaki olay ile çocukluğundaki olay anıyla benzerlik-ilişki kurma.)

14) SORULARA BAĞLAMA (İSTİFHAM)

Anlatımı etkili kılmak, canlı kılmak, anlatılanlara ilgili çekmek amacıyla soru cümleleri kullanmaktır. Örnek: “ Bilmek ve bilmemek nedir? Öğrenmenin amacı ne olmalıdır? Mertlik, tok gözlülük ve doğruluk nedir? İyiye özenmeyle açgözlülük, krala bağlılıkla kölelik, özgür yaşamakla keyfine göre yaşamak arasında ne farklar vardır? Ölümden ve acıdan ve ayıptan ne zaman korkulmaz?”

15)TEKRARLAMA (TEKRİR): Anlatımı daha etkili kılmak, duygu ve düşünceleri daha iyi vurgulayabilmek amacıyla bazı sözcüklerin, söz öbeklerinin, cümlelerin tekrarlanmasıdır.

“Ah bu türküler, türkülerimiz/Ana sütü gibi candan /Ana sütü gibi temiz/Ah bu türküler, köy türküleri/Altlarında imza yok ama/İçlerinde yürek var.”

Bedri Rahmi Eyüboğlu

16) SOMUTLAMA ( SOMUTLAŞTIRMA ) : Soyut kavramların, düşünce ve duyguların; duyularla algılayabileceğimiz (somut) kavramlar yardımıyla örneklendirilerek, benzetilerek, anlaşılır hale getirilmesine ya da anlamın güçlendirilmesine somutlama denir. Örnek: Aşkın kanadı kırıldı./ Gönlüm bir kuş gibi uçuyor sana./ Ayıbımı suratıma çarptı./ Özgürlük, insanın ayaklarını yerden kesen ve insanı gökyüzüne havalandıran bir kartala benzer./ “Adamın işi öyle tehlikeliydi ki, hata kabul etmiyordu; uçak kullanmaya benziyordu.”

17) SOYUTLAMA: Somut bir kavramın cümle içinde soyut bir anlam ifade edecek şekilde kullanılmasına soyutlama denir. Örnek: Bu işte başarılı olmak için kafanı kullanmalısın./Bunu yapmak, yürek ister./ Kafam, kazan oldu.

Padişah, sabahleyin korkunç bir kâbusla uyanıyor. Terden sırılsıklam olmuştur. Kan ter içinde kalmıştır. Padişah, daha önceki deneyimlerinden rüyaları konusunda çok hassastır. Hemen müneccimbaşını çağırtır. Ve gördüğü rüyayı müneccimbaşına aktarır: ördüm ki bütün dişlerim avuçlarıma dökülüyordu. Ve ben acıdan değil, kederden çığlık atıyordum! Müneccimbaşı, açık sözlülüğüyle rüyanın yorumunu söyler. Padişahım der; sükûnetinizi koruyun, metin olun! Gördüğünüz rüya, siz ölmeden bütün çocukları kaybedeceğinizi söylüyor ne yazık ki! Padişah, çocuklarına çok düşkündür. Nöbetçileri çağırtıyor ve müneccimbaşını cellada yolluyor. Sonrasında ulaşıp çağırdığı her müneccim aynı akıbete uğruyor! Ortada danışacağı, rüyasını yorumlatacağı müneccim kalmıyor. Tellalların günlerce çağrısı üzerine dışarıdan gelen bir müneccim, padişahın huzuruna çıkıyor. Hani antenleri olsa, uzayla haberleşecek cinsten; cin gibi biri, hinoğluhin! Ve padişahın rüyasını anında yorumluyor: Padişahım; çok kutlu bir rüya çok hayırlı! Siz çevrenizdeki insanlardan çooooook uzun yaşayacaksınız diyor. Müneccim hemen altınlarla mükâfatlandırılır! Müneccimin, çevrenizdeki insanlardan çooooook uzun yaşayacaksınız, sözünün içinde; çocuklarınızın ölümünü göreceksiniz anlamı vardır.

Bir anlamı, bin bir biçimde söyleyebilmek… Hem öğretmen hem de şairim, dille hemhal olan biriyim. Bütün birikimimle söylüyorum: Ateşin düştüğü yerde(n biri) değilseniz, dil sihirbazı da olsanız, yüreklere ulaşamazsınız! İnsanların içinde ve insandan yana çarpan bir yürekle duyulur ve yazılır, acılar ve sevinçler; gerisi dil cambazlıkları…

İÇİME DÖKÜLEN GÖZYAŞLARI!

Damla taşı mağaralarına döndü içim/ Gözyaşlarımla yıkanıyor yüreğim/ Kimsesiz ve yoksul insanlar için/ Bir arada ve birbirinden uzak insanlar için/ Ah, için için!/

Kutuplarda yavrularıyla aç ayılar/ Yavru kediler sokaklarda ciyak ciyak/ Ateşe verilen ormanlar ve içindekiler!/

Dünya açık bir tımarhane/ Irkçı ve bağnaz kuduzlar!/ Gezegenimizi avuçlarında sıkanlar!/ İçleri kömür ocakları kadar kara!/ Karanlık ruhlular!/ Ciğeri beş para etmez silah tekelleri/ Petrol, gıda ve ilaç tekelleri/ Uyuşturucu baronları ve insan tacirleri!/ Mutlak yok edilmeli! (12 Eylül 2018)

Aydın ALP

YÜREĞİNİZİN KAPILARINI KIRACAĞIM-(J&J Yayınları- Eylül 2019)

* Gazetenin formatına uyduğum için bütün teknikleri aktaramadım. Bu aktardıklarım da sayfaya sığsın diye tıkış tıkış oldu. Toplumsal uzlaşma, huzur; bir başka bahara kaldı. Katilleri, hırsızları, tecavüzcüleri, uyuşturucu satıcılarını salıveren ve düşünce suçlularını, gazetecileri içeride tutan bu af yasasına lanet olsun!

*Umarım bu kahredici günler geride kalır. Coronasız bir döneme uygun, bol oksijenli bir üretim toplumunda, eşit ve özgür bir hayata kavuşuruz. Coronasız ve coronavari düzenlerin ve tiplerin olmadığı, özgür ve mutlu günler dileğiyle sevgiler, saygılar…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.