ASLINDA NE OLUYOR (2)

Süleyman ÇİFTÇİOĞLU

İŞİD’ in Ortadoğu’nun üzerine bir karabasan gibi çökmesi ile hedeflenen ne, diye sorduğumuzda bunun tek bir cevapla karşılık bulması neredeyse imkansız gibi. Çünkü işler öyle karmaşık hale geldi ki başlangıçtaki tezler çürüyüp yeni şeyler ortaya çıkmaya başladı. Geçen yazımıza kaldığımız yerden devam edecektik ama cumartesi günü Musul konsolosluğumuzda rehin alınan 49 kişinin serbest bırakılıp Türkiye’ye getirildiklerini duyunca konuya daha farklı bir açıdan devam etmek zorunlu hale geldi. Bilindiği üzere Türkiye Nato’nun aldığı karar gereği İŞİD ‘e karşı bir kara operasyonuna soğuk bakıyordu. Bu tutumunda örgütün elindeki rehineler önemli bir yer tutmasına rağmen, asıl olarak bundan çok daha önemli gerekçeleri var. Türkiye’nin öncelikle İŞİD ‘e bir sebep değil de bir sonuç olarak baktığınız zaman bu gerekçeleri kavrayabilirsiniz.

 

Evet, İŞİD, Suriye ve Irak ‘taki mevcut yönetimlerin Sünniliği dışlayan mezhepçi politikalarının bir sonucudur ve arkasında 20-25 milyonluk bir Sünni desteği vardır. İŞİD ‘e sıradan bir terör örgütü muamelesi yapıp bir kara harekâtı ile etkisiz hale geleceğini düşünmek saflık olur. Türkiye, böyle bir girişimde bulunduğu zaman Ortadoğu’da elde ettiği bütün prestijini ve güvenirliliğini yitireceğinin bilincindedir. Ve ABD’nin oyununa gelmeyecek kadar devlet tecrübesine sahiptir. Üstelik İran bile ABD’nin destek taleplerine olumsuz yanıt vererek İŞİD ‘e karşı planlanan mücadele yöntemini benimsemediğini ortaya koymuşken bu yaklaşımların ne kadar doğru olduğu Obama’nın açıklamalarına baktığımız zaman daha iyi anlaşılıyor. Obama’nın İŞİD ‘le yıllarca sürecek bir mücadele takviminden bahsetmesi, sanırım akıl sahipleri için yeterli bir argümandır. Türkiye ve İran’ı yıllarca sürecek bu savaşın içine sokup nihai süreçte hem ekonomik hem de siyasi olarak bitirmek.

 

Şimdiden K. Irak Kürt bölgesel yönetimine karşı yapılan saldırılar nedeniyle Türkiye ve Kürtler ağır ekonomik ve insani bedeller ödemeye başladı bile. Bir önemli nokta da şu; Acaba birileri kurdukları kumpasın içine Türkiye’yi çekmek için rehinelerin bırakılmasını sağlayıp “işte artık bahaneniz kalmadı buyurun kara harekâtına mı “ demek istedi? Rehineler, ister Türkiye’nin çabaları sonucu isterse de bir takım güçlerin karanlık senaryolarını uygulayabilmek için bırakılmış olsun; bu Türkiye’nin İŞİD’ le mücadele stratejisini fazlaca değiştirmeyecektir.

Her şeye rağmen Türkiye içerideki ve dışarıdaki savaş çığırtkanlarına kulak asmayarak sadece lojistik destek vererek güvenli bir sığınak olacak ne yapacağı siyasi girişimlerle sorunun çözümüne devam edecek gibi görünüyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.