İlyas AKENGİN-ÖZEL
Kuşkulu bir şekilde öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin, Tigris Gazetesine verdiği son röportajında; “Hendek ve çatışmalar sürerse ne yazık ki bölgede daha çok kan akacak. Her iki taraftan insanların ölümüne neden oluyor. Bunu durdurmak için elimizden geleni yapacağız ”açıklamalarında bulunmuştu.
Dört Ayaklı minarenin dibinde 28 Kasım günü uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Baro Başkanı Tahir Elçi’nin ölmeden iki gün önce gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni İlyas Akengin’ninde bulunduğu bir heyetle yasağın sona erdiği Nusaybin İlçesine gitti. Sokağa çıkma yasağının kaldırıldığı gün olan 26 Kasım’da Mardin Baro Başkanı Çelebi Araz ile ilçede inceleme yapan Elçi, önce Kaymakam, ardından Emniyet Müdürünü ziyaret etti. Elçi bu ziyaretlerin ardından evinin önünde vurularak öldürülen 44 yaşındaki 5 çocuk annesi Selamet Yeşilmen’in yaşadığı eve gitti. Mardin Baro Başkanı Araz ile Yeşilmen’in vurulduğu evde inceleme yapan Elçi, Yeşilmen’in patlayıcı mı? Yoksa kurşunla mı öldüğünü belirlemek için uzun süre olayın gerçekleştiği yerde çalışma yaptı. Elçi, daha sonra Yeşilmen’in ölümüne tanıklık eden komşuları ile görüşerek anlatımları raporlaştırmak için not tutturdu.
Faili meçhul kalmasını istemiyoruz
Yaptığı incelemelerin ardından Yeşilmen’in ölümü ile ilgili Tigris Haber’e konuşan Baro Başkanı Elçi, “Bildiğiniz gibi olaydan sonra Mardin Valiliği bir açıklama yaparak, Yeşilmen’in ölümünü patlayıcıya bağlamıştı. Bizde hem bu iddiaları hem ilçede yaşanan tahribatları yerinde incelemek üzere ilçeye geldik. Önce Kaymakam ve Emniyet Müdürü ile görüştük. Ardından Yeşilmen’in hayatını kaybettiği evin önünde inceleme yaptık ardından tanıkları dinledik. Hem dinlediğimiz tanıklar hem de ölüm olayının yaşandığı evde yaptığımız incelemeler bize bu bölgede herhangi bir patlamanın olmadığını gösteriyor. Bakın bulunduğumuz yerde patlama izinden ziyade bir çok yerde kurşun izleri var. Bu nedenle Yeşilmen’in ölümüne patlayıcı değil, açılan ateş sonucu öldüğünü düşünüyoruz. Burada yaşanan olay ortada, söze gerek yok. Çünkü olay yerindeyiz ve hiçbir patlayıcı izi yok. Biz bu olayın faili meçhul kalması için hukuki mücadelemizi vereceğiz” dedi.
Sivil halk zarar görüyor
İlçe’deki tahribatla ilgili de bilgi veren Elçi, “Biz hendek kapatmanın bir hak yöntemi olarak görmüyoruz. Bu yöntemler sorunun çözümünü daha da zorlaştırıyor ve ne yazık ki her iki taraftan insanların ölümüne neden oluyor. En önemlisi de bu olaylardan en çok sivil halk zarar görüyor. Bu gidişatın hiç kimseye bir yararı yok. Sorunun diyalog ve müzakere yöntemi ile çözümünden yanayız. Gençlerin mücadelesini daha farklı alanlarda vermesinden yanayız” şeklinde konuştu.
HDP ve AK Partiye diyalog kurun çağrısı
HDP ve AK Partiye müzakere çağrısı yapan Elçi, “Hendek ve çatışmalar sürerse ne yazık ki bölgede daha çok kan akacak. Biz bunun durması için elimizden gelen neyse yapmaya hazırız. Ama bizden önce HDP ve AK Partinin bir an önce müzakere masasına dönmesini istiyoruz. İşin muhatapları bir araya gelmeli ve sorunun çözümünü acilen devreye koymalıdır. Aksi halde halk bu olup bitenden her iki partiyi sorumlu tutar. Çünkü olan sivil vatandaşlara oluyor. Savaşın sivil yerleşim alanlarından uzak durmasını istiyoruz” diye konuştu.
Aynı araçla döndük
Elçi ile yaptığımız röportajın ardından Diyarbakır’a gelmek üzere aynı araçla yola koyulduk. Memleket meselelerine dairde uzun süre Elçi ile sohbet etme imkanım oldu. Sohbetimiz sırasında da Elçi’nin tüm olaylara karşı objektif yaklaşımları onun ‘barış güvercini’ olduğunu gösteriyordu. Ne yazık ki bu görüşmeden iki gün sonra kent ve ülke olarak barış güvercinimizi saldırı sonucu yitirdik.