Büyüyen kan lekesi ve barış süreci

NACİ SAPAN

Ölmeden, öldürmeden, sıkıntılı yürüse de ortada bir ‘çözüm’ ve ‘barış’ süreci vardı, şimdi ölümler var, öldürmeler var ve iktidar tarafından yürütüldüğü söylenen, muhataplarının ise yürümediği söylenen bir süreç var.

Ülkenin genel anlamda ihtiyacı olan ‘Barış’ sürecinin bundan sonra da devam edeceği yönünde inancımızı kaybetmek istemiyoruz, ancak ortada ciddi anlamda sıkıntılı bir durum var. Benim gibi çok sayıda insanın da inanç ve niyetinin bu olduğunu bilmekle birlikte, gezi olaylarından bu yana, yani bir yıllık süre içinde ‘devlet eliyle’ gerçekleştiğine tanık olduğumuz genç ölümlerin hala devam ediyor olması, sık kullandığımız ‘Barış’sözcüğüne sürekli kan damlatıyor.  

Güvenlik güçlerinin gösteriler karşısındaki ‘sabır’lı davranışına hayretlerini ifade eden bir iktidar zihniyetinin varlığına, bu zihniyete denk düşmeyen‘çözüm’ ve ‘barış’ gibi sürecin sekteye uğramasına/uğrayacak olmasına da biz hayret göstermiyoruz. Çünkü ‘savaş’ dilinin hâkimiyetine zemin hazırlayan bir zihniyet yeniden devreye giriyor.

Diyarbakır’daki çalıştaydan sonraki gün ‘Çalıştay’a savaş dili damgasını vurdu’ manşetimizi ağır bulmuştum. Çalıştay’dan hemen sonra Lice-Bingöl karayolundaki eylem ve direnişin sona ereceği ihtimalini düşünmüştüm. 20 günden fazla devam eden eylem biçiminin daha da devam etmesi durumunda sonuçların ağır olacağını tahmin ediyordum. AK Parti kurmaylarının dahil olduğu böyle bir toplantının çerçevesi içinde yapılacak özel görüşmelerle eylem sonlandırılabilirdi. Böyle bir görüşme yapıldı mı yapılmadı mı bilemiyorum. Çalıştay’dan hemen sonra Lice’de ölümlerin olması, Çalıştaydan çıkacak sonuçları artık önemsiz kılıyor.

Çözüm süreci ile ilgili yapılan bir toplantı da, AK Parti ARGE Başkanı Ekrem Erdem’in, süreci birlikte yürüttüklerini söyledikleri PKK-BDP ve HDP’ye yönelik ağır eleştirileri, muhataplarına ‘Cinayet şebekesi, katiller’ gibi tanımları kullanmış olmasını değerlendirdiğimizde, Lice-Bingöl karayolundaki eylem ve direnişin kıvılcımına benzin döktüğünü oradaki sonuçtan anlamak mümkün.   

Diyarbakır’da yapılan çalıştay’ın ruhundan anladığımız; ortada halen bir güven sorunu var. Muhatapların karşılıklı güvensizliğinin varlığı, güvenin henüz tesis edilmemesi çözüm sürecinin sağlıklı yürümeyeceğine hitap ediyor. İktidarın tek taraflı çözüm tarzı Barışa giden güzergâhta kan lekesini giderek büyütüyor. Kürtler hala, Öcalan’ı çözümün kilidi, AK Parti’yi ise çözümsüzlüğün anahtarı olarak görüyor. Öcalan’a rağmen sıkıntı büyürse, Gezi-Lice ile Lice-Gezi ile buluşmasını tamamlarsa iktidarın işin içinden çıkma ihtimali de zayıflar.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.