Cumhur Sahiden Başkan’ını Seçti Mi?

Şeyhmus DİKEN

Doksan yıllık cumhuriyet tarihinde ülke kayıtlarına onikinci cumhurbaşkanlığı seçimleri olarak geçen 2014 seçimleri gerçekten ilginç bir seçim oldu.

Henüz anayasa değişikliği yapılmamış olmasına rağmen adaylardan kazanma ihtimali yüksek olan ve sonuçta da kazanan aday Recep Tayyip Erdoğan hiçbir hâl ve şart altında “cumhurbaşkanlığı” adını telaffuz etmedi. Daha seçilmeden tek adamlığa soyunan ve ülkeyi de böylesine bir yapıya hazırlayan bir üslup sergiledi. Her yerde “Başkan”lık arzusunu dillendirdi. Öylesine bir başkanlık ki, parlamenter sistemin olmazlarından olan bakanlar kurulu ve başbakanlık makamlarının da görev ve yetkilerini üstlenecek bir başkanlık sistemine doğru gidildiğinin ön haberi gibiydi Erdoğan’ın seçim takvimi.

Diğer iki aday İhsanoğlu ve Demirtaş ise daha çok sistem ve yasalar çerçevesinde hali hazır cumhurbaşkanlığı yapısıyla çatışmayan ama içeriğini kendilerinin siyaseten dolduracağı bir cumhurbaşkanlığı modelini kampanya süresince paylaştılar.

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun modeli bugüne kadarki sistem yapılanmasını sürdürecek bir modele işaret ederken; Demirtaş daha çok halkla birlikte cumhurbaşkanlığı yapacak ve halka mesafeli durmayacak alternatif bir cumhurbaşkanlığı modelinin mümkünatından söz ediyordu.

Ekmeleddin İhsanoğlu, adı sosyal demokrat olmakla birlikte artık solluğu kalmamış Cumhuriyet Halk Partisi ile Irkçılık ve Faşistlikle yarışan ve sol sosla harmanlanmış kimi yapılarla kucaklaşarak daha işin başında “olmayacak duaya âmin” diyen bir kaybın şeceresini tuttuklarının farkındaydılar. İlk turda sonuç alamayacaklarını biliyorlardı ve belki ikinci turda bir umut deme derdindeydiler.

Selahattin Demirtaş ve Halkların Demokrasi Partisi, Türkiye ve Kürdistan Halklarına yaşanmamış bir seçim kampanyası armağan ettiler. Sunumu ve seviyesi hayli yüksek, konuşmaları bir bütünlük içinde dillendirilen, ötekileştirilenlerin, zulüm altında inleyenlerin sesini gür bir söylemle çıkarmaya yeltenen bir kampanyaydı Demirtaş’ın seçim çalışmaları. Evet, Demirtaş Türkiye’nin bugünkü siyasal yapısı içinde böylesine bir seçimden cumhurbaşkanı olarak çıkamayacağını çok iyi biliyordu. Ama hedefi iki noktaya endekslemişti.

Birincisi, madem ortada böylesine önemli bir seçim vardı. O halde en üst perdeden bugüne kadar söylenmiş ve yazılmış olanlar da dâhil her bir şey halklara anlatılmalıydı. Halklar bu ülkede böylesine cesaretle söz söyleyen siyasal örgütlülüklerin de var olduğu gerçeğinden hareketle kendi özgüçlerine güvenmek gerektiğini sıradan ve basit oylarıyla ve mütevazı destekleriyle hissetmeli / hissettirmeliydiler.

İkincisi ve en az birincisi kadar önemli olan; sistemin koyduğu yüzde onluk seçim barajı halkların oyu ile pekâlâ alaşağı edilip çöpe atılabilirdi.

Bunlar başarıldı. Sahiden, gelecekte 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri konuşulurken ve analizler yapılırken bu farkındalık ayrı bir yere oturtulacak. Yani 2014 öncesi ve sonrası diyerek!

Gücüne güveneceksin. “Oyumu vermek isterim ama baraj engeli var, boşa gidecek” demeyeceksin. Hayır, boşa gitmeyecek yeter ki sen gücünün farkında ol ve gücüne muktedir ol. Mazlumun ahı indirir şahı misali.

Muradına eren ve tahtına tez zamanda oturacak olan potansiyel “Başkan”a gelince!

Onun işinin pek de kolay olmayabileceğini şimdiden söylemek müneccim olmayı gerektirmiyor.

Kürt siyasi muhalefetinin başı çekerek örgütlediği muhteşem bir örgütlü güç ve en önemlisi demokrasi deneyimi sahibi bir güç var artık Türkiye’de ve Kürdistan’da. Dünya da bu gücün farkında!

İktidardaki muktedirin ise sicili pek temiz değil! Sicil testinden geçmemiş, çokça tökezlemiş ve “İktidar kirletir, mutlak iktidar mutlaka kirletir” sözünü doğrulatan kirli uygulamaları var arkasında.

Çok beklemeyeceğiz ve tez zamanda sonuçları göreceğiz. “Başkan”ı hayli zor günler bekliyor. Bugüne kadar “kapalı kapılar ardında” yapılmasını cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasına ertelediği bütün meselelerin çözümü artık köşkün kapısında, hatta masasında.

“Cumhur”un belki de çok farkında olmadan bir “sihir”in cazibesine kapılarak sandıktan çıkardığı “Başkan” bakalım kartlarını nasıl oynayacak.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.