Değirmenin suyu halkın deresinden

NACİ SAPAN
Tam bir soygun düzeni kurulmuş, yürüyor.
Kimse kimseye dokunmuyor.
Hukuk işlemediği gibi etik değerler hiç devrede değil.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir kişiye 3-5 görev, 3-5 maaş yöntemine tanıklık ediyoruz.
Veren de utanmıyor, alan da utanmıyor.
Açlıktan sokaklarda ölen insanların olduğu bir ülkede, danışman, yönetim kurulu üyesi adı altında dağıtılan ve alınan görevlerin karşılığında sunulan maaşların miktarlarını duyuyoruz, dudaklarımız uçukluyor.
Bir taraftan 3-5 görev, 3-5 maaş alanlara, diğer yandan İşkur kapılarında asgari ücrete ulaşmak için saatlerce kuyruklarda bekleyen bu ülkenin yurttaşlarının çilesine tanıklık ediyoruz.
Toplamda herkes yurttaş, yurttaş olmasına da ‘Eşit yurttaşlık’ temelinde ayrışıyoruz. Onlar elit yurttaş temelinde varlıklarını sürdürme gibi bir güzergâhtan kendilerine yol yapmış, ilerliyorlar. Geriye dönüp bakmıyorlar.
Dönüp bir baksalar, bakabilseler; arkada önemli bir yurttaş topluluğunun olduğunu, onları gözlediğini, not ettiğini görecekler.
Tabi bir bakmak, bir de görmek var. Bakıp da görmemek toplumsal bir hastalık olarak yaşam biçimine dönüştüğünden bu yana ülkemin insanlarının hali harap.
*
Hali harap olanlar bunlara haklarını ‘helal’ edecek mi?
Etmez, etmez.
Değirmenin suyu nereden?
Halkın deresinden.
Halk kendi suyunu tüketeni affeder mi?
Etmez, etmez.
*
Siyaseten haksız kazanç elde edenler, siyaseti zenginleşme aracı olarak kullanıp, buradan nemalananların varlıklarının devamına henüz tanıklık etmiş değiliz.
*
Biz de Diyarbakır’ın çifte maaşına, ithal bürokratına takılmış kalmışız. Sanki Türkiye’de başka çifte maaş alan/alanlar yokmuş gibi. Neyse konu eskiyor giderek.
Şimdiki konumuz;
Ağacın mı yeşili?
Doların mı yeşili?
İkisi at başı da yürüyebilir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.