Değişim iradesi

Ömer Serdar Kaplan

İnsan için en kolay şey; karşısında ki insanları suçlamak, suçu-kusuru hep dışında aramaktır.

Her İnsan bu şekilde davranınca herkes suçlu- kusurlu, ahlaksız ve fakat herkes suçsuz, ahlaksız ve kusursuz olmuş oluyor. Yani kötü hal ve ahlaksızlık normalleşmiş meşrulaşmış oluyor.

İnsan bu huyunu değiştirmeden düzelmez dolayısıyla toplum da düzelmez.

Birkaç şekilde örneklemek gerekirse;

Herkes fakirin yanında olunmalı der ancak, kendisi değil başkası olsun ister ve bekler.

Adaletli olunmalı der ama kendisi rahatlıklaadaletsizlik yapar.

Bu durum düşman olan şeytana bütün kabahatleri yükleme kolaycılığından da kaynaklanıyordur belki de.

Her fert bu şekilde düşünüp davranınca düzelme ve değişme istidadı da hep başkalarından beklenmiş olur. Dolayısıyla da düzelme ve değişme hep ötelenmiş ve gerçekleşmemiş olur. Yani beklenen ve fakat gerçekleşmeyen bir hal olarak devam etmiş olur.

Bu tarz bireylerden oluşan toplumun ve bağlantılı olarak yönetim erkinin düzelmesi, değişmesi de muhal olur. Hem zaten Allah; “Nasılsanız öyle idare edilirsiniz.” Diye buyuruyor.

Toplumu veya yöneticileri eleştirip sorgularken içinde bulunulan hal görmezden geliniyor ise-ki bu haldeyiz maalesef- yani eleştiren, sorgulayan fertler kendilerini düzeltmeyip başkalarını yargılamaya kalkışıyor ise, düzelmeyi de ıskalamış olmuyor mu?

Peki düzelme ve değişme gerçekleşebilir mi?

Elbette ki gerçekleşebilir. İnsanın önünde bir ölçü ve çerçeve vardır aslında.

Bu ölçü Allah’ın Sünnetidir, koyduğu çizgidir.

Kendimize dönmeli ve kusuru, hatayı önce kendimizde aramalı ve kendimizi değiştirmeliyiz ki Allah da toplumumuzu Kavmimizi değiştirsin.

Zaten Allah Ra'd süresinde bize böyle demiyor mu?

Kendimizi mutlak iyi, doğru ve kusursuz gördükçe, muhatabımız olan diğer bütün insanları kusurlu, kötü görmeyi sürdürdükçe iyiliğe, güzelliğe, doğruya ve adalete erişmemiz mümkün olmayacaktır.

Biz kötüye doğru değişip sürüklendikçe Allah da toplumumuza, Kavmimize, halimize uygun değişimi halk etmiş oluyor.

Hem zaten Allah; “Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında çok çirkin/kötü/ bir davranıştır.” Diye buyuruyor.

Öncelik söylemde değil fiildedir. Eğer davranışlar, filler düzgün ve kişide hayat buluyorsa, söz ve söylemleri etkili olur. Çünkü aslında etkileyen ve güven veren bizatihi filler ve amellerdir.,

Düzelme ve değişime başlanılması gereken nokta tam da burasıdır. Her fert kendi fiil ve amellerini düzeltip değiştirerek işe başlamakla yola koyulmalıdır.

Öyleyse gelin aslolana, yani  kendimize dönelim, sorgulayalım, muhasebede bulunalım ve kendimizi gerçekten düzeltip değiştirelim ki Allah va'dini tahakkuk ettirsin toplum ve kavmimizi değiştirip düzeltsin ve içinde yaşadığımız toplum düzelip değişsin ve fert ve toplum bireylerinden oluşan yönetim erkleri de düzgün olsun.


Wesselam.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.