TİGRİS HABER - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Gazze’de yaşananların insanlığın ve uluslararası hukukun çöküşü olarak nitelendirdi.
Filistin sorununun dünyanın ve Ortadoğu’nun kanayan yaralarından biri olduğuna işaret eden Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Son 2 yılda bu sorun bambaşka bir boyut kazandı. Gazze'deki çocukların, kadınların, gençlerin, gıdaya ulaşamayan anne ve babaların bir bütün olarak Gazze halkının acısını her birimiz yüreğimizde yaşıyoruz. Filistin sorunu bir sömürgecilik ve hegemonya sorunudur. Hegemonik dayatma, halkların özgür yaşam iradesini tanımama yönündeki politikaların günümüze değil Filistin sorunundan tutalım Kürt sorununa varıncaya kadar birçok sorunu ve Orta Doğu'daki tabloyu daha fazla çıkmaza sürüklediği ortadadır” diye konuştu.
Filistin sorununun sömürgecilik, emperyalizm ve paylaşım savaşlarının dünyayı kasıp kavurduğu tarihsel bir dönemde ortaya çıktığı vurgusunu yapan Gülistan Kılıç Koçyiğit, “20’nci yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren Filistinlilerin sistematik sürgünü başladı. Nakba sadece fiziksel bir yer değiştirme değildir. Filistinlilerin kimlikleri, sosyal ve siyasal hakları, tarihleri ve gelecekleri ellerinden alındı. Filistinli çocuklar Nakba'dan sonra kurulan kamplarda doğdu. Zorunlu göçü dinleyerek büyüyen, sonuçlarını bizzat yaşayan ve vatan diyebileceği bir yer olmayan kuşakların nasıl bir psikolojiye sahip olacağını tahmin edebilirsiniz. O yüzden savaşın köklerini orada aramak lazım” ifadelerini kullandı.
‘BARIŞIN NE KADAR KIYMETLİ OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ’
Altı Gün savaşlarından bu yana 60 yıl boyunca savaşın en ağır biçimde sürdüğüne işaret eden Gülistan Kılıç Koçyiğit, “1990’larda Filistin için bir barış umudu belirdi. Taraflar masaya oturdu. Ancak bu umut kısa sürede boşa çıkarıldı. Bu deneyim barış girişimlerinin ne kadar kırılgan ve kıymetli olduğunu onları yani barış sürecini gözümüz gibi korumamız gerektiğini bize bir kez daha hatırlatıyor. Ancak günümüze kadar İsrail, kimi zaman askeri operasyonlarla kimi zaman hukuki oldu-bittiler ile kimi zamanda yasa dışı yerleşimcilerin saldırılarıyla Filistin topraklarını işgal etmeyi sürdürdü” diye belirtti.
‘SADECE BOLCA HAMASET VE KINAMALAR VAR’
Filistin'e ve Gazze'ye yönelik saldırıları 21’nci yüzyılın en büyük katliam ve soykırımı olarak değerlendiren Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Buna karşı dünyanın dört bir yanında güçlü itirazlar yükseldi. Kentlerde meydanlar doldu taştı. Protestolar, eylemler gerçekleştirildi. Dünyanın dört bir yanında halklar da, hükümetler de tüm engellemelere ve İsrail devletiyle yaptıkları anlaşmalara rağmen sessiz kalmadılar. Filistin ve Gazze halkı için somut adım attılar. Ama ne yazık ki Türkiye'nin bu süreçte dişe dokunur somut gerçek anlamda bir adımı olduğunu ifade edemeyiz. Ortada sadece bolca hamaset ve kınamalar var. Türkiye'nin bu konuda yaptıklarını yeterli görmüyoruz. Üçüncü ülkeler aracılığıyla askeri ve ticari ilişkilerin sürdürülmesi asla ama asla kabul edilemez. Petrol ve asgari sanayide kullanılan ham madde ticaretinin devam etmesini asla doğru bulmuyor ve kabul etmiyoruz. Filistin için sokağa çıkanlar tehdit edildi. Gençler gözaltına alındı. DEM Parti ve muhalefet partilerinin Filistin için verdiği araştırma önergeleri reddedildi. İsrail'in başkentinde dahi savaş karşıtları özgürce sokaklara çıkabilirken Türkiye'de savaş karşıtları İsrail'in gerçek anlamda boykot edilmesini isteyenlerin karşısına iktidarın toması ve kelepçesi çıktı” diye konuştu.
ORTADOĞU İÇİN 11 ÇÖZÜM ÖNERİSİ
DEM Parti olarak Ortadoğu’da yaşananlara karşı 11 öneri hazırladıklarını belirten Gülistan Kılış Koçyiğit, önerileri şu şekilde sıraladı:
“* Gazze’de ve Batı Şeria’da derhal bir ateşkes anlaşması imzalanmalıdır.
* İsrail Devleti’nin sivillere yönelik saldırıları derhal durdurulmalı, taraflar ateşkese sadık kalmalıdır.
* Uluslararası toplum, ateşkesin kalıcılığı için garantörlük üstlenmelidir.
* Kalıcı bir barış anlaşması için BM himayesinde yapılacak uluslararası bir konferansın hazırlıkları derhal başlatılmalıdır.
* Uluslararası kamuoyu, Gazze konusunda kutuplaştırıcı üslup kullanmak yerine diyalog ve uzlaşının yolunu açmalıdır.
* Hamas’ın elindeki rehineler ailelerine kavuşmalı, İsrail zindanlarındaki Filistinli tutsaklar serbest bırakılmalıdır.
* İsrail Devleti’nin Filistin halkını yok sayan dayatmacı politikaları karşısında, kalıcı bir çözüm için Filistin halkının meşru ve demokratik talepleri tanınmalı, kapsamlı bir barışın adımları kararlılıkla atılmalı ve desteklenmelidir.
* Filistinlilerin öz yönetim ve topraklarına dönüş hakkı derhal sağlanmalıdır.
* Türkiye, Filistin meselesinin çözümü için daha fazla inisiyatif almalı; hamasetten uzak, gerçekçi ve kalıcı çözümden yana bir yaklaşım sergilemelidir.
* Ankara, enerjisini bu sorunun çözümüne yönlendirmeli; İsrail Devleti’nin her türlü askeri saldırganlığını besleyecek askeri ve ticari faaliyetleri derhal sonlandırmalıdır.
* Türkiye Büyük Millet Meclisi, Filistin sorununda barışçıl çözüme dönülmesi için üzerine düşen rolü oynamalı, Filistin halkıyla dayanışmasını güçlendirmelidir.”