Demirtaş, Kavala, Kaftancıoğlu hepimizindir

NACİ SAPAN
İktidarlar genelde korktukları şahsiyetleri, kimlikleri bir şekilde toplumun vitrininde görünür hale getirirler.  Bunun içinde çeşitli yöntemler kullanırlar. Kullandıkları yöntemler ne olursa olsun, acemicedir, ters tepen yöntemlerdir.
Baskıcı idarelerin, diktatör eğilimlerinin devreye girdiği yönetim biçimlerinin ‘Suç üretme’ merkezleri vardır. Delilli suçlarla ilgilenmezler bunlar, ürettikleri suç ve suçlara göre deliller yaratırlar. Kamuoyunu da buna inandırırılar ya da inandırmaya çalışırlar.
Bu model iktidarlar, özellikle de siyasi rakiplerini bertaraf etmek için bu yol ve yöntemlere başvururlar. Türkiye’ye özgü bir yöntem değil, aynı eğilime sahip, dünyanın herhangi bir coğrafyasındaki yönetimlerin ortak özelliğidir.
Selahattin Demirtaş ile başladı Osman Kavala ile devam etti, Canan Kaftancıoğlu ile o ‘korku’ ete kemiğe büründü. Bundan sonra korkunun odağında kimler var, bilemiyoruz, ancak mutlaka bir listeleri olacaktır.
İktidarın korkulu rüyası olan Türkiye’nin başarılı siyasetçileri ve işadamının seçilmiş olması elbette ki tesadüflerle izah edilecek gibi değil. Üçü içinde suç üretme merkezlerinde özene bezene suçlar üretildi, devreye sokuldu, bertaraf edilmeleri sağlandı.
Şimdilik!
*
Seni Başkan yaptırmayacağız!
Selahattin Demirtaş’ın fitilini ateşlediği ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ çıkışının başarılı sonuçları elbette ki bu tür iktidarları tedirgin edecekti. 5 yıldır cezaevinde olmasına rağmen siyaseten yıldızı sönmeyen, aksine giderek parlayan bir lider profili için yapabilecekleri hiçbir şey yok, tek çareleri ‘Siyasi yasaklı’ yapmak. Olabilir, belki, ama bunların tamamı geçicidir.
Gezici Kavala
Gezi direnişi ile ilgili verdiği destekten dolayı korkuttu ve iktidarın hedefine oturtuldu. Onun içinde suç üretme merkezi devreye girdi, suç ile birlikte deliller üretildi, ceza verildi. İş adamı, ancak siyasi ve politik ağırlığı da olan bir şahsiyet. Yani iktidar için korkutan özelliklere sahip. Casusluk gibi yakıştırmaların yakışıksız olduğunu çok net ifade ediyoruz.   
İstanbul kazanımının mimarı
İstanbul seçimlerinin mimarlarından olan ve iktidarın saldırı hedefine oturttuğu CHP il Başkanı Canan Kaftancıoğlu için üretilen suç ve suç unsurları konusu ‘kargaları güldürür’ türler arasında yer alır.
İktidara İstanbul’u kaybettiren il Başkanı unvanı doğal olarak korkuttu. Devre dışı kalması gerekiyordu, çalıştılar, ürettiler, ‘suç’ boyasını üstüne fırlattılar.
Bir il başkanının iktidarı nasıl dize getirdiğini yorumlayarak konuya genel baktığımızda, CHP’nin Türkiye çapında Kaftancıoğlu tarzında siyasi iradesi toplum tarafından kabul gören il başkanları tercihini ön plana çıkarması toplum ve Türkiye yararına olacaktır.
Yani, demem o ki, Cananlar çoğaltılmalı ki, canlar çoğalsın, halkın iktidarı netleşsin, gerçekleşsin.
Demirtaş, Kavala, Kaftancıoğlu hepimizindir.
 
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.