Demokrasi inşası ve samimiyet

NACİ SAPAN

~~Geçmişinde, kafasında demokrasi geleneği olmayanlar demokrasiyle uğraşınca başları belaya giriyor, bu yetmezmiş gibi ait oldukları toplumların başlarını da belaya sokuyorlar. Böyle olunca da geçmişleriyle geleceklerini buluşturamıyorlar. Bu buluşmalar olmayınca da sıkıntıyı ‘zavallı’ biz yurttaşlar çekiyoruz.
 
‘Paket’ ‘Maket’ arasında sıkıştırılan demokrasi arayışımız bir türlü bitmedi/bitmiyor.
Yani yönetenlerin arayışı demek istedim.
‘Çok şükür’ bizim kafamızda net.
Kafası net olmayanlar arama-tarama faaliyetlerini sürdürsünler
‘Ara belki bulursun’
‘Yürü anca gidersin’ gibi bir şey oldu.
İlk dönemler bir beklenti, bir umut vardı, değil mi?
TV ekranlarından açıklanacak olan maddelere, paketlere anlam biçmek, yorumlamak üzere insanlar pür dikkat kesilirdi.
 
Anayasal güvence altına alınmış bir toplum, bir toplumsal güvence, sözleşme beklentisi elbette ki yurttaşları heyecanlandırıyordu. TV ekranları karşısında kısa süreli beklemeler çok önemli değildi. İnsanlar birkaç yılı, hatta yerel ve genel seçim süreçlerini dahi göze almıştı geleceğin garanti altında olması adına.
‘Yeter ki samimiyet ve güven olsun, hak, hukuk, adalet, toplum, anayasal güvence altında olsun’ diye.
 
Yasama-Yürütme-Yargı erklerinde denge kayması oldu, yasal olduğunu sandığımız güvenceler de artık güvence olmaktan çıktı.
 
Güven yok!
Güvence yok!
Demokratikleşiyoruz!
 
Paketle demokrasi olmuyor.
Kafayla demokrasi oluyor.
Kafa demokrasiyle buluşuyorsa demokrat olunuyor.
O zaman demokrasinin kurallarının yazılı olup, olmaması da çok önem arz etmiyor.
‘Olmadı’, ‘Bana uymadı’, ‘Değiştirdim’ gibi özel uygulamaya tabi bir anlayışla demokrasiyi sadece sözde inşa etme gibi bir gayretin toplumsal karşılığı olur mu?
 
Elbette ki olmaz.
Olmadığında da, ‘Beni/bizi anlamıyorsunuz, daha ne yapalım’ gibi muhatapları irite eden söylemlerle yaratılan gerilim ortamı sonuç alıcı olmuyor.
 
‘Hadi bakalım, çık çıkabilirsen işin içinden’
‘Benim demokrasim’, ‘Benim anlayışım’, ‘Benim yönetim biçimim’, ‘Benim polisim’, ‘Benim Bakanım’, ‘Benim Kürdüm’, ‘Benim Türk’üm’, ‘Benim Ermenim’, ‘Benim Süryani’m’ dedikçe, demokrasi yara aldı.
 
‘Biz, bizler, hepimiz’ yani ötekileştirdiğiniz çoğunluk her şeye rağmen demokrasiyi kendi adına, toplumsal huzur adına inşa etmek için uğraş veriyor. Sadece bunu görmeniz yeterli olacak.
 
 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.