DEMOKRATİK OLGUNLUĞA NE ZAMAN ULAŞACAĞIZ?

Şahin DOĞAN

        Seçim yaklaştıkça siyasetin ateşi de yükseliyor. Vatandaş olarak izliyoruz. Kimimizin tansiyonu yükseliyor kimimizin düşüyor. Bazen yüreğimizin yağı eriyor, bazen de yağ bağlıyor. Çünkü; siyasal partiler arasındaki kısır çekişme, kamplaşma vatandaşların tansiyonunu borsa grafiği gibi indirip çıkarıyor.

        Siyasetin zirvesinde esen sert rüzgarın bir amacı da vatandaşı kutuplaştırarak kendi kalelerini koruma telaşıdır. Siyasal yaşama girişi diğer partilere göre daha yakın tarihli olsa da AKP’nin, CHP ve MHP’nin bu siyaset tarzı yeni değil; orta yaşın üzerindekilerin çok iyi bildiği söylemlerdir. Duyarlı ve bilinçli kamuoyu 1970- 80 ‘ler den beri bu tarza aşinadır.

           Kısır polemikler üzerine sert söylemlerle yapılan bu siyaset tarzı, bazı partilere belli bir oy  yüzdesi; veya bazı karanlık amaçlı kaynaklara da güç kazandırmıştır. Ancak; bu politika ve yaklaşımlar Türkiye'ye çok şey kaybettirmiştir.

Son günlerde siz de duyuyorsunuzdur; Karadeniz, Ege ve Akdeniz'in bazı ilçelerinde HDP'ye ırkçı grupların saldırıları olmaktadır. HDP'nin seçim çalışmalarını engellemek için bu gruplarca adeta bir linç politikası izlenmektedir. Büyük bir öfke ve kinle ilçe binalarına, partinin tabelalarına saldırmaktadırlar. Önüne çıkacak her şeyi yakıp yıkacak bir ruh hali görüntüleri ekranları doldurmaktadır.Sivas, Maraş, Çorum olaylarını anımsatan insan kırımı görüntülerine sahne olmaktadır. 12 Eylül öncesi bu politikaların ceremesini çekmeyen neredeyse kalmadı. Çok ders çıkarılmış olması gerekiyordu.

Ama nerde ???

              Çözüm ve barış sürecinden rahatsız olan ırkçı şoven kesimler; seçim çalışmalarını da bahane ederek süreci sabote etmek istemektedirler. Bu politikanın küçük bir rantçı kesimin dışında kimseye faydası yoktur. Şiddet dalgasının mağdurları ve aleti olanlar her zaman yoksul emekçi kesimler olmuştur. Bu gerilim ve şiddet ortamlarında Türkiye'nin  çözüm bekleyen sorunları sürekli ötelendi. Anadolu halkı artık bu politikalara prim vermemesi gerekir. Çözümsüzlük ve kaosa mahkum politikaların faturalarını, halk ödememelidir. Aksi takdirde her bir faturanın bedeli, başka bir fatura olarak önümüze konulacaktır.

            

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.