TİGRİS HABER - Çalıştayda, Diyarbakır’ın sosyoekonomik yapısından şehircilik vizyonuna, barış sürecinden bölgesel kalkınma hedeflerine kadar geniş bir perspektifte değerlendirmeler yapıldı.
Programın açılış konuşmasını, Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Abdurrahman Ergin yaptı. Ergin, şehrin çözüm bekleyen sorunlarının uzun zamandır ertelendiğini, fakat Diyarbakır’ın artık “zaman kaybetme lüksünün kalmadığını” vurguladı.
“Bu Şehrin Gücü, Ortak Akıldadır”
Ergin konuşmasında şunları söyledi:
“Biz bugün burada sadece sorun konuşmak için değil; Diyarbakır’ın barıştan ekonomiye, ulaşımdan tarıma, eğitimden sosyal hayata kadar tüm meselelerine ortak akılla çözüm üretmek için toplandık. Yerel çalıştaylarımızı Türkiye’nin birçok şehrinde yaptık; bugün Diyarbakır’dayız çünkü bu şehrin çözümü sadece Diyarbakır için değil, bölge için, Türkiye için, hatta ümmet coğrafyası için hayati bir öneme sahiptir.”
Ergin, çalıştayda ele alınacak başlıkları şöyle sıraladı:
• Diyarbakır’ın barış sürecindeki rolü ve toplumsal beklentiler
• Tarımsal üretim, hayvancılık ve kırsal kalkınma
• Sanayi, ticaret ve istihdam alanında yeni açılımlar
• Şehir içi trafik, ulaşım ve altyapı sorunları
• Kentsel dönüşümde yaşanan aksaklıklar
• İşsizlik, yoksulluk, sosyal adaletsizlik
• Dicle Nehri’nin kentle yeniden bütünleştirilmesi
“Diyarbakır’ımız; adaletin, kardeşliğin ve hakkaniyetli bir yönetimin mümkün olduğunu bütün bölgeye gösterecek potansiyele sahiptir. Biz de bunun için buradayız.” dedi.
“Diyarbakır Geri Planda Kalmayı Hak Etmiyor”
Çalıştayda genel değerlendirmelerde bulunan Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve TBMM Grup Başkanı Bülent Kaya, Diyarbakır’ın tarihsel, siyasal ve stratejik önemine dikkat çekerek şehrin mevcut istatistiklerde geri sıralarda yer almasının kabul edilemez olduğunu ifade etti.
Kaya şöyle konuştu:
“Diyarbakır’ın potansiyeli ile mevcut tablo arasında büyük bir makas var. Bu şehir; bölgenin ticaret, siyaset ve kültür merkezi olmasına rağmen eğitim, istihdam ve ekonomik göstergelerde geride bırakılıyor. Bu makas kapanmak zorundadır.”
“Yerel Güç, Demokratik Güçtür”
Millî Görüş belediyeciliğinin Türkiye’de yerel yönetimlere yön veren bir model ortaya koyduğunu hatırlatan Kaya, şu ifadeleri kullandı:
“Biz yerel yönetimlerde hizmet, dürüstlük ve sosyal belediyecilik çizgisini 1994’te Türkiye’ye öğreten bir geleneğin mensuplarıyız. Yerelde güçlenmeyen bir demokrasinin kalıcı olması mümkün değildir. Diyarbakır dahil birçok belediyede önemli hizmetler yaptık; bugün bu tecrübeyi yeni bir dönem için yeniden ortaya koymak istiyoruz.”
Bülent Kaya konuşmasının devamında, Türkiye’nin geleceği açısından Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu teklifinin önemine dikkat çekerek sürece dair umut veren mesajlar verdi:
“Saadet Partisi olarak biz, bu ülkenin hiçbir meselesinin çözümsüz olmadığını biliyoruz. Toplumsal barışın temini için TBMM çatısı altında kurulmasını önerdiğimiz Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, sadece teknik bir çalışma komisyonu değil; Türkiye’nin geleceğine dair büyük bir umut projesidir. Bu komisyonla hedefimiz; farklılıklarımızı çatışma sebebi değil, zenginlik vesilesi olarak kabul eden ortak bir toplumsal sözleşme üretmektir.”
Kaya, Kürt meselesi ve barış sürecine ilişkin de şunları söyledi:
“Kürt meselesi, bu ülkenin 40 yılı aşkın bir süredir hem siyasetini hem ekonomisini hem de toplumsal ruhunu yoran bir başlıktır. Biz diyoruz ki: Artık Türkiye’nin yaralarını sarması, hukuk ve adalette yeni bir sayfa açması, özgürlükleri genişleten ve kardeşliği büyüten bir atmosferi yeniden inşa etmesi gerekir. Bunun yolu da açık, şeffaf ve milletin tamamını kapsayan bir demokratik normalleşme sürecinden geçmektedir.”
“Biz, barışın ve kardeşliğin siyasetiyle Diyarbakır’da varız. Silahların konuştuğu yerde akıl susar; adaletin olmadığı yerde huzur olmaz. Diyarbakır’ın kaderi; huzur, kalkınma ve demokratik güvenlik kavramlarıyla yeniden yazılmak zorundadır.”
“Diyarbakır Ayağa Kalkarsa Bölge Kalkar”
Diyarbakır’ın yalnızca bir şehir değil, bölgesel ve sınır aşan bir merkez olduğunu vurgulayan Kaya sözlerini şöyle tamamladı:
“Diyarbakır’ın ekonomik, sosyal ve siyasal kapasitesinin yükselmesi sadece Diyarbakır’a değil; Mardin’den Van’a, Şırnak’tan Urfa’ya kadar bütün bölgeye etki edecektir. Diyarbakır ayağa kalkarsa bölgenin kaderi değişir. Diyarbakır’ın potansiyelini ortaya çıkaracak politikaları birlikte geliştirmek zorundayız.”