Ramazan YAVUZ-ÖZEL HABER
TİGRİS HABER - Kentte düzenli modern yapılaşmanın başladığı yer merkez Kayapınarilçesi’ninMedya mahallesi. Medya Mahallesi’nin şu anda Muhtar Mehmet Tevfik Barut’un verdiği rakama göre 63 bin nüfusu var. Yani bayağı kalabalık. Medya mahallesi özellikle son yıllarda yükselen 10-15 katlı binalar, lüks siteler, geniş yollar, yeşil alanlarıyla biliniyor. Her ne kadar teknolojinin günden güne artmasıyla birlikte Kayapınar ilçesinin Şanlıurfa ve Elazığ karayolları üzerindeki mahalleler modern yapılaşma ile günümüzde daha ön plana çıkarken Medya Mahallesi de popülerliğine devam ediyor. Bu mahallenin yıllardır sürekli çözülemeyen sorunlarıyla gündeme gelen bir bölgesi var. 1990’lı yıllarda kırsal kesimde köylerin güvenlik gerekçesiyle boşaltılmasından sonrakente göç eden vatandaşların yaptıkları gecekondularla oluşturdukları bu bölgeye halk arasında “Kuça” deniyor..
KURU OTLAR YANGIN TEHLİKESİ YARATIYOR
Medya Mahalle Muhtarı Mehmet Tevfik Barut ile sorumluluk alanındaki caddeleri, sokakları geziyoruz. Mezopotamya’dan Mastfroş caddesine, oradan ise Tekel caddesine geçiyoruz. Buralarda oldukça pahalı olan lüks siteler bulunuyor. Lüks sitelerdeki binalar 10-15 kat yüksekliğinde. Geniş cadde ve sokaklar bu sitelerin önünden geçiyor. Ancak sitelerin sağında, solunda, önünde yeşil alan için ayrılanküçük alanlarda ise insan boyunda kurumuş yabani otlar dikkat çekiyor. Olası bir yangın ihtimaline karşı aslında bu kurumuş otların acilen temizlenmesi lazım. Bazı sitelerin önündeki kaldırım kenarlarında ise yaklaşık 3 yıl önce DEDAŞ tarafından elektrik hattının yeraltına çekilmesi için kazılan ve öylece bırakılan çukurlar yer alıyor. Muhtar M. Tevfik Barut, tüm başvurularına rağmen 3 yıl geçmesine rağmen bu çukurların halen kapatılmamasından yakınıyor.
“ANİDEN 30-40 YIL GERİYE GÖTÜREN MANZARA”
Mezopotamya, Mastfroş ve Tekel caddelerini geçtikten sonra insanı aniden şaşkınlığa itecek bir bölgeye geçiyoruz. Az önce gördüğümüz o modern manzaralardan burada eser yok. Zamanda sanki aniden 30-40 yıl geriye gidiyoruz. Bahsini ettiğim lüks siteler buranın hemen yanı başında. Birbirine bir adım mesafede. Yapıların büyük bölümünün 30-40 yıllık olduğu hallerinden belli oluyor. Sokak aralarındaki caddelerin bir çok yeri bozuk. Araçlar çukurlara girmemek için oldukça yavaş hareket ediyor. Bir sokağın girişindeki yolun hemen hemen ortası diyebileceğimiz yerde bir rögar kapağı var. Gözlere şenlik.Asfalta sıfır olması gerekirken bayağı yüksek. Araçla hızlı gelirseniz rögar kapağına çarpmayayım derken kaza yapabilirsiniz. Mahalleli bir çok aracın bu rögar yüzünden kaza yaptığını söylüyor. Lüks sitelerin hemen dibinde bulunan ve hemen her türlü atık malzemenin yanısıra çöplerin atıldığı boş alanda kadınlar tandırları yakmış akşam için ekmek yapıyor. Mahalle muhtarı Mehmet Tevfik Barut oldukça seviliyor ve bu nedenle iki dönemdir üst üste seçiliyor.
Gezdiğim bir çok sokakta kaldırım bulunmuyor. Sokaklarda oldukça dar ve sanırım kaldırım yapılırsa bu kez araçların girmesi imkansız hale gelebilir. Aşağı sokaklara doğru iniyoruz. Bir çok sokakta aydınlatma daha önce yokmuş. Muhtarın ısrarlı girişimleri sonucu bu sorun çözülmüş. İbrahim Halil Oruç isimli büyük bir park var ama oldukça bakımsız.
Çocuklar ara sokaklarda top oynuyor. Beni görünce yanıma geliyorlar. İlk istekleri halı saha. Belediye’nin uygun bir yerde kendilerine halı saha yapmasını istiyorlar. Ayrıca mahallede kütüphane yokmuş. Kütüphane olmadığı için zorluk yaşıyorlarmış. Çocuklar, "Kayapınar'ın diğer mahallelerinde var. Ancak bizim mahallede bir kütüphane yok. Ders çalışmak için çok uzak yerlerdeki kütüphanelere gitmek zorunda kalıyoruz. Mahallemizde bir kütüphane yapılsın” diyor.
“BANYO YAPAMIYORUZ”
Bir sokakta durup fotoğraf çekerken gecekondu sakinleri benim ve muhtarın etrafını sarıyor. Farklı farklı sorunlardan bahsediyorlar. Ancak ortak sorunları ise su sıkıntısı. Ellerinde bir çok poşet bulunan Hüseyin Aslan isimli vatandaş ha bire veryansın ediyor. Su sıkıntısı belli ki onu canından bezdirmiş. Su sıkıntısı yüzünden yeterli temizlik yapamadıklarını, evdeki bulaşıkların susuzluk yüzünden koktuğunu ve çocuklarının banyo yapamadıklarını anlatıyor. Hüseyin Aslan’nın daveti üzerine evine gidiyoruz. Mutfakta yıkanmamış bir çok bulaşık var. Ayrıca bir kasanın içinde ise boş büyük pet şişeleri bulunuyor. Su depolamak için kullanıyorlarmış.
“SU OLMADAN NASIL YAŞAYALIM”
Konuşmasına 134. Sokakta oturduğunu dile getirerek başlayan Hüseyin Aslan, su sıkıntısı nedeniyle yaşadıkları zorlukları ha bire anlatıyor. Geceleri sadece 1-2 saat su geldiğini belirten Hüseyin Aslan,
“Susuzluk nedeniyle yıkanmamış bulaşıkların halini görüyorsunuz. Nedeni çeşmeden su akmıyor. Hangi yüzyılda yaşıyoruz. Teknoloji çağındayız ama su yok. 3 çocuğum var. Su olmadan bunların temizliğini nasıl yapalım. Büyükşehir Belediye sayfasını takip ediyorum. Önümüzdeki kaç yıl Diyarbakır’ın su sorunu olmayacağını söylüyorlar. O halde bizim niye suyumuz akmıyor. Ayıptır, yazıktır. Bu kavurucu sıcaklarda 10 saat çalıştım, evime döndüm, kan ter içindeyim ama su olmadığı için bir duş alamıyorum. Su akma saatini kaçırmamak için geceleri de uyuyamıyoruz. Sabah 04.00’de az da olsa su akıyor. Bulaşıklarımızı o saatte yıkıyor, pet şişeleri ve kovaları ne varsa dolduruyoruz. Ancak yeterli temizlik ve banyo yapamıyoruz. Su olmadan nasıl yaşayalım. Haytın kendisi su değil mi?.Eğer bu sıcaklarda insan yıkanamazsa nasıl sağlıklı kalır?. Yaşadığımız yer küçük bir köy gibi. Başta su olmak üzere temizlik, alt yapı gibi hizmetleri alamıyoruz. Ne yapalım taşınalım mı buradan? Taşınmak için paramızda yok. Rica ediyorum. Kimin elinde ne yetki varsa su sıkıntımızı gidersinler” Diyor.
Hüseyin Aslan ile evinde görüştükten sonra tekrar sokağa iniyorum bu kez ter içinde kalmış olan bir meyan şerbeti satan bir vatandaş yanıma geliyor. Şerbet satabilmek için ağır yüküyle sabahtan akşama kadar cadde, sokakları arşınlayan bu emekçinin de ilk isteği su sıkıntılarının giderilmesi. Oda diğerleri gibi su olmadığı için banyo yapamamaktan yakınarak, “su gece 02.00’den sonra geliyor. 2-3 bidon alıyoruz. O da yetmiyor. Bulaşıkları, elbiseleri yıkayalım derken doğru dürüst banyo yapamıyoruz, temizlik yapamıyoruz. Belki köyde yaşasaydık daha iyiydi. Su sıkıntımızın bir an önce çözülmesini istiyoruz” dedi.
“KUÇA GECEKONDULARI NASIL OLUŞTU.. ? ”
Mahalledeki gezimiz bittikten sonra sohbet ettiğim muhtar Mehmet Tevfik Barut, “Kuça” denilen gecekondu bölgesinin nasıl oluştuğu, sorunların neden çözülmediğiyle ilgili bilgiler veriyor. 63 bin nüfuslu Medya Mahallesi’nin 1990’lı yıllarda kent merkezine yaşanan göçle birlikte oluştuğunu belirten Muhtar Mehmet Tevfik Barut, “Diyarbakır’da ilk olarak yüzde 18 uygulaması modern imar planı Medya mahallesinden başladı. Mahallemizde ‘Kuça’ denilen gecekondu kesimi 5 binlik imar ve ifraz görmüş bir yer. Ancak bu arazilerin üzerinde gecekondular yapıldığı için müdahalede bulunulamamış. Bu sorun yıllar öncesi başlamış ve devam etmiş. İmar affından da ‘yapı kayıt belgesi’ alamadıkları için faydalanamamışlar. Sorun olduğu gibi duruyor. Kuça’ denilen köy görünümündeki bu yer etraftaki lüks sitelerinortasında kaldı. Kentin ortasında kalan bu yerde kışın doğalgaz olmadığı için ısınma, yaz mevsiminde ise su sıkıntısı yaşanıyor. Çarpık kentleşme ile birlikte alt yapı sorunları hayli fazla. Buradaki vatandaşlar zorlu yaşam koşullarına sahip. Yetkililerden bu soruna el atmalarını istiyoruz ancak çözüm sürekli erteleniyor” dedi.
Gecekondu bölgesinde yağmur suyu giderinin bulunmaması nedeniyle yağmur, kar yağdığında rögarların taştığını ve kanalizasyon sularının olduğu gibi üste çıktığını belirten Muhtar Mehmet Tevfik Barut, bu durumdan kaynaklı fare ve akreplerin sokaklarda cirit attığını ve bunun çeşitli hastalıklara yol açtığını ileri sürüyor.
“YERİNDEN DÖNÜŞÜMLE SORUN KÖKTEN ÇÖZÜLMELİ”
Muhtar Barut, “101 ve 149’a kadar olan sokaklardaki yapıların hemen hepsi tapusuz. Alt yapı yeterli değil. Yağmur suyu gideri yok. Atık su giderine bağlanmış. Yağmur, kar yağdığında rögarlar taşıyor, alttaki pislik yan kanalizasyon suları olduğu gibi dışarı taşıyor. Sonra bundan kaynaklı fareler, akrepler türüyor. Bu da hastalıklara yol açıyor. Kışın doğalgaz olmadığı için vatandaş lastik, tezek ve bulursa yaktığı için sokakların üzerini kirli hava kaplıyor. Fakir olanlar odun temin edemiyor. Buralarda yaşayan vatandaşlar çok mağdur. Muhtar olarak benim işimde çok zor. Çünkü günde 150-200 kişi ile muhatap oluyorum. Sorun çok fazla. Su, yol, asfalt, kurumlarla ilgili ne varsa vatandaş bana başvuruyor. Bende sorunlarını ilgili kurumlara iletiyorum. Kesin çözüm için artık yerinde bir kentsel dönüşüm yapılmalı ve bu sorun kökten çözülmelidir” dedi.
“ORTASINDAN NEHİR GEÇEN KENTTE SUSUZLUK VAR”
Sıcaktan insanların dışarı çıkamadıkları bu mevsimde halen su sıkıntısı yaşanmasının kabul edilemez olduğuna da değinen Muhtar Mehmet Tevfik Barut, “ Sıcakların başlamasıyla birlikte tapusuz gecekonduların bazı kesimlerinde bu sıcaklara rağmen su sıkıntısı yaşanıyor. Buralara sadece geceleri su geliyor ancak o da yetersiz kalıyor. Aslında bu sorun son 3 yıldır yaşanıyor. Geçen yıl yetkililer nasıl çözüm buldularsa su sorunu giderildi. Sanırım 8 veya 12’şer saat arayla bölgelere su veriliyordu. Vatandaş bu saatler içinde idare ediyordu. Banyosunu temizliğini yapıyor, ihtiyacı olan suyu depoluyordu. Ancak, bu yıl tekrar aynı sıkıntı yaşanmaya başladı. Ben dilekçe ile bu ayın başında DİSKİ’ye başvurdum. Ancak henüz sorunun çözümüyle ilgili adım atılmadı. Ortasında nehir gecen bir kentte su sorunu olmamalı. Bu sıcaklarda ise susuz bir yaşam düşünülemez. “Kuça” dediğimiz bölgede yaklaşık 10 bin kişi bu su sıkıntısından mağdur durumda. Su sorununa kalıcı bir çözüm bulunmalı.” diyerek sözlerini tamamladı.