Doğayı çok yönlü bir tanıma tabi tutabiliriz. İnsan, bu yönlerin tamamını temsil eder: İnsan, farkındalığı olan canlı doğadır.
Doğada bulunan çeşitlilik, şaşırtıcı bir güzellik sunar. Her bir türün bu güzelliğe kattığı özgünlük, ilgiyi daha da büyütür.
Doğanın dili, bu çeşitlilik içinde gelişir. Özgün ve özerktir. Özerk oluşu, doğanın özgünlüğüyle doğrudan ilişkilidir.
“Kendilik” dediğimiz şey de bu aklın yansıması olarak ortaya çıkar. Burada doğaya özgü bir zekâyla iç içe kalmaktayız.
Hiçbir canlı, bu zekânın dışında değildir.
Çeşitlilik Zekadır
Oluşumun kendisi, görünür hâlde çeşitliliği ortaya koymuştur. Bu çeşitlilik, zekânın doğal bir ifadesi olarak gelişir.
Doğanın özgün ve özerk oluşu, bu derin yapıdan beslenir. Bu yapıda kapsayıcı ve yaratıcı bir ilişki vardır.
Bu ilişki simbiyotiktir. Doğadaki her canlı, hem kendi varlığıyla hem de bütünle bağ içindedir.
Bunların tümüne “doğa” diyoruz: Görünen ve görünmeyen tüm oluşumları bünyesinde taşıyan bir dua, sınırsız bir büyüme kudretine sahip bir varoluş alanı.
Doğadaki Öz
Doğadaki her varlık, bu özü kendi içinde taşır. Canlı olmanın, canlı kalmanın ve bu güzellikte yaşamanın inceliğini barındırır.
Bu, hem var olmanın hem de var kalmanın derin bilgeliğidir.
Doğadaki her canlı, bu bilgeliği en güçlü hâliyle yaşar. Üretir; hem de zengin bir üreme ve üretme kabiliyetiyle.
Yaşama Zekasının İşlevselliği
Yaşam, hayatla olan bağını tohumlarını her yere saçarak gösterir.
Tohumlar, inanılmaz bir zekâyla ve yaratıcı bir teslimiyetle kendini oluşumun kollarına bırakır.
Yaşamın rahmi, büyük bir arzu ve heyecanla canlılığı çoğaltır.
Bu yaşama zekâsı, insanlık tarihi boyunca daima ilgi görmüştür.
Çünkü bu öyle bir akıldır ki herkesi hayran bırakır.
Onun ardındaki sır, binlerce yıldır araştırmaların, sezgilerin ve anlama çabalarının merkezindedir.
Doğanın Sıcak Kalbi
Doğanın kurucu kalbinde insan vardır.
Aslında o, yaşamın, doğanın ve evrenin yüreğidir.
Yaşam damarları bu yürekle işler. İnsan, en doğal duadır.
Hem doğanın bütünüdür, hem doğanın coşkulu akışıdır, hem de tüm bunların en yalın hâlidir.
Tersten Oluşan Akış
Bir şeylerin ters gittiğini hissederiz.
Yaşamın, insanın, toplumun bu hâlde olmaması gerektiğini biliriz.
İnsan bu tür bir yaşamın içinde olmamalıydı.
Çünkü insanın duruşu, yaşamla kurduğu bağ bakımından ters bir duruştur.
Bunun sebebi, insanın bütünden kopmuş olmasıdır.
Bu kopuş aşılmadan insanın gerçeğe geri dönmesi hem zor hem de neredeyse imkânsızdır.