Dom’ların trajik yolculuğu

Mümin Ağcakaya

İnsan ve toprak tarihin başlangıcından beri birbiriyle bütünleşmiş iki olgudur. Toprak ve doğa; insana ve diğer canlılara yaşam kaynağı, hatta ilk öğreteni olmuştur. İnsanoğlu daha sonra öğrendiklerini geliştirerek yurt edindiği topraklarda medeniyetler kurdu. İnsan; doğa ve toprağa adeta kutsallık derecesinde bağlandı.

Yaşam kaynağı olan toprak ve doğaya insanoğlu nasıl bakmışsa; onlarda karşılığını fazlasıyla vermiştir. İnsanoğlunun toprakla ilişkileri bir ana ile oğul ya da ana kız ilişkileri gibi olmuş, öyle ki; biri olmadan diğeri de anlamsızlaşmıştır. Binlerce yıldır süren toprak insan ilişkisi kuşaktan kuşağa devam ede gelmiştir.

Toprakla böylesine kopmaz bağları olan, kendilerine bir yurt edinecekleri topraklara sahip olan halklar şanslı sayılmışlardır. Bu şansı yakalayamayanlar ise tarihin gadrine uğramışlar ve tarihten silinmişlerdir. Böylesi toplumlara şans gülmemiştir. Bunlar yitik halklar olarak tarihe geçmişlerdir.

Yaşadıkları topraklarda tutunamayan bazı halklar da yurt topraklarıyla aralarındaki bağları koparmak zorunda kalmışlardır. Yurtlarında karşılaştıkları ve yaşadıkları çelişki ve çatışmalardan dolayı, topraklarında barınamaz hale geldiklerinden terki diyar etmek zorunda kalmışlardır. Böylece sonunun ne zaman biteceğini bilmedikleri yeni topraklarda, yurt arama umuduyla bir yolculuğa çıktılar. Şanslı olanlar kendilerine yurt edindiler. Çingene olarak bildiğimiz Dom’lar ise bu olanaklara kavuşamadılar. Aradan yüzlerce yıl geçmesine rağmen hala konargöçer yaşamaya tutunmaya çalışmaktadırlar.

Dünyanın dört bir yanına savrulan Dom’lar yerleşecekleri toprak bulamadıkları için yüzyıllar önce başlayan yolculukları kısır döngüler içerisinde halen devam etmektedir. Adeta rüzgârın estiği yöne doğru bir o yana bir bu yana savrulup durmaktadırlar. Bir türlü en dipte olmaktan kurtulamadılar.

Daha önce yaptıkları kalaycılık, elekçilik, dişçilik, kalburculuk, çerçicilik, müzisyenlik gibi mesleklerini pandemi dolayısıyla sürdürebilme koşulları da ortadan kalkmaya başlayınca yaşam onlar için daha bir çekilmez hale geldi.

 Avrupa’ya kadar savrulanların da yaşamı ve yaşam koşulları pek farklı olmadı. Gelişmiş Avrupa topraklarında da en diplerde yaşamaktan kurtulamadılar.

Marsta koloni kurma tartışmalarının yürütüldüğü günümüz dünyasında Dom’lar dünya üzerinde ekebilecekleri bir parça toprağa sahip olamaya çalışmaları, tarihin onlara oynadığı trajik bir oyun olsa gerek.

Mümin Ağcakaya

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.