'Eğitim Sen'li öğretmenler geri dönecek'

Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, 9 bin 843 Eğitim-Sen üyesi öğretmenin 'PKK ile ilişkisi olduğu' iddiasıyla açığa alınmasının hukuksuz bir uygulama olduğunu söyledi.

Karaca, "Arkadaşlarımız yargı kararlarıyla görevlerine geri dönecek" dedi.

KESK’e (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu) bağlı Eğitim Sen’in (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası) Genel Başkanı Kamuran Karaca, öğretmenlerin görevden alınmasına tepki gösterdi. Karaca, 9 bin 843’i Eğitim Sen üyesi öğretmenin ihraç edilmesinin yasal dayanağının olmadığını söyledi.

Başbakan Binali Yıldırım’ın Diyarbakır’da, “Bölücü terör örgütü ve uzantılarına destek veren 14 bin öğretmeni açığa alacağız” açıklamasının ardından 8 Eylül’de 11 bin 301 öğretmen görevinden uzaklaştırıldı. Uzaklaştırılan öğretmenlerden 9 bin 843’i Eğitim Sen üyesiydi.

Üyelerinin sendikal etkinliklere, yasal eylemlere katıldıkları için hukuksuz biçimde açığa alındığını söyleyen Kamuran Karaca, “Bu bir algı operasyonudur. Bu kararlar yargıdan dönecektir!” diye konuştu.

Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca’nın Duvar’ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

1 Eylül’de çıkarılan 672 sayılı KHK (Kanun Hükmünde Kararname) ile 28 bin 163 öğretmen ‘FETÖ ile ilişkisi olduğu’ iddiasıyla kamu görevinden ihraç edildi, 8 Eylül’deyse 11 bin 285 öğretmen ‘PKK ile ilişkisi olduğu’ iddiasıyla açığa alındı. Bu ne anlama geliyor?

Laik, demokratik, bilimsel eğitimi savunan Eğitim Sen’liler cemaatle kol kola olanların eğitimdeki yapılanmasının tehlikelerini anlatırken şimdi onlara darbecilerle aynı suçlamayı yöneltmek akıl ve vicdanı bir kenara bırakmaktır. Yapılanın hiçbir hukuksal dayanağı yoktur. Bir algı operasyonuyla hatalarının vebalini birilerine yıkmaya çalışıyorlar. Bu kararlar hukuktan dönecektir.

VARSA BİR BELGE, KOYSUNLAR ORTAYA

15 Temmuz darbe girişiminden aylar önce Eğitim Sen’in 16 bin 500 üyesine soruşturma açılmıştı. Son açığa alınanların 9 bin 843’ü Eğitim Sen’li. Bu kişilerin ‘PKK veya onun uzantılarıyla’ ilişkili oldukları iddiasının dayanağı nedir?

Açığa alınmalarının hiçbir hukuksal dayanağı yok. Darbe girişimi öncesi, ‘terör örgütüne yardım, yataklık’ gibi açıklamalarla hedef haline getirilen öğretmenler laik, bilimsel eğitimi savunan demokrat öğretmenlerdi. Soruşturmaların çoğunun gerekçesi, sosyal medya paylaşımları veya 10 Ekim Ankara katliamı sonrası yaptığımız iş bırakma eylemi ve yine aynı saldırıyı protesto için yapılan basın açıklamalarına katılmalarıydı. Şimdi 9 bin 843 üyemiz açığa alındı. Bu insanların hendekle, kuyuyla ne alakası var! Bunlar, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, AİHM kararlarıyla hukuksal zeminde yapılan eylemlerdir. Sendikal faaliyetlerin terörle ilgisi yoktur. Terörle ilişkili kişiler varsa belgesini, bilgisini koyarsınız ortaya, idari ve adli soruşturma açılır.

Milli Eğitim bakanlığı ile görüştünüz mü?

Bakanlık yetkilileriyle görüştük, bize bunun hükümetin kararı olduğunu söylediler. Bu furya muhalefeti susturmaya yönelik bir operasyona dönüştü. Temizlik diyorlar. Ülkeyi kimden temizliyorsunuz? Daha düne kadar iç içe, kol kola olduğunuz cemaatten, her şeyi verdik dediğiniz kadrolardan başlayın temizliğe! Bunların hesabı adalet önünde mutlaka sorulur. MEB (Milli Eğitim Bakanlığı) bu haksızlığı ortadan kaldırmazsa açılan davalarla, mahkeme kararlarıyla arkadaşlarımızın hepsi geri dönecektir.

Son KHK ile sadece Diyarbakır’da 4 bin 313 öğretmen açığa alındı. Kürt öğretmenlerin hedef alındığı  yorumları yapılıyor…

Bu, Eğitim Sen üyelerine dönük bir gözdağı sürecidir. Sayının arttırılması için de vicdansızca, hukuksuzca özel bir çaba harcanıyor hem MEB hem AKP içinde. Sadece Diyarbakır’da  değil, Hatay’da da 928 kişi görevden alındı. Onların da büyük çoğunluğu Eğitim Sen üyesi.

 1 MİLYON ÖĞRENCİ OKULA ÖĞRETMENSİZ BAŞLAYACAK

Onbinlerce ihraç edilen, açığa alınan öğretmen varken okullar 19 Eylül’de nasıl açılacak?

Son açığa almalarla 1 milyon öğrenci yeni eğitim öğretim yılına öğretmensiz başlayacak, bu durum tam bir kaosa neden olacak.

Eğitim Sen, haziran ayında ‘2015-2016 Eğitim Öğretim Yılı Sonunda Eğitimin Durumu’ adlı bir rapor hazırlamıştı. Rapora göre nasıl bir yıl bekliyor öğrencileri?

Hükümet eğitimin dinselleştirilmesi için adeta seferberlik ilan etti. Geçtiğimiz eğitim öğretim yılında MEB, Diyanet ve dini vakıflarla dernekler arasındaki ilişki o hale geldi ki, 13 Eylül 2014’te Resmi Gazete’de yayınlanan düzenlemedeki imam hatip liselerinde “imamlık, hatiplik, vaizlik, müezzinlik, Kur’an kursu öğreticiliği ve benzeri mesleki uygulamalara yönelik eğitimlerle ilgili çeşitli kurumlardan destek alınabilecektir” ifadesiyle TÜRGEV, Ensar Vakfı, Furkan Vakfı, Hizmet Vakfı, Hayrat Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti gibi dini vakıfların devlet okullarında başta “değerler eğitimi” olmak üzere çeşitli konularda ders ve seminer verebilmesinin, kendi yayınlarını dağıtabilmesinin ve öğrencileri kurumlarında stajyer olarak eğitebilmesinin önü açıldı. 2016-2017 eğitim öğretim yılında okul öncesine ‘değerler eğitimi’, ilkokul 1’inci sınıftan itibaren de zorunlu din dersleri uygulaması başlayacak.

28 ŞUBAT’I ARATMAYAN İKNA ODALARI KURULDU

Devlet okulları birer birer imam hatibe dönüştürülüyor diyorsunuz. Bunun rakamsal karşılığı nedir?

4+4+4 öncesine göre olağanüstü bir artış yaşanarak imam hatip okullarında okuyan öğrenci sayısı 1 milyon 136 bine çıkmıştır. Alt yapı sorunları en az olan, teknik donanımı en yüksek okullar imam hatibe dönüştürülürken diğer devlet okullarında her türlü finans sorunu yaşanmaktadır. İhtiyaç olmamasına rağmen neredeyse tüm ortaokul ve liselere imam hatip sınıfları açılıyor. Mülki amirlerin de dayatmasıyla okul müdürleri, müdür yardımcıları velileri, öğrencileri imam hatip okullarına göndermeleri için zorluyor. 28 Şubat’ı aratmayan ikna odalarında görüşmeler yapılıyor. Sanki diğer okullar MEB’in okulları değilmiş gibi resmi yazılarla yapılıyor bu yönlendirmeler. Tüm öğrencileri imam hatipleştirmek için bakandan il/ilçe milli eğitim müdürlerine ve okul idarecilerine kadar tam bir seferberlik halindeler.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), Türkiye’yi din dersinin zorunlu olması sebebiyle mahkûm ettiği kararına rağmen din dersi zorunluluğu devam ediyor.

Din eğitiminin zorunlu hale getirilmesi ulusal ve uluslararası yasalara göre suçtur. Ayrıca, AKP iktidarının tek din-tek mezhep dayatması hem Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan gayrimüslimleri hem de Sünni mezhebi dışındaki mezheplere mensup çocuklarımızı yok saymaktadır. 11-12 yaşlarına kadar çocukların, soyut kavramları algılayamacakları, bu kavramların zorlanmasında ruhsal tahribatların yaşandığı bilimsel bir gerçektir. 4+4+4 eğitim modeli 2012-2013’te okul öncesi eğitimi zorunlu olmaktan çıkarmıştı. 4+4+4’ün altında imzası bulunan Eğitim Bir Sen’in önerisiyle yeni eğitim öğretim yılında okul öncesine ‘değerler eğitimi’, ilkokul 1’inci sınıftan itibaren de zorunlu din dersleri uygulamasının yönetmeliği de yine pedagojiye aykırı olarak çıktı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri