"Eloi Eloi, Lama Sabactani: Terk Edilmişliğin Kalbinde Bir Dua"

Murat Araz

Bazı cümleler vardır, sadece bir ağızdan çıkmaz. Yüzyıllar boyunca yankılanır, nesillerin gözyaşına tercüman olur. "Eloi Eloi, Lama Sabactani"... Çarmıhta can verirken Hz. İsa'nın sarf ettiği bu sözler, Tanrı'ya duyulan derin bir bağlılığın içinde, terk edilmişlik hissinin acı bir feryadıdır: "Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?"

Benzer bir sessizlik, bir başka kutsal yüreği de sarsmıştı. Vahyin bir süre kesilmesiyle kalbi hüzne boğulan Hz. Muhammed (sav), "Acaba Rabbim beni terk mi etti?" endişesi taşırken, ilahi bir teselliyle cevap geldi:

"Rabbin seni terk etmedi ve sana darılmadı." (Duha, 3)

İki peygamber. İki derin yalnızlık. İki farklı çağ.

Ama aynı soru:

"Tanrım, neden sessizsin?"

Bugün bu soruyu bir kez daha duyuyoruz.

Ama bu kez, çarmıhta değil...

Bu kez, yıkılmış binaların altında, parçalanmış vaziyette toplanan insan cesetlerinde, kan revan içinde çırpınan çocukların gözlerinde, izlenmesinin bile onurumuzun zedelendiğini düşündüğümüz izzet-i nefsimizde.....

Bu çığlık bu defa, çocuklarının cenazelerinin başında dua eden anne ve babaların dudaklarında...

Bu kez, Gazze'de.

Sessizliğin Ortasında Dua

Gazze halkı, aylardır yaşadığı ağır abluka, bombalamalar ve suskun dünyanın ortasında bir terk edilmişlik duygusu yaşıyor. Sadece fiziki değil, aynı zamanda manevi bir çöküşün içinde, gözleri semaya çevrili. Ve belki onlar da her gece aynı feryadı haykırıyor:

"Eloi Eloi, Lama Sabactani."

Ama bu feryat, inancın zayıflığı değil, inancın tam merkezinde yer alır. Hz. İsa'nın feryadı da, Hz. Muhammed'in hüzünlü bekleyişi de, aslında Tanrı ile kurulan en içten ilişkinin göstergesidir. Çünkü sitem, ancak sevgiyle mümkündür. Terk edilmekten korkmak, bir bağlılık göstergesidir.

İlahi Sessizlik, İlahi Cevaptır

Tarihte pek çok kez Tanrı susmuş gibi göründü. Ama her defasında bu sessizliğin ardından bir rahmet doğdu. Hz. Muhammed'e gelen Duha suresiyle ilahi şefkat tekrar tecelli etti. Ve Hz. İsa'nın çığlığı, aslında bir Zebur duasıydı (Mezmurlar 22) - cevabı içinde taşıyan bir yakarıştı.

Bugün Gazze'deki mazlumlar için de bu sessizlik, bir terk ediliş değil; belki de insanlığın sınavıdır. Belki de bu sessizlik, tarihe kazınacak yeni bir "Duha"dır. Çünkü biz biliyoruz ki, o surede Rabbimiz devamında şöyle der:

"Elbette senin için gelecek, geçmişten hayırlıdır." (Duha, 4)

Sessizlikten Sorumluyuz

Eğer bu dünyada Gazze halkı "Tanrım, neden terk edildim?" diye haykırıyorsa, belki de asıl terk eden bizleriz. Belki de Allah susmadı; ama biz kulaklarımızı tıkadık.

Belki de Allah hâlâ konuşuyor; ama biz bakışlarımızı başka yöne çevirdik.

Her nesil, kendi "çarmıhını" taşır. Her toplum, kendi Duha'sını bekler.

Gazze'nin acısı, insanlığın ilahi adalet karşısında ne kadar sınandığının aynasıdır.

Ve bu sınavda başarılı olmanın yolu, Hz. İsa gibi feryat etmek, Hz. Muhammed gibi sabretmek ve her iki örnekte olduğu gibi, umudu yitirmemektir.

Çünkü ne zaman Rab susar gibi olsa...

Aslında bizden bir şey duymak istiyordur:

"İnancımızı."

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.