Etrafımızdaki şiddet sarmalı

Mümin Ağcakaya

Bir doktorun avukat olan eşini vahşice öldürmesi insanları şok etti. Şiddetin bir doktor tarafından uygulanmasına anlam veremeyenler oldu. Şiddet mağduru olan kadınlar sadece alt gelir grubuna sahip olanlara uygulanmıyor. Daha varlıklı ve makam mevki sahibi olanlar arasında da yaşanmaktadır. Anlayış, yaklaşım ve ilişkiler demokratik olgunluğa erişmediği zaman; yaşanan sorunların çözümsüzlüğünden dolayı, toplumun ruh sağlığı bozulduğunda şiddet eğilimi herhangi bir mevki, makam, sınıfsal statü tanımıyor.

 Günlük yaşam sanki bir cendereden geçiyor. Bir gün öncesini arar oluyoruz. Bir yandan ekonomik sıkıntılar,  çevremizde yaşanan sorunlar çığ gibi üzerimize gelirken bir taraftan da şiddet sarmalı bizi derinden etkilemektedir. Yanı başımızda, sokakta ve kentimizde bu kadar gözü dönmüş insanlar nasıl ortaya çıkıyor?

Kadına dönük şiddetin ve cinayetlerin ardı arkası kesilmiyor. Televizyonu açtığımızda; bir kadının kocası ya da sevgilisi tarafından öldürüldüğünü veya yaralandığı haberleri ilk sıralarda yerini alıyor. Şiddetin yaşanmadığı gün yok gibi. Genellikle olaydan sonra yakalanan kişi de; sevgilisini ya da karısını çok sevdiği için öldürdüğünü açıklamaktadır. İnsan burada şaşıp kalıyor. Bu nasıl sevgi ki, çok sevdiğim dediği kişiyi acımasızca defalarca bıçaklayarak ya da kurşunlayarak katlediyor.

Kadınlara, çocuklara yönelik şiddetin temelinde ekonomik, sosyal, psikolojik ve eğitim gibi birçok nedenler elbette var. Günümüzde sokakta kol gezen şiddet o kadar çok şeyden besleniyor ki; sıralamakla bitmez.

İnsanların tek eğlencesi olan televizyonların başına geçtiklerinde birkaçının dışında neredeyse bütün kanallarda oynatılan dizilerin büyük bölümü izleyenleri ya hayal âlemi içinde gezdiriyor ya da şiddetin dozu o kadar artıyor ki; her taraf ceset ve kan gölüne dönüyor.  Bazen öyle sahneler oluyor ki, bütün mahalle ellerine geçirdikleri her türlü silahlarla birbirlerini öldürüyorlar. Öldürmelerin ardı arkası kesilmiyor. Süreğenleşen bir intikam alma hırsı, öldürme tutkusu izleyenleri kendi âlemine götürüyor. Çoluk çocuk herkesi ekran başına kilitliyor. Vur ha vur ölenlerin ardı kesilmiyor. Neredeyse bir mahalle dolusu insan ölüyor. İzleyen insanlar artık gerilmekten bir hal oluyor. Adeta televizyondan kan damlayacak. Bu kan akıtma seanslarına kendilerini o kadar kaptırıyorlar ki; eğer ortamı olsa kendisi de çatışmanın bir tarafı olacak.

Bir taraftan da zengin ortamlar, eğlence curcunası, şatafatlar, entrikalar birbirini kovalıyor. İzleyenlerin asla yaşayamayacağı ortamlar. Şiddet ve ulaşılamayacak hayallerin kuşatması diğer taraftan yoksulluk, aradığını bulamama, sorunların çözümsüzlüğü; yaşamdan ve gelecekten umutların kesilmesi insanların dengesini bozarak sorunlar yığınına dönüştürmektedir. Kadınlar söz konusu olduğunda da erkek egemen anlayışının devreye girmesiyle de; bir zamanlar ne kadar sevdiğini ilan ettiği insanın cellâdı haline dönüşüyor.

Mümin Ağcakaya

 

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.