Firavun’un Dört Atlısı ve Bugünün Dünyası

Oktay GÜVENER

Tarih boyunca zulüm düzenleri hiçbir zaman tek bir kişinin omuzlarında yükselmedi. Her diktatör, her otoriter lider; gücünü kalıcı kılmak için farklı odaklardan destek aldı. Kur’an’da anlatılan Firavun kıssası bu konuda çarpıcı bir ders barındırır. Firavun’un zulüm düzeni dört sütun üzerine kuruluydu: Haman, Karun, Belam ve Sihirbazlar.

Bugün dünyaya baktığımızda bu dört figürün modern karşılıklarını görmek hiç de zor değil.

Haman ve Mele takımı, Firavun’un en yakın danışmanları ve toplum mühendisliğini yürüten elit gruptu. Günümüzde bu rolü büyük güçlerin strateji merkezleri, Pentagon’dan Tel Aviv’deki güvenlik aygıtlarına kadar pek çok akıl odası üstleniyor. Toplumlar ideolojik projelerle şekillendiriliyor, eğitimden kültüre kadar her şey gücün çıkarına göre dizayn ediliyor. ABD’nin Irak ve Afganistan işgallerinde, İsrail’in Gazze’yi abluka altına alışında hep aynı mühendislik anlayışı devredeydi. Bugün Ukrayna savaşında da tarafların yürüttüğü propaganda ve çıkar çatışmaları, bu akıl merkezlerinin dünyayı nasıl satranç tahtasına çevirdiğini gösteriyor.

Karun, servetiyle övünen ve gücünü paradan alan zenginlerin sembolüydü. Bugün Karun’un modern torunlarını Wall Street’in gökdelenlerinde, küresel finans piyasalarında, savaşlardan bile kazanç sağlayan silah şirketlerinde görüyoruz. Küresel sermaye düzeni, zenginliği daha da zenginlere aktarıyor; yoksul ülkeler borç zinciriyle köleleştiriliyor. Ukrayna savaşıyla büyüyen silah satışları, Gazze’deki yıkım üzerinden milyarlarca dolar kazanan savunma şirketleri, Karun’un mirasının günümüzde nasıl sürdüğünü acı bir şekilde ortaya koyuyor.

Belam, ilmini hakikat için değil, çıkar için kullanan din adamını simgeler. Bugün bunu sadece dini değil, bilimi, hukuku ya da akademiyi iktidarın çıkarına göre eğip bükenlerde görüyoruz. ABD’nin Ortadoğu politikalarını meşrulaştıran akademik raporlar, İsrail’in işgalini “savunma hakkı” diye sunan düşünce kuruluşları, modern çağın Belam örnekleridir. Hakikati söylemek yerine zulmün lehine konuşmak, dün olduğu gibi bugün de en büyük ihanettir.

Sihirbazlar ise Firavun’un göz boyayan propaganda makinesiydi. Günümüzde onların yerini medya ve dijital algı operasyonları aldı. ABD’nin “demokrasi” ihracı söylemleri, İsrail’in Gazze’deki katliamlarını “meşru müdafaa” diye pazarlaması, dev medya kuruluşlarının tek merkezden yayılan manipülasyonları… Bunlar halkın gerçekleri görmesini engelleyen modern sihirbazlık gösterileridir. Sosyal medya algoritmaları da artık bu işin yeni illüzyon sahnesi. Bugün Ukrayna savaşında, Gazze saldırılarında ve hatta BRICS ile Batı arasındaki küresel gerilimlerde gördüğümüz dezenformasyon fırtınası, bu sihirbazların ne kadar mahir olduğunu açıkça gösteriyor.

Bugün dünyanın pek çok yerinde yeni Firavun düzenleri kuruluyor. Bir yanda küresel sermaye düzeni, diğer yanda ABD’nin askeri vesayeti ve İsrail’in işgal politikaları… Hepsi bu dört ayağın uyumuyla zulmü ayakta tutuyor.

Ama tarihin bize hatırlattığı değişmez gerçek şu: Zulüm kalıcı değildir. Hiçbir Firavun, hiçbir zorba ebedi olamamıştır. Hakikat er ya da geç perdeyi yırtar.

O halde bize düşen görev, bu dört ayağın bugünkü sahiplerini teşhis edebilmek, onların illüzyonlarına kapılmadan bilinçle hareket etmektir. Çünkü zulme sessiz kalmak, zulmün ortağı olmaktır.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.