Futbol Aşkı

Fatih Yokuş

Günümüz ülkemizde, toplumun büyük kesimi tarafından kabul göre, önem verilen, bazıları için su, ekmek ve nefes kadar elzem olan, toplumumuzun, örfünde, geleneğinde, dininde, mezhebinde olmayan, milyonları peşinde sürükleyen futbol nedir?


İşsizliğin yüksek olduğu, adil dağılımlı ekonomimizin olmadığı, asgari ve emeklinin geçim sıkıntısı çektiği adaletin dibe vurduğu ülkemizde; neden bunların değil de futbolun bu kadar önemli olduğudur.
Üniversiteyi bitirdiği, elinde mesleği, iş, aş ve yuva kurma zamanı geldiği halde boşta gezenlerin futbol aşkı nereden geliyor?


Dini bir değeri olmadığı gibi, zamanı boşa harcama, faydasız bir biçimde değerlendirme, fanatiklik gibi dini sakıncası olan bu sektörün yüzde doksan Müslüman olan ülkemizde cami cemaatinden fazla seyircisinin olması tuhaf değil mi?
Futbol tarihsel surecinde mutabık olunmasa da derlediğim bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istedim.
Milattan sonra Roma’da askerler arasında oynanan “Harpatsum”un bugünkü modern futbolun esasını teşkil ettiği ve Elenlerin “Episkyres” adlı oyunlarından esinlenerek ortaya çıktığı söylenir. 12 yy da oynandığı halkın ve soyluların sevmesiyle İngiltere’de hızla yayıldığıdır.
1880 yıllarında İngiltere’de işçi sınıfının serbest zaman geçirme(öldürme) olarak “hayatın sıkıntılarını gideren” ve “kaçışa olanak sağlayan” bir misyon yüklemişlerdir.
Kısaca sömürü düzenin devamı ve kitlelerin uyutulması için futbol önemli bir hale getirilmiştir. Kapitalizmin en görünür yer olan fabrikalar futbolun merkezi olmuştur.
Ülkemizde 1874 yılında İngilizler tarafından İzmir’de Football Culub Smyrna kurulmuş ve adı “Footbal Club Smyrna” olmuştur. 1875 yılında Kadıköy ve Modada ilk maçlar ile İstanbul’da oynanmıştır.
Ülke borçlarla uğraşırken, saltanat el değiştirirken, savaş, gerileme, toprak kaybı… ve kurulan futbol takımı bana tuhaf geldi.
Cuma namazından fazla önem verdiğimiz günümüz ülkemizde futbol ne durumda?
Milli takım desen son maçında kendi sahasında mağlup olmuş ağlanacak halde.
81 milyon nüfuslu bir ülkede Rumen teknik direktör.
Başarı desen yok denecek kadar az.
Kulupler; yabancı futbolcuları çıkar, mahalle takımı gibi. Anladığım kadarıyla, bunca destek, taraftar, kaynak, para ve daha nice değerler feda edildiği halde başarı çok az.
Ekonomik getirisi?
Ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Borç batağına giren takımlar, zarar edenler, ülke kaynaklarını boşa harcayan kulüpler, şike ve daha nice suçlamalar.
İşsizliğe çare mi?
 Pek sanmam.
Futbolcu yetiştirmeyen, milyonlarca lira ithaf futbolcuya harcayan, bir elin parmakları kadar oyuncu ihraç etmeyen sektör’den işsizliğe çare olacağını düşünmek saflık olur.
Futbol için yapılan harcamalar fabrika kurma ve istihdama yönelik yatırımlar yapılsa on binlerce insan iş imkanı bulur bir nebzede olsa işsizliğe çare olunurdur.
Anlamadığım “canım sana feda”, “sen her şeyimsin”, “Öl de ölelim…” gibi sloganlar atan fanatik olan ve aynı zamanda işsiz olanlardır.
Üniversiteyi bitirmiş, iş, aş ve eş zamanı gelmiş birisinin işsiz olması, kendi sorunu için çaba harcamayıp yağmurda, çamurda, karda, kış da, ıslanarak, bazen bilet parasını borç ederek nasıl maça gittiğidir.
Başta zenginlerin eğlencesi olarak ortaya çıkan ve sonraları işçi kesimin arzularını bastırmak için topluma kabul ettirilen futbol.
Galiba ülkemiz ve gelişmekte olan ülkelerin uyutulması için, istek ve arzularının bastırılması için kullanılan ve başarılı olan bir sektör.
Selam ve dua ile.
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.