Gazze, yalnızca bir toprak parçası değil; özelde Arap dünyasının, genelde ise İslam âleminin vicdanındaki derin yaradır. Ancak bugün bu yara, bazı liderlerin kişisel çıkarları, ailevi bağlantıları ve Batı ile kurdukları gizli ittifaklar nedeniyle kanamaya devam ediyor.
Bir zamanlar meydanlarda Filistin bayraklarıyla poz veren liderler, bugün Gazze’yi diplomatik hesaplarının karanlık odalarında bir "pazarlık masasına" dönüştürmüş durumda.
Sarayların Gölgesinde Gazze: Liderlerin Kişisel Çıkar Haritası Filistin davası, birçok Arap lideri için artık "ulusal mesele" olmaktan çıkıp, kişisel servetlerini ve iktidarlarını korumanın bir aracı hâline geldi.
Batı’daki Yatırımlar ve Aile Bağlantıları
- Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) yönetici ailesi, İsrail ile yaptığı normalleşme anlaşmaları sayesinde Silikon Vadisi’ndeki teknoloji yatırımlarını genişletti. (Kaynak: Financial Times, 2020)
- Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (MBS), JaredKushner ile kurduğu yakın ilişki sayesinde ABD’deki varlıklarını güvence altına aldı. (Kaynak: New York Times, 2021)
- Mısır’da Sisi rejimi, Avrupa’daki finansal çıkarları nedeniyle İsrail ile iş birliğini sürdürüyor. (Kaynak: Reuters, 2023)
Çocukların Batı’daki Lüks Yaşamı
- Bazı Körfez liderlerinin çocukları, Londra, New York ve Paris’te lüks içinde yaşarken, Gazze’deki çocuklar enkaz altında hayatını kaybediyor.
- Katar Emiri’nin oğlu, Hamas’a sembolik destek verirken, diğer Arap liderlerin aileleri İsrail şirketleriyle ortak yatırımlar yapıyor. (Kaynak: Middle East Eye, 2023)
Batı Bankalarındaki Servetler
- BAE’li yetkililerin İsviçre hesapları, Gazze’ye insani yardım göndermekten daha öncelikli görülüyor.
- Suudi prenslerin Londra’daki malikaneleri, Filistin’deki mülteci kamplarından daha fazla gündem oluşturuyor.
İsrail ve Batı’nın Gölgesinde Sessizlik; Petrol monarşileri, diplomatik "normalleşme" anlaşmalarıyla İsrail’le iş birliğini sürdürüyor. Çünkü Gazze’ye açıkça destek vermek:
- Batı’dan gelen milyar dolarlık yatırımların kesilmesi,
- Askeri iş birliklerinin askıya alınması,
- Uluslararası prestij kaybı anlamına geliyor.
Hamas Korkusu: İktidar Kaygısı, Arap liderlerin Hamas’a karşı tutumu, kişisel iktidar endişeleriyle şekilleniyor:
- Mısır’da Sisi, Müslüman Kardeşler bağlantısı nedeniyle Hamas’ı potansiyel bir tehdit olarak görüyor.
- BAE ve Suudi Arabistan, İslami hareketlerin yayılmasından korktukları için Hamas’ı zayıflatmaya çalışıyor.
- Ürdün Kralı, ülkesindeki Filistinli nüfusu kontrol etmek adına Gazze’ye mesafeli duruyor.
Hamas, yalnızca bir direniş örgütü değil; aynı zamanda siyasi İslam’ın sembolü. Bu durum, otoriter rejimler için tehlikeli bir örnek oluşturuyor. Çünkü Hamas’ın direnişi, halklara şu mesajı veriyor:
Baskıcı yönetimlere karşı örgütlenmek ve direnmek mümkün.
Bu fikir, Arap liderlerin iktidarlarını sarsabilecek bir potansiyele sahip.
Batı ile İş Birliğinin Perde Arkası
- ABD’nin askeri desteği, Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkelerin İsrail’e yakınlaşmasını kolaylaştırıyor.
- İsrail istihbaratıyla ortak operasyonlar, Arap rejimlerinin iç muhalefeti bastırmasına yardım ediyor.
- Batı’dan gelen güvenlik garantileri, Gazze’nin sessizce feda edilmesineyol açıyor.
Kardeşlikten Sessizliğe
Bugün Arap başkentlerinin çoğunda Gazze, resmî açıklamalarda kınanan, ancak pratikte gözden çıkarılan bir dosya.
- Sınırlar kapalı,
- Yardımlar kısıtlı,
- Diplomatik adımlar atılmıyor.
Bu tutum, siyasi bir hesaptan öte, ahlaki bir iflastır.
Çünkü Gazze’ye sessiz kalmak; bombaların, açlığın ve zulmün yanında durmak demektir.
Utancın Adı: Tarih Ne Diyecek?
Gazze yanarken, Arap saraylarında şampanyalar patlıyor.
Çocuklar ölürken, petrol gelirleriyle lüks yaşamlar sürdürülüyor.
Tarih, bu ihaneti şu sözlerle yargılayacak:
Gazze’yi çıkarları uğruna feda edenlere, kardeşini satanlara yazıklar olsun!