30 yılı aşkın süredir devam eden savaş sürecinde yaşanan "faili meçhul" cinayetler ve katliamların akıbetinin ve faillerinin ortaya çıkarılması için elzem olan hakikatlerin araştırılması ve yüzleşme, büyük çoğunluğu Kürdistan'da yaşanan 17 bin 500'ü aşkın "faili meçhul" cinayet, toplu mezarlar gibi büyük yaralara sahip Türkiye'de, Kürt sorununun demokratik ve kalıcı çözümü için adeta olmazsa olmaz niteliğinde. Dünyanın farklı ülkelerinde yaşanan benzer çatışmalı süreçlerde sorunun çözümü için kurulan Hakikat ve Yüzleşme Komisyonları, önümüzdeki süreçte aciliyet gerektiren bir konu olarak gündemdeki yerini koruyor. Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu'nu ve yürüteceği çalışmaların çözüme katkılarının ne olacağını Hafıza Merkezi Hafıza Çalışmaları Programı koordinatörü Özgür Sevgi Göral anlattı.
'İşlenen suçlar sistematik devlet politikasının sonucu'
Devletler ve devlete muhalif gruplar arasında yaşanan çatışmalı dönemlerde toplumların "kanayan yaraları" olan ancak devletlerin de "utanç tarihi" olan "zorla kaybedilme" sorunu üzerine çalışan Hafıza Merkezi'nden Özgür Sevgi Göral, devletin kendi işlediği suçları araştırmasının dünyanın her yerinde çok zor gerçekleştiğini söyledi. Failin devlet olması durumunda devletlerin kendi suçunu örtbas etme eğiliminde olduğuna dikkat çeken Göral, "Devlet, suç işleyen devlet görevlilerini cezasız bırakma, onları terfi ettirmek ve koruma, kollama eğiliminde. Çünkü, aslında işlenen suçlar sistematik bir devlet politikasının sonucu olarak hayata geçirildi" dedi. Türkiye'de zorla kaybedilmenin 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra uygulanmaya başlandığını ancak sistematik bir savaş stratejisi olarak 1992'de MGK'de alınan "PKK örgütünün alan hakimiyetini kırmak ve lojistik desteğini kesmek" kararıyla uygulandığına dikkat çeken Göral, bu karardan sonra sadece zorla kaybetmeler değil, yasadışı ve keyfi infazların, yaşam alanlarının boşaltılmasının ve zorla göçün de sistematik biçimde arttığını ifade etti.
'Hakikat komisyonları yargılamalara karşı bir mekanizma değil'
Komisyonun dünyada 40'ın üzerinde ülkede uygulanan bir mekanizma olduğunu belirten Göral, Hakikat komisyonlarının yargılama yetkisi olmayan, yasayla ya da hükümet kararıyla oluşturulan, belirli bir dönemdeki yaygın, sistematik ağır hak ihlalleriyle yüzleşmek ve hesaplaşmak için kurulan mağdur odaklı mekanizmalar olduğunu söyledi. Göral, " Türkiye'de Güney Afrika örneği çok biliniyor ve 'bu komisyonda failler ile mağdurlar bir araya getirildi ve failler için af çıkarıldı' deniliyor. Bu, aslında birkaç açıdan tartışmalı bir mesele. Birincisi dünyada hayata geçirilmiş 40'ın üzerindeki hakikat komisyonlarından sadece 3-4 tanesinin af yetkisini kısmen kullandığını görüyoruz. Diğer hakikat komisyonlarının af yetkisi yok, yargılamalarla birlikte oluşturulmuşlar. Örneğin, Arjantin'de 1983'te kurulan hakikat komisyonunun verilerinden bugün bile failleri yargılamak için faydalanılıyor. Dolayısıyla, hakikat komisyonunu yargılamalara karşı bir mekanizma gibi düşünmemek lazım."Zuhal Atlan(Diha)