HAYAT YAŞAMAKTIR, BEKLEMEK DEĞİL

Bêjdar Ro Amed

Yaşamın Özünü Yakalamak

Hayatın özü aslında çok basit şeylerde saklıdır: Akıp giden zamanla birlikte aldığımız nefeslerde, attığımız adımlarda, kurduğumuz cümlelerde. Ama çoğu zaman bu basit ama derin gerçeği unutuyoruz. Yaşamayı erteliyoruz ve buna “yaşamak” diyoruz. Bir şeylerin olmasını bekliyoruz: daha uygun zamanı, daha doğru kişiyi, daha iyi koşulları… Farkında olmadan bekleyiş, ömrümüzden sessizce çalınan bir süreye dönüşüyor.

Oysa gerçek yaşam, dışsal şartların kusursuz hale gelmesini bekleyince değil, var olan koşulların içinde cesaretle adım atınca doğar. Çünkü hayat, bekleyenleri değil; gerçekten yaşayanları ödüllendirir.

Anın Değeri

Hayat ne gelecekteki ihtimallerde saklı ne de geçmişin hatıralarında. Gelecek, henüz yazılmamış bir boşluk; geçmiş ise çoktan kapanmış bir defter. Gerçek hayat yalnızca şu anda, elimizde olanla ve olduğumuz yerde şekillenir.

Yaşamak dediğimiz şey, zihnin geçmişe ve geleceğe dağılmış parçalarını bugünde toplama görme sanatıdır. Bir adım atmak, bir söz söylemek, bir duyguyu hissetmek, bir riski göze almak… İşte anı doldurmanın yolları bunlardır. Beklemek ise hayatı bilinmez bir geleceğe ipotek etmektir; insanı yaşanmamış anların esiri yapar.

Hayatı Dışsallaştırmak

Bekleyen insan, yaşamı dışsallaştırır; yaşamak için dışarıdan bir işaret, bir mucize, bir izin bekler. Böylece hayatı kendi elinden çıkarır ve başkalarının ellerine bırakır. Oysa hayatın kendisi zaten bize verilmiş en büyük mucizedir.

Doğduğumuz anda “yaşamaya başlama” hakkını kazanmış oluruz. Bu hakkı ertelemek, varlığımızı eksiltmek ve kendi özümüzden uzaklaşmaktır. Beklemek aslında kendini inkâr etmektir; yaşamak ise kendi varlığını onurlandırmaktır.

Tekrarı Olmayan Anlar

Unutmamak gerekir: Hiçbir an tekrarlanmaz. Bugünün güneşi, bugünün kokusu, bugünün sözü yarın aynı olmayacaktır. Her an yalnızca bir kez yaşanır ve sonra ebediyen kaybolur. Bu yüzden yaşam, biriktirilen anların toplamı değil; her anın doluluk derecesidir.

Bir anı gerçekten yaşamak, ona bütün enerjinle katılmaktır. Beklemek ise o anı boş geçirmek, kendi hayatına seyirci kalmaktır. Yaşamak cesaret ister; beklemekse konforlu ama yoksullaştırıcı bir yanılsamadır.

Özgürlük

Gerçek özgürlük, hayatı ertelemeyi bırakıp onun içine cesurca adım atabilmektir. Özgür insan, koşullarını bekleyen değil; koşullarını dönüştüren insandır. Çünkü yaşam, kendisine doğru yürüyenlere açılır; kaçanlardan ise uzaklaşır.

Yaşamak, özgürlüğün en yalın ve en sahici halidir. Bugün alınan nefes, bugün hissedilen duygu, bugün söylenen söz… bunlar varoluşumuzun gerçek şahitleridir. İşte bu yüzden hayat beklemek için değil; yaşamak için vardır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.