HİKAYENİN YÜKÜ -6-

Bêjdar Ro Amed

Dokunmadan Yakın Olmak

İnsan yakınlığı çoğu zaman bedenle, gözle görülür bağlarla ölçer. El ele tutuşmak, sarılmak, bir arada olmak… Yakınlığı dokunuşta, temasın sıcaklığında arar. Oysa en derin yakınlık, bedenin ötesinde kurulur. Dokunmadan da insan, insana yaklaşabilir. Hatta bazı temaslar, dokunulmayan yerlerde gerçekleşir. Dokunmak yalnızca tenin değil, duyarlılığın işidir. Bazen bir bakışla, bazen bir suskunlukla, bazen sadece var olmakla… öylesine içten bir temas yaşanır ki, kelimeler anlamsızlaşır.

Bu temas bedensel değil, farkındalık düzeyindedir. Sözsüzdür ama yankısı derindir. Çünkü bazı bağlar, görünmeden kurulur.

Yakınlığın Yanılsaması

İnsan, bazen sarılır ama yalnızdır. Bazen uzak görünür ama kalbinin tam ortasındadır bir diğeri. Fiziksel yakınlık her zaman gerçek temas değildir. Kimi zaman bedenler yan yanadır, ama arada duvarlar vardır. Kimi zamansa mesafeler uzaktır, fakat kalplerin arasında hiçbir perde yoktur. Yakınlık, mesafesizlik değildir; açıklıktır. Ve bu açıklık, dokunmadan da kurulabilir. Çünkü asıl temas, duyarlılığın içinden geçer. Duyarlılık ise en çok, dokunulmamış yerlerde yaşar.

Sessiz Temas

Dokunmadan yakın olabilmek, hem kendi sınırını koruyup hem karşındakine yer açabilmektir. Ne içeri girmeye çalışır, ne dışarıda bırakır. Sadece varlığını duyurur; izin verir, alan tanır. Böylece iki varlık arasında bir geçiş olur ama bu geçiş, müdahale etmeden gerçekleşir. Zorlamaz, sahiplenmez, yön vermez. Bu tür bir yakınlıkta niyet sessizleşir, ego geri çekilir. ‘Ben seninleyim ama seni değiştirmek gibi bir eylemin içinde değilim; zaten bunu bir tek sen yapabilirsin.” Bu cümle söylenmez ama hissedilir.

Gerçek yakınlık, birini tutmadan da onunla kalabilme halidir. Ve bazen, fiziksel bir temasın veremediği güveni, bu görünmeyen yakınlık sağlar. Bu temasın dili yoktur. Ama iki insanın kalbinde aynı sessizlik yankılandığında, bir bağ oluşur. O bağ, kimseye ait değildir; sadece var olur.

Açıklığın Gücü

Yakınlık, müdahalesiz bir açıklığın içinde büyür. Birini anlamaya çalışmakla değil, onun varlığını duymakla başlar. Egosuz bir dinleyişte, kelimeler değil, varlıklar konuşur. Ve orada, “ben” ile “sen” arasındaki çizgi incelir; ama tamamen kaybolmaz çünkü her iki varlık da kendi bütünlüğüyle oradadır.

Dokunmadan yakın olmak, görünmeyeni onurlandırmaktır. Aradaki boşluğun da bir anlamı olduğunu, o boşluğun aslında bağın kendisi olduğunu fark etmektir. Bu yüzden dokunmadan yakın olmak, yalnızca bir ilişki biçimi değil, bir farkındalık biçimidir. Birine temas etmeden, onunla birlikte olma hali. Ve belki de en saf yakınlık, kimsenin kimseye karışmadığı, ama herkesin birbirine açık olduğu o alanda doğar.

Sessiz Kapanış

Şimdi bir an dur. Ellerini indirdiğin, kelimeleri susturduğun bir yer fark et. Ne birini tutuyorsun, ne de kendini geri çekiyorsun. Sadece varsın. Bu sessizlikte, kimseye temas etmeden hissedilen o derin bağı duy.

Çünkü bazen en derin temas, hiçbir şey yapmadan olur. Dokunmadan yakın olmanın sırrı da budur: “Olmak.” Sadece “olmak.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.