İKTİDARIN YANLIŞLIKLAR KOMEDYASI

Abdurrahim Kılıç

İşte tam da bahsettiğimiz şey buydu!

İster yargı kararı olsun, ister siyasi aktörlerin siyasi saiklerle aldırdığı bir karar olsun, sonuç itibariyle Van belediye başkanlığı seçiminin sonrasında yaşananlar Akparti’ye zarar vermiş, imajını bir kez daha aşındırmış ve duruşunu tartışılır hale getirmiştir.

Toplumu germenin, karşı cenahı kışkırtmanın ve iktidar karşıtı kenetlenmiş bir cephenin yaratılmasının tipik bir örneğidir, bu saçma sapan karar. Yanlış karar Bağdat’tan değil ama YSK’den döndü de toplum rahat bir nefes aldı, umarım benzeri kararlar ve utanç verici kayyım kararları alınmaz.

Neticede bir seçim yapılmış, halk karar vermiş ve Dem parti adayı büyük bir farkla kazanmışken, hangi akla ziyan bir mantıkla ikinciye başkanlık mazbatası verme kararı alınır ki?

Diyelim ki, kanunlar bunu emrediyorsa dahi, vicdanları yaralayan bir uygulama olduğu aşikardır.

Böyle bir kanun varsa derhal değiştirilmelidir. O yerde yeniden seçim kararı alınmalı veya belediye meclisine başkanı seçme yetkisi verilmelidir.

Nitekim beş yıl önce alınmış Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi seçim kararı da sonuçları itibariyle hâlâ tartışmalı ve Akparti’nin başını ağrıtmaktadır.

İkinci sıradaki adaya hak etmediği halde başkanlığın verilmesi, onu cesaretlendirmiş ve tüm ülkenin konuştuğu dehşet boyutlarda yolsuzluk ve usulsüzlüklerin müsebbibi olmuştur.

Her gün medyada Bağlar Belediyesinin bir yolsuzluk ve usulsüzlük haberi yayımlanıyor. Buna Akpartililer bile isyan eder hale gelmişti de Allah’tan seçim oldu da tüm yetkilerini kaybetti ama umarım yargı görevini hakkıyla yerine getirir.

Şimdi yine başa dönelim, seçim sonrası tabloya bir de benim gözümden bakalım:

İktidarın oy kaybının en belirleyici etmeni ne emeklilerin tepkisi, ne zamlar, ne de yanlış aday tercihleridir.

Net belirteyim ki, en büyük sebep liyakatsiz yöneticiler, haksız kadrolaşmalar ve halkla arasına mesafe koymuş, halkın gündeminden kopuk, kendini sert milliyetçi ve içe kapanık bir söyleme terk etmiş siyaset dilidir.

O dil, gün gelir sizi söylediklerinizle esir alır.

Toplumu bölen ve ayrıştıran siyaset dili iktidar tarafından kendine karşıt bir kulvar oluşturdu ve o kulvarda nüfus çoğaldı.

Hatta şu an seçim olsa durumun iktidar açısından daha da kötü olacağını söyleyebilirim.

İlk kurulduğu dönemdeki kucaklayıcı, birleştirici ve mağdur yapıdan uzaklaşarak ötekileştirici, ayrıştırıcı ve baskıcı bir yapıya evrildiğini göremedi veya görmek istemedi. Çünkü muktedir olmak, körleştirir.

Ben olsam başta iktidar yanlısı tüm TV kanallarının sunucu ve yorumcularından başlardım. Algıyı kuramadıkları gibi iktidar adına racon(!) kesme, güce dayanarak her şeyi mübah görme, saldırgan dil kaybettirmiştir.

Bu tavır, iktidarın bina kapıcısından en tepesine kadar egemen olan yaklaşımın paralelinde kendini dışa vurmuştur. Bu da kendini ötekileşmiş hisseden, torpilden ve iktidar nimetlerinden pay alamayan kitlelerin tepkiselliğine yol açmıştır.

O zaman nereden başlamalı?

Sokrates’in dediği gibi, dilinizi değiştirerek başlayabilirsiniz. Pozitif dil, ahlaklı yaklaşım ve doğru hukuk kazandırır!

Herkese posta koymak, ben yaptım oldu değil.