‘İnsan olmakta ısrar, enerji bütünlüğünde, doğayla ve canlılarla kurulan kapsayıcı ilişkiyi sürdürme ısrarıdır.’
İnsan olmak, doğuştan verilen bir isim değil, kendine ait olmayanlardan arınmanın derin bir kararlılığıdır. Kişi, kendini bilmeye yönelmedikçe, başkalarının gölgesinde kalır. Kendine dönmek, insan olmanın asli ölçüsüdür.
İnsan olmakta ısrar, aslında sahte olanı reddetmek ve hakikati seçmektir. Bu ısrar, insana kendi özünü hatırlatır; varlığını yabancı ellerin değil, kendi hakikatinin üzerine kurar.
İnsan olmak budur: Kendine dönmek, kendini bilmek ve kendine ait olmayanlardan vazgeçmek.
Kimliklerin Tuzakları
‘Bir kimlik giydiğinde, kendi tenini ve titreşimini unutursun.’
Sosyalist olursan insan olamazsın. Komünist, anarşist, burjuva ya da kapitalist olduğunda da insan olamazsın. Kadın ve erkek gibi ayrımların içine sıkıştığında da insan olamazsın. Çünkü her ideoloji, her unvan, her ayrım insana hazır bir elbise giydirir. Ve o elbiseyi giydiğinde, kendi tenini ve titreşimini unutursun; özünü, en çıplak ve hakiki varlığını yitirirsin.
Kimlikler, bir aidiyet gibi görünür ama aslında birer zincirdir. İnsan zincirini gururla taşır, kendini özgür sandıkça daha çok bağlanır. Oysa kimliklerin ardında kalan şey, kendi olma cesaretidir.
İnsan Olursan Kimliklere İhtiyacın Kalmaz
‘İnsanın tek kimliği, insanın kendisidir.’
İnsan olduğunda sosyalist olmaya gerek kalmaz. Komünist, anarşist ya da kapitalist kimliklere de. Çünkü insan olmak, bütün bunların ötesinde bir hakikattir.
Bir ideolojinin dar çerçevesinde değil, varoluşun sınırsız ufkunda soluk alırsın. İnsan olduğunda, yaşam sana kendi dilini öğretir. Doğa sana kendi ritmini fısıldar. Ve sen, başkalarının kalıplarıyla değil, kendi özünün akışıyla yürürsün.
Kendin Olmanın Özgürlüğü
‘Kendi olan özgürdür; çünkü kimseye benzemez.’
Kendin olmak, evrenle uyumlu yaşamaktır. Bu uyum, hiçbir teorinin kitabında bulunmaz. Ne de bir unvanın gölgesinde.
Kendin olduğunda, varoluşun çıplak gerçeğiyle buluşursun. O gerçek, akışkan, sevgi dolu ve içtendir. İdeolojiler insanı bölerken, kendin olmak insanı bütünler.
Kendin Olmak: Tüm Kimliklerin Ötesinde İnsan
‘İnsanı insan yapan, kimlikleri değil; kimliklerin ötesine geçebilmesidir.’
Kimliklerin ötesinde yalnızca insan vardır. İnsan olmak, doğanın sana verdiği en yalın armağandır. Fakat biz, bu armağanı unutmuşuz; ideolojilerden, unvanlardan ve aidiyetlerden bir duvar örmüşüz.
Oysa kendin olmak, hiçbir duvarın ardında değildir. Kendin olmak, sınır tanımaz bir açıklıktır. Ve o açıklıkta insan, artık yalnızca insandır: bölünmez, parçalanmaz, indirgenmez.
Yüklerden Arınmak
‘Yüklerini bırakan, evrene hafifler.’
Kimlikler birer yük, ideolojiler birer gölge, unvanlar birer maskedir. Yüklerini taşıyan insan, gölgeleriyle konuşur, maskeleriyle yaşar.
Ama yüklerini bırakan insan, nihayet kendine döner. Ve kendiyle buluştuğunda, evrenle buluşur. Çünkü evren, sadece kendisi olabilenlere kapılarını açar.
Sonuç: İnsan Olmadan Özgürlük Yoktur
‘Özgürlük, kimliklerden arındığında insanın kendiyle buluşmasıdır.’
Sosyalist olursan insan olamazsın. Komünist, anarşist, burjuva olursan da insan olamazsın.
Ama insan olursan, bunlara hiç ihtiyacın kalmaz.
Çünkü insan olmak, bütün kimliklerden daha geniş, bütün ideolojilerden daha derin, bütün unvanlardan daha güçlüdür.
Gerçek özgürlük, işte bu yalın hakikattedir: insan olmaktan daha büyük bir kimlik yoktur.