Naci SAPAN
TİGRİS HABER - Süreç toplumsal kabul gördü, ancak, ileriye doğru atılacak adımlar merak ediliyor. Bu süreç sadece bir kesimi değil, toplumun bütün kesimlerini çok yakından ilgilendiriyor.
Aynı zamanda kafalarda çok sayıda soru var. Silahlar sustu, kan akmıyor, barış rüzgârları esiyor; Peki, ekonomi ne olacak?
Ekonomik refah herkesin, her kesimin arzuladığı bir durum. Barış yâda çözüm süreci, hemen ardından akla gelen ‘ekonomik refah nasıl olacak’ sorusuna kadın gözüyle cevap aradık. Doğu ve Güneydoğu Anadolu İş Kadınları Derneği (DOGUNKAD)Başkanı Özlem Külahçı Tanaman’a sorduk.
Tanaman’a “çözüm süreci” ya da bir tür “süreç” in başlatılması konusunda neler düşündüğünü soruyoruz, şöyle yanıtlıyor;
“Öncelikle şunu vurgulamak isterim: Barış, sadece çatışmasızlık durumu değildir. Aynı zamanda bireyin kendini özgür, güvende ve eşit hissettiği bir toplumsal düzendir. Eğer yeniden bir “süreç” başlıyorsa ve bu süreçte tüm taraflar samimi, şeffaf ve kapsayıcı bir yaklaşım sergiliyorsa, bu sadece siyasal bir adım değil; aynı zamanda ekonomik ve toplumsal kalkınma için de hayati bir fırsattır.”
Sürecin ekonomiyle bağlantı meselesi de son derece önemli. Ekonomiyle ilgili kadın derneği başkanının bu konuda neler düşündüğü de önemli, elbette ki böyle bir sürecin ekonomiyle olan bağlantının nasıl olduğunu soruyoruz, aldığımız yanıt şöyle oluyor;
“Barışın olduğu yerde yatırım olur, üretim olur, istihdam olur. Doğu ve Güneydoğu Anadolu gibi potansiyeli yüksek ancak kırılganlıkla yaşayan bölgeler, çatışmasızlık ortamında sadece nefes almakla kalmaz; kalkınır. Yatırımcılar uzun vadeli düşünmeye başlar, gençler göç etmek yerine kendi şehirlerinde kalıp girişimci olur. Bu da Türkiye ekonomisinin geneline olumlu yansır. Yani barış ortamı sadece vicdani değil; aynı zamanda stratejik ve ekonomik bir tercihtir.”
Peki ya sürecin toplumsal yaşama etkisini, tepkisini nasıl anlamak lazım. Özlem Külahçı Tanaman, bu merakımızı da şöyle yanıtlıyor;
“Toplum nefes alır. İnsanlar yeniden umutlanır, kutuplaşma azalır, ortak yaşam dili güçlenir. Özellikle kadınlar ve çocuklar için barış, yaşam kalitesinin artması anlamına gelir. Biz iş kadınları olarak, çatışmanın olduğu bir coğrafyada girişimciliğin ne denli zor olduğunu çok iyi biliyoruz. Barış, kadının iş gücüne katılımını, sosyal hayattaki rolünü ve ekonomik bağımsızlığını artırır.”
Sürecin sürdürülebilir olması son derece önemli, toplumun genel beklentisi olduğu için, neler olması gerektiği konusunda görüşlerini soruyoruz Tanaman’a, cevabı şöyle;
“Öncelikle, sürecin tüm kesimleri kapsaması gerekiyor: Kadınlar, gençler, sivil toplum ve yerel aktörler dışlanmamalı. Ayrıca geçmişte yapılan hatalardan ders çıkarılmalı; diyalog zemini güvene dayalı inşa edilmeli. Sadece güvenlik merkezli değil; sosyal, kültürel ve ekonomik politikalarla desteklenmeli. Barış, sadece masa başında değil; sokakta, okulda, iş yerinde de hissedilmeli.
Son olarak, iş dünyasına yönelik kısa bir mesaj istiyoruz Tanaman’dan, Şöyle yanıtlıyor;
“Evet. İş dünyası sadece ekonominin değil, barışın da bir aktörüdür. Sessiz kalmak yerine sürecin destekçisi olmalıyız. Çünkü huzur içinde yaşayan toplumlar, sürdürülebilir kalkınmanın ve sağlıklı piyasa düzeninin temelidir. Gelin birlikte, sadece karı değil; toplumsal barışı da büyütelim.”