Kahreden tesadüf

Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağının birinci gününde yaşamını yitiren Eyüp Çelik, 1993'te kendisinden bir daha haber alınamayan babası Orhan Çelik ile aynı kaderi yaşadı

. Her ikisi de sabah işe gitmek için evden çıktı, baba kaybedildi, çocuğu ise 23 yıl sonra öldürüldü.

Diyarbakır’da 15 Mart'ta Bağlar ilçesi Kaynartepe Mahallesi'nde evinden işe giderken yaşamını yitiren iki çocuk babası Eyüp Çelik (23). Aslen Mardin Mazıdağlı olan Eyüp Çelik, göç etmek zorunda kaldığı Diyarbakır'ın Sur ilçesi Hasırlı Mahallesi'nde doğup büyüdü. Ablası 3 yaşında, kendisi ise henüz 7 aylık anne karnındayken, 1993'te babasız kaldı. Çelik'in babası Orhan da çalıştığı lokantaya gitmek için çıktığı eve bir daha geri dönmedi, hala kayıp.

Sur'daki 5'inci "sokağa çıkma" yasağının 9'uncu gününde, sadece 17 saatliğine kaldırılması ile Eyüp Çelik ve ailesi, evlerinden çıkmak zorunda kaldı. Bağlar Kaynartepe'de oturan ablasının yanına göç etmek zorunda kalan Eyüp Çelik, sokağa çıkma yasağının ilan edildiği Kaynartepe Mahallesi'nde 15 Mart sabahı işe giderken devlet tarafından katledilen 4 kişiden biri oldu. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi önünde çaycılık yapan Çelik, babası Orhan ile aynı kaderi paylaştı.

'Göç çare olmadı'

3 yaşındaki kızı Sena'nın sürekli evdeki fotoğrafına bakarak ağladığı Eyüp Çelik'in katledilmesini ve onunla geçirdiği zamanı anlatan eşi Dilan Çelik, 4 yıl önce Eyüp ile evlendiklerini, çok zor koşullarda yaşamını idame ettiklerini söyledi. Sur'da yapılan devlet saldırıları nedeniyle oturdukları Hasırlı Mahallesi'nde çıkmak zorunda kaldıklarını ifade eden Çelik, oradan çıkmanın bir çare olmadığını söyledi.

'Direnişi destekliyordu'

Eyüp'ün masum, temiz kalpli biri olduğunu anlatan eşi Çelik, "Eyüp herkese yardım eder, bütün arkadaşlarının yardımına koşardı. Eyüp, Kürt halkının gösterdiği direnişi de her zaman destekliyordu. Özelikle yürütülen savaş ile birlikte yapılan katliamlarda yüreği çok yandı. Gençlerin, çocukların vefat ettiğini görünce kahroluyordu. Çocuklar yetim kaldığı için çok üzülüyordu. Savaşı hiç bir zaman istemeyen Eyüp katledilmeyi hak etmedi. Bu devlet onun da iki çocuğunu yetim bıraktı" dedi.

'Tek isteği barıştı'

Eşi Eyüp'ün tek isteğinin barış olduğunu söyleyen Çelik, savaşın son bulmasını isteyerek, şunları söyledi: "Kimse ölmesin Çocuklar yetim kalmasın. Kürt kadınları savaş istemiyor. Bundan sonra başka birinin canının yanmasını da ölüm haberlerini de almak istemiyorum. Anneler ağlamasın çocuklar yetim kalmasın."

'Eyüp'ün yaşamı hep eksikti'

Eyüp'ün ablası Sibel Aycan da, kardeşi Eyüp ile babasının kaderi aynı olduğuna işaret ederek, kardeşinin en çok babasını merak ettiğini ve görmek istediğini söyledi. Aycan, "Eyüp'ün yaşamı hep eksik kaldı. Fazlasıyla acı çekti. En büyük acı ise babasız ve annesiz kalmasıydı. Annem, Eyüp 3 yaşındayken başkasıyla evlendi. Bize dedem ve babaannem baktı. Eyüp çocukluğundan bu yana hep eksik büyüdü. Oysaki bir çocuğu tamamlayan annesi ve babasıdır"

'Sur en büyük özlemiydi'

Eyüp'ün son gecesine kadar sürekli savaşın bitmesini ve bir an önce Sur'a gitmek istediğini söylediğini aktaran Aycan, "Son gece bizim evde sohbet ettiğimiz de bile Eyüp barışa olan özlemini anlatıyordu ve barış olmasını istiyordu. Bu hayatta kardeşimden başka kimsem yoktu. Şimdi hiç kimsem yok. Bundan sonra kimse ölmesin istemiyorum" çağrısında bulundu. (DİHA)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri