TİGRİS HABER - Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümünde son aylarda yaşanan gelişmeler, 90 yıllık kurumun akademik yapısını altüst etti. Devlet Tiyatrolarında çalışan sanatçılardan 8’i bölümde ders vermek üzere izin alarak, 4’ü rektörlük onayıyla çalışan, Sevgi Türkay, Ferahnur Barut, Tuncer Yiğci, Levent Şenbay, Tolga Tecer, Adnan Erbaş, Oktay Dal, Pınar Gün Topçu ve Eren Aysan’ın da aralarında bulunduğu 12 öğretim görevlisinin izni yenilenmedi. İki öğretim görevlisi de bu duruma tepki göstererek görevi bıraktı.
Evrensel'in haberine göre; 22 Eylül’de yeni eğitim öğretim dönemine başlayan öğrencilere de görevine son verilen öğretim görevlilerine de herhangi bir gerekçe gösterilmedi. Bölümdeki dersler 14 öğretim görevlisinin yokluğuyla başladı.
İki buçuk yıl önce bölümde akademik kadroyu şekillendirmek üzere görevlendirilen, Ankara Devlet Tiyatrosu Emeklisi ve Öğretim Görevlisi Murat Atak, yaşananları Evrensel’e anlattı.
İki öğretim üyesi kaldı
14 öğretim görevlisinin ders veremez hale geldiğini ve 70’e yakın öğrencinin birçok dersi için öğretim görevlisi kalmadığını ifade eden Atak; bölümde kadrolu yalnızca bir doktor öğretim üyesinin kaldığını, diğer dersleri Amerikan dili ve edebiyatı mezunu, Türk dili ve edebiyatı yüksek lisansı yapmış bir kişinin üstlendiğini aktardı. Atak, “mitoloji, dünya tiyatrosu tarihi, Shakespeare, dramaturji gibi dersleri tiyatro kökenli olmayan bir kişi veriyor” diyor.
Atak aynı zamanda aylar önce yaptıkları başvurulara ve rektörlükle görüşme taleplerine hiçbir şekilde yanıt verilmediğini ve izinlerin verilmemesiyle ilgili bir gerekçe sunulmadığını ifade etti.
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğüne Tamer Karadağlı’nın atanmasıyla izin süreçlerinde pek çok sanatçının sorun yaşadığını vurgulayan Atak; Hacettepe’de dramaturji, tiyatro tarihi, sahne, rol, hareket gibi derslerin boşa çıktığını anlattı.
"Bana 'ak teneke' diyorlar"
Öğrencilerin ve ailelerin duruma oldukça tepki gösterdiğinin altını çizen Atak, konservatuvarda bölüm seçiminde öğretim görevlilerinin önemli olduğunu söyledi.
Atak’a göre sorun sadece idari değil; sanata müdahale niteliği taşıyor. Devlet Tiyatrolarında liyakat şartlarının KHK’lerle askıya alındığını, başrejisör ve genel müdür yardımcılığı gibi kadrolara usulsüz atamaların yapıldığını hatırlatan Atak’ın aktardığına göre izinler, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı’nın rektörlükle görüşmesi sonucu verilmiyor.
Konservatuvardan edinilen bilgilere göre, devlet tiyatrosunda görevli akademisyenler, konservatuvarda ders verebilmek için rektörlükten izin almak istedi. Ancak izin dilekçeleri 4 Haziran’dan bu yana Tamer Karadağlı’nın masasında bekletiliyor. Tamer Karadağlı’nın son altı ay içinde birkaç defa rektörü ziyaret ettiğini ifade eden Atak, bir yıl önce eylül ayında Karadağlı için “Tarihin sayfalarına ak teneke olarak geçeceksin” ifadesinin kullanıldığını söyleyerek, Karadağlı’nın rektörle görüşmesinde “Bu kişiler Cumhuriyet Halk Partili belediyelerle çalışıyor. Bana da ‘ak teneke’ diyor. Sizi de Cumhurbaşkanı atadı, bana hakaret sayılıyorsa size de sayılır” duyumu aldıklarını söylüyor.
Alınmadığı okulu hocasız bıraktı
Atak, krizden sınav sürecinin de etkilendiğini belirterek “Önümüzdeki yıl okula alınacak öğrencileri seçtik. Sabah 10’dan gece 12’ye kadar 1000’in üzerinde öğrencinin sınavını yaptık. Hak eden öğrencileri okula aldık. Ancak ertesi gün, velilerden öğrendik ki rektör uygun görmemiş. Bu durum, derslerin işleyişini ve eğitim sürecini doğrudan etkiliyor” dedi.
Tamer Karadağlı’nın daha önce hem Hacettepe’nin giriş sınavını hem de Devlet Tiyatrosu sanatçı kadro sınavını kazanamadığını vurgulayan Atak, “Sanatçı olarak alınmadığı kuruma tepeden genel müdür atandı. Biz buna karşı çıktık. Biz öğrencilerle siyaset yapmıyoruz. Ama muhalif kimliğimiz yüzünden hedef seçildik” ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin en köklü konservatuvarı
Atak, Ankara Devlet Konservatuvarının opera, bale, tiyatro ve senfoni gibi alanlarda Türkiye’ye örnek olduğunu hatırlatarak “Bu kurum bugüne kadar en baskıcı dönemlerde bile böyle bir müdahale görmedi” dedi. Tiyatro eğitiminin usta-çırak ilişkisine dayandığını, akademik kariyer basamaklarına indirgenerek sanatçı yetiştirilemeyeceğini vurgulayan Atak, son dönemde Mabel Matiz’e açılan soruşturma gibi sansür örneklerine ilişkin de konuştu: Sanatçı sahnede her karakteri oynar. Sanata bu şekilde müdahale edilemez. Hayatta ne varsa tiyatroda da o vardır.”
Atak, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ile Hacettepe Üniversitesi rektörlüğünün “muhalif” gördükleri tiyatro hocalarını hedef aldığını, ancak en çok öğrencilerin mağdur olduğunu belirtiyor: “Ankara Devlet Konservatuvarı Türkiye’deki tüm okulların amiral gemisidir. Ama şimdi 70 öğrenci onlarca derste hocasız kaldı.”
"Hayal kırıklığı yaşıyoruz"
Konservatuvarda okuyan bir öğrenci ise gazetemize konuşarak yaşananları şöyle anlattı: “Geçen yıl altı oyunculuk hocamız vardı, bu yıl dört sınıfa sadece iki hoca giriyor. Bütün ders yükü onların üzerine kaldı, bir hoca haftada 30 saate varan ders işliyor. Kuramsal derslere Beytepe’ten gönderilen hocalar giriyor ama onlar tiyatro kökenli değil. Toplamda on iki, on üç dersimiz var; tiyatro bölümünde ise iki hocamız var. Biz sözleşmeli hocalarımızla usta-çırak ilişkisi içinde ilerliyorduk, şimdi bu bağ koptu. Hem belirsizlik hem de hayal kırıklığı yaşıyoruz.”
Öğrenci, sanatçıların durumuyla ilgili okul yönetiminden net bir açıklama alamadıklarını, kulaktan dolma bilgilerle yetindiklerini de belirtti: “Rektörlüğe soruyoruz, dilekçeler gönderildiğini ama yanıt gelmediğini söylüyor. CİMER’e şikayet etmeyi düşündük ama elimizde net bilgi yok. Hepimiz bu durumdan rahatsızız, ama sesimizi nasıl çıkaracağımızı bilemiyoruz.”