KOVBOY SİNOPLU AYDIN

Aziz ERİM

Bazı insanların gönül gözleri açıktır, hayallerine yüzme öğretmişler. Renklidirler, aykırıdırlar, sıradışı yaşarlar, o ambiansı yakalamışlar ki, yaşadıkları şehirle birlikte anılırlar! Bu tür kişiler kent kültürüyle büyümüşler, ilginç fikirleri, düşünceleri ile kentin moziğini renklendirirler…

Kimi insanlar zaaflarına yenik düşerler; kimileri sevdalara düşerler, mecnun olurlar sevdalarına peygamber, akli ziyan olurlar, akli firari…

Kimileri hayata yenik düşerler, dışlanırlar, hor görülürler, itilir-kakılırlar, sevdanın dipnotu olurlar, aşkın-sevdanın kırıntılarından beslenmeye bile razıdırlar… Bu tür insanlar takıntılıdırlar, takıntılarından bir dünya kurarlar, o dünya tek kişiliktir kimseyi dâhil etmezler…

O an ne düşünüyorlarsa yuvarlamdan dümdük söylerler, ne yapmak istiyorlarsa anında yaparlar, elalem ne der diye düşünmezler, başkalarının ne düşündükleri onları enterese etmez zira badem gözlüdürler…

Güneş gördüler mi tomurcuklanırlar yeşillenirler, bahar olurlar, güzleri yaz eylerler, kışları da bahar… Bazen insanı afakanlar basar, bir çocuk gelir yüzlere güneş çizer, sevgili yüreği nakışlar ilmek-ilmek, güzel insanlar gelir kulakla ağız arasındaki mesafeyi kısaltırlar, yüzler-gözler bahar olur… Güzel bir bahar günü, öğlen sonrası Dört yoldan Saraykapıya doğru bir kovboy atına binmiş, şapkasını da yüzü görülmeyecek şekilde indirmiş, etrafa gülücükler verip eliyle selam verip yol alıyor, atın arkasında bir sürü çocuk güle-eğlene kovboyu takıp ediyorlar, bir festival-karnaval açılışının seronomisi gibi…

Esnaf, kapının önüne çıkmış kovboyu izliyor, sağlı-sollu kaldırımda gelen-geçen izliyor… Millet meraklı gözlerle izliyor, kaldırımdan bir esnaf bağırdı:

-Ne oluyor burada, bu ne kalabalık, kim bu kovboy?

Karşıda ki kişi:

-Abe, zaar saraykapıda film çekecağlar! Kovboy yaklaşınca; kovboyun Sinoplu olduğunu görenler hem gülüp hem de laf yetiştirmeye çalıştılar. -Ooo Aydın artist mi oldun, film çevirisen?

Ordan başka biri:

-Aydın dikkat et, at altında ezilmesin!

-Ata bişey olmaz konyak içirdim ona, sen sahan dikkat et rıtto! Sinoplu binmiş bir ata, at zayıf mı zayıf, cılız mı cılız, kemikleri sayılacak cinsten üflesen düşecek cinsten!

Atın üstünde Sinoplu tüm azametiyle göz dolduruyor, başında kovboy şapkası, elinde tekli av tüfeği, dipçiğini dizine dayamış artistik pozlarda, boynunda kırmızı fular, dizlerine de kovboyların bağladığı deri parçası, ağzında puro, etrafı kesiyor mutlu bir şekilde, arada da elini kaldırıp kalabalığı selamlamayı ihmal etmiyordu…

Sinoplu ardındaki çocuk ordusuyla birlikte, saraykapıdan içeri girip gözden kayboldu… Sonradan işin aslı anlaşıldı; Sinoplu Wan Cilifin filmini izlemiş, çekmiş kafayı, sırlamış, cilalamış… Saraykapı’da tabanca- silah kılıfı yapan Hacı Savaş Abiden bele takılan kemerli silah kılıfı, kovboy şapkası, tüfek ve çeşitli aksesuarları takıp takıştırmış, atı da güçsüz ve yaşlanınca paytoncular çayöğüne salmışlar. Tesadüf bu ya Sinoplu da filmin etkisinden olacak ki, o sahneyi canlandırmaya karar vermiş…

Ve böylece Kovboy Aydın oluvermiş, Sinoplu hayallerine yüzme öğreten nadir insanlardandır, rahmet ola!

15.09. 2023

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.