"Kurban" Olmak!

Şeyhmus DİKEN

 

Kurban Bayramı ve Bir Eylül Dünya Barış Günü bu yıl aynı tarihe denk geldi. Zor ve sıkıntılı zamanlarda, hüznün baskın geldiği zamanlarda bayram kutlamak sahiden zor iş! İnsan tekinin içinden gelmiyor nedense. Ama barışı canı gönülden istemek, talep etmek her zaman mümkün.

 

Bu sebeple tam 12 yıl önce 2005 yılında yazdığım bir yazımı paylaşmak geçti içimden. Yazıyı paylaşmak için yeniden okuduğumda fark ettim ki; şark cephesinde pek de değişen bir şeyler yok!

 

"Geçtiğimiz hafta sonu üst üste geldi iki tesadüf. Önce bir arkadaş çoktandır unuttuğum bir kavramla hitap etti. "Kurban olayım" dedi. Aman, kavram güzel olsa da kimse kimseye kurban olmasın dedim. Ardından dost Yalçın Yusufoğlu'nun "Kurban" ve "Bayram" çelişkisi üzerine yazısını okudum.

Sonra da düşünedurdum. Neden insanlar hayvanları kurban etmekten bu denli mutlu olurlar. Belki uygulamanın başladığı çağlarda çok ulvi ve kabul edilebilir gerekçeleri inanç açısından mümkün olsa da zamanla bunun pragmatist kimliğe büründüğünü bir çok kişi inkâr etmiyor artık.

 

Yıllar önce Kayseri'nin Tomarza ilçesinde Kaymakam olarak görev yapıyordum. Kurban Bayramında da ilçede kalmıştım. Bayram günü zengini, yoksulu tüm ilçe halkı kurban kesmişti. İnanç gereği dağıtılması gereken kurban eti de hiç bir yere dağıtılmamıştı. Genellikle de birkaç aile birleşip büyük baş hayvan kesiyorlardı. Sordum birilerine, neden kurban etini dağıtmıyorsunuz, diye. 'Bizim buralarda herkes kurban keser o nedenle de kesmeyen ev olmadığından kurban etini dağıtmayız,' demişlerdi. Sonradan öğrendim ki kavurma yapıyorlarmış. Anlayacağınız Kayseri kıvrak zekâsıyla Kurban Bayramı orada'Kavurma Bayramı' oluvermişti. 

 

Yadırgamıştım...

 

Sonra. Yıllar sonra bir gurup bürokratla yolumuz İspanya'ya düşmüştü. Bir dolu program kapsamındaki geziden sonra serbest günümüzde hep beraber 'Boğa Güreşi' izlemeye gitmiştik. Bir seremoni şeklinde boğaların katledilişini izlemeye dayanamayan gurup daha ikinci güreşte tribünleri terk etmeye kalkınca rehberimiz uyarmıştı. 'Aman ha! Bütün güreşler bitmeden terk etmeyin. İspanyollar kendilerine, geleneklerine saygısızlık addederler.' dedi. Bizimkiler oturdular yerlerine ve bastılar yaygarayı. 'Ama olur mu canım bu düpedüz vahşet, törenle hayvanları katlediyorlar' diye. Dayanamayıp, peki bizlerin İslam alemi olarak yaptığımız farklı mı? Üstelik inanç adına her yıl milyonlarca hayvan boğazlanmıyor mu? 'Ama o farklı' demişlerdi. 

 

Anlaşamamıştık...

 

Siz bu yazıyı okuduğunuzda yine ulusal televizyon kanallarında muhtemelen aynı görüntüler yer alacak. Her taraf kurban kesimi alanı oldu, çocukları ekranlardan uzak tutun, filan diyecekler.

 

Siz, siz olun hiç değilse bu bayramdan başlamak üzere önce kurban kesmemeyi tartışmaya başlayın. Sonra da kesmeyin hayvanları. Bu bayram ve bundan sonrakiler ne adına, hangi ulvi değerler aşkına olursa olsun, hiçbir canlıya kıyılmayan günleri beraberinde getirsin dileklerimle barış dolu bayramlar olsun diyorum. "

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.