DTK önünde bir araya gelen kurum temsilcilerine, HDP Diyarbakır milletvekili adayları Feleknas Uca, İmam Taşçıer ile Nesrin Şanlı'nın da destek verdi.
Açıklama yapan DTK Dil Komisyonu'ndan İrfan Babaoğlu, dilin halkların varlığının canlı tanığı olduğunu söyleyerek, yeryüzündeki bütün halkların dilleriyle tanınıp adlandırılması gerektiğine vurgu yaptı. Yüzyıldır Kürt halkının bu hakkından mahrum bırakıldığını hatırlatan Babaoğlu, Kürt halkının yüzyıldır asimilasyon politikalarına karşı büyük bedeller ödeyerek mücadele verdiğine vurgu yaptı. Verilen mücadele sonucunda Kürt halkının kendini yönetme ve kendi dil kurumlarını açma düzeyine ulaştığına dikkat çeken Babaoğlu, bu çerçevede evrensel hukuk normlarının esas alınarak, Kürtçe'de eğitim yapan 3 okulun açıldığını hatırlattı. Açılan okullarla ilgili dosyaların Valililere sunulduğunu dile getiren Babaoğlu, Ferzad Kemanger ve Cizre ile Yüksekova'da bulunan diğer iki okulla yönelik mühürleme uygulamalarının son bulduğunu söyledi.
'Kürt kurumları tarafından ortak bir karar ile açılmışlardır'
Söz konusu hukuk dışı tutumu kınadıklarını söyleyen Babaoğlu, "Kendimizi bu okulların sahibi olarak gördüğümüzü kamuoyuna deklere ediyoruz. Bu okullar Kürt halkı ile DTK dahil, bütün siyasi ve sivil Kürt kurumları tarafından ortak bir karar ile açılmışlardır. Yine belirtmek istiyoruz ki Kürt sorunun çözümünde bizim için olmazsa olmaz koşul, anadil ile eğitim ve öğretimdir. Bunun için bu okulların sayısı gelecekte tarafımızdan artırılacaktır" diye konuştu. Anayasanın 2 ve 42'nci maddeleri ile 222 sayılı İlköğretim Kanunu ve 1739 Milli Eğitim Temel Kanunları'nın, ülkedeki çok dillilik ve çok kültürlülüğe cevap vermediğinden değiştirilmesi gerektiğini ifade etti.