Mahremiyetin Fiyatı

Muhammed Esen

Artık telefonlarımız, evlerimiz, hatta bazen bedenimiz bile dijital dünyanın bir parçası hâline geldi. Her fotoğraf, her beğeni, her paylaşım dijital bir iz bırakıyor ve bu izler çoğu zaman fark etmediğimiz bir şekilde hayatımızı şekillendiriyor.

Sosyal medya, insanı birbirine bağlamanın ötesine geçti; düşüncelerimizi, tercih ettiğimiz markaları, hatta ruh hâlimizi bile analiz eden dev bir veri deposu haline geldi. Peki, bu bedelin karşılığı ne? Mahremiyetimizi, yani en kişisel alanımızı kaybediyor muyuz?

Günlük hayatımızda “ben paylaşmıyorum, sorun yok” diyebiliriz. Ama gerçek şu ki, sadece var olmak bile veri üretiyor. Konum bilgilerimiz, arama geçmişimiz, tıkladığımız linkler… Hepsi bir şekilde kaydediliyor, analiz ediliyor ve bazen farkında olmadan bizleri yönlendiren kararların temelini oluşturuyor.

Dijital çağın avantajlarını inkar etmek mümkün değil: Dünya parmaklarımızın ucunda, bilgiye erişim hiç olmadığı kadar kolay. Ama her kolaylığın bir bedeli var. Sosyal medyanın cazibesine kapıldıkça, mahremiyetimizi yavaş yavaş feda ediyoruz.

Belki çözüm, teknolojiye tamamen sırt çevirmek değil. Bilinçli olmak, veri paylaşımlarımızın farkında olmak ve gerektiğinde sınırlar koymak. Çünkü unutmayalım: Mahremiyet, çağımızın en değerli ama en göz ardı edilen sermayesidir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.