Kadın ve Erkek Arasında Özgür Birlikteliğin İlkeleri
Özgür eş yaşam; ne romantize edilmiş bir aşk anlatısıdır ne de rollerle şekillenmiş bir toplumsal sözleşme. Bu yaşam biçimi, özgür bireylerin karşılaşmasıyla doğan, hiçbir tarafın diğerini tamamlamak ya da eksiğini kapatmak zorunda hissetmediği, her iki varlığın da kendi özünden hareketle buluştuğu bir varoluş halidir.
Kadın ve Erkeğin Önce Kendisi Olması
Özgür birlikteliğin ilk koşulu, tarafların önce kendi hakikatleriyle buluşmalarıdır. Kendisi olmayan biri, ne birlikte olabilir ne de bir yaşam kurabilir. Kadın ya da erkek, kendisini tanımadan, özgürlüğünü fark etmeden kurduğu her ilişki, bağımlılığa, tahakküme ya da yıkıma açık hale gelir.
Kadın da erkek de uygarlık sürecinde kimliklerini yitirmiştir. Erkek egemenliği kadar, kadının da özgünlüğünden uzaklaştırılması, bu yitimin bir parçasıdır. Bu yüzden özgür birliktelik, yalnızca “egemenliği reddetmek” değil, kendine dönmek demektir.
Özgür eş yaşam, kadının “kadın gibi”, erkeğin “erkek gibi” davranmaya çalıştığı bir yaşam değildir. Bu yaşam, davranış kalıplarının değil, özlerin buluşmasıdır. Roller toplumsaldır ve çoğunlukla iktidarın biçimlendirdiği kalıpları taşır. Oysa öz, doğaldır; örtüsüz, savunmasız ve sahicidir.
İki insanın karşılaşmasında roller değil, özler konuştuğunda, orada bir eş oluş başlar. Bu oluş hali, taraflardan hiçbirini “öteki” yapmaz. Ne yönetilen, ne yöneten vardır; yalnızca aynı titreşimle var olan iki hakikat.
Özgür eş yaşam, bağımlılık ilişkisini reddeder. Bağımlılık, genellikle bir tarafın kendi varoluşunu diğerine endekslemesiyle oluşur. Oysa özgür birliktelikte bağlanmak; iki özgür varlığın, özgürlüklerinden vazgeçmeden birbirine yaklaşmasıdır.
Bu, sevmenin en yalın hâlidir. Sahiplenmeden, sınır koymadan, değiştirmeye çalışmadan. Sadece tanıklık eden, eşlik eden ve var olan bir sevgi hali.
Kadın ve erkeğin birlikteliği bir duygu değiş tokuşu ya da yalnızca bedensel yakınlık değil, bir seviye meselesidir. Bu seviye, bilincin ve kalbin açıklığıyla ilgilidir. Ne kadar açık, ne kadar dürüst, ne kadar savunmasız olunabiliyorsa, paylaşım o kadar derinleşir.
Özgür eş yaşamın anlamı burada başlar. Sözde değil, özde bir yakınlık. Bilgide değil, bilinçte bir ortaklık. Sadece aynı evi paylaşmak değil, aynı hakikatte bir arada titreşmek.
Özgür birliktelik, egoların birbirine çarpıştığı bir alan değil, egonun geri çekildiği bir sessizlik alanıdır. Ego; korkularıyla, beklentileriyle, güvensizlikleriyle var olur. Ama gerçek yakınlık, egonun sustuğu yerde başlar.
Kadın da erkek de bu yolculukta kendi egolarıyla yüzleşmeden, diğerine ulaşamaz. Çünkü hakiki birlik, iki ayrı kişiliğin değil; iki özgür bütünlüğün sessizce buluşmasıdır.