Diyarbakır'ın Alçık köyünde 40 yıldır birçok kuyudan petrol çıkarılıyor, ancak petrol, köye bir getiriden ziyade arazilerin işgaline, tarım arazilerinin zehirlenmesine ve köylülerin yaşam alanlarının daralmasına yol açtı.
DİYARBAKIR - Bölgenin yer üstü kaynakları yok edile dursun, yeraltı kaynakları da bölgeden kaçırılırcasına yabancı şirketlere peşkeş çekiliyor. Diyarbakır'ın Sur ilçesi Terkan bölgesindeki Fidela (Alçık) köyü civarında açılan Katin, Barbeş, Kurkan ve Piyanko kuyularından yaklaşık 40 yıldır yabancı şirketler tarafından petrol çıkarılıyor. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ve Fransız Perenco şirketlerinin Alcık köyünde yıllardır 28 kuyudan çıkardığı petrol, Pirinçlik'te toplanarak İskenderun ve Hatay'a gönderildikten sonra yurt dışına çıkarılıyor. Bölgede yabancı şirketlerin ortaklığıyla ilk petrol kuyusunun açıldığı Alçık köyü sakinleri, köylerinde petrol kuyularının açılmasıyla beraber topraklarının işgal altında olduğunu ve yaşam alanlarının daraldığını dile getirdi. Arazilerinde açılan petrol kuyularından her gün tonlarca petrol çıkarıldığını ve topraklarını kullanamadıklarını belirten köylüler, yaşanan duruma karşı duydukları rahatsızlığı anlattı.
Atık malzeme derelere atılıyor
Alçık köyündeki ilk petrol çalışmasını 1960 yılında Shell firması başlatırken, Shell, petrol sahalarını 1995 yılında Perenco firmasına devrederek, Türkiye'den çekildi. Yapılan devir işlemlerinin ardından köy sakinlerinin sıkıntıları artarken, Perenco şirketine ait petrollerin taşındığı boruların işlevsiz bırakılmasıyla petrol boruları derelere herhangi bir önlem alınmadan atılmış durumda. Köyde hayvancılık yaparak geçimlerini sağlayan çiftçiler ise, hayvanlarının dereden su içtiklerinde zehirlendiklerini ve bu nedenle hayvanları hem otlatmak hem de su ihtiyaçlarını karşılamak için başka bölgelere götürdüklerini dile getirdi. Köylüler adına konuşan ve yabancı şirketlerden olan Shell Petrol firmasının köylerinde petrol arama ve çıkarma çalışmalarını sürdürmesinden beri köylerinin ekolojik dengesinin bozulduğunu belirten Mehmet Çetin Kaya, arazilerinde tarımsal faaliyetlerini sağlıklı bir şekilde yürütemediklerini dile getirdi. Çetinkaya, "En kutsal haklarımız çiğnenerek topraklarımız gözlerimizin önünde işgal ediliyor" dedi.
'Topraklarımız işgal edilmiş durumda'
Topraklarında yaşanan işgal karşısında asker ve polis tarafından tehdit edildiklerini söyleyen Çetinkaya, "Bu işgalcilere karşı haklarımızı savunacağız. Fransızların Afrika'da yaptığı sömürgeciliği, Kürt topraklarında da Türkiye'deki yetkililerin taşeronluğuyla köyümüzde uygulanıyor. Bu uygulama üst yöneticiler tarafından uluslararası güç birlikleri ile ittifaklarına kadar dayanmaktadır. Türkiye, zengin topraklarımızı uluslararası sömürgecilere peşkeş çekmiş durumdadır" diye belirtti.
'Hidrojen gazlar sağlığımızı tehdit ediyor'
Topraklarında açılan petrol kuyularından ötürü büyük zarar gördüklerini dile getiren Fahrettin Aksoy ise, hemen hemen her köylünün köylerinden petrol çıkaran bu şirketler hakkında suç duyurusunda bulunduğunu söyledi. Aksoy, "İşgal edilen bir dönüm toprağımız için 70 TL işgal parası teklif ediyorlar. Şirket tarım alanlarımızı kullanmaz hale getirdi. Etrafa yayılan hidrojen gazlarından dolayı sağlımız büyük bir tehlike altında. Sağlımızı tehdit eden ve bozan bu gazlar için hiçbir önlem alınmamış. Büyük zararlara uğradık. Zararımız karşılanmasını istiyoruz. Ancak bu şirketler için dilekçe vermeye bile bir muhatap dahi bulamıyoruz" dedi.
Savcılık raporu: Petrol kokusu çevreye olumsuz zarar verdiği görüldü
Yaşadıkları sıkıntılara karşın Alçık köy sakinleri, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na defalarca suç duyurusunda bulundu. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tutulan bilirkişi raporunda, petrolün kimyasal özelliği sıvı hidrokarbon bileşeni olduğu ve ham petrolün bitkilerin yetişmesini olumsuz etkilediği belirtildi. Ayrıca bilirkişi raporunda, petrol borularının yayıldığı arazilerde etrafa petrol kokusu verdiği, çevreyi olumsuz etkilendiğinin görüldüğü tespitinde bulundu. 5 yıl süresince köydeki topraklarda bir bitkinin yetişmesinin mümkün olmadığının belirtildiği bilirkiş raporunda, söz konusu taşınmazın petrolden etkilenen kısmının ıslah edilerek tekrar tarıma elverişli hale getirilmesi gerektiğine yer verildi.
Savcılıktan çelişkili karar!
Bilirkişi raporuna karşın köylüler tarafından yapılan suç duyurusuna takipsizlik kararı vermesi ise dikkat çekti. Arazilerinin işgal edilmesine karşın hukuki yollardan haklarını aramaya devam edeceklerini belirten köy sakinleri, sonuna kadar mücadele edeceklerini ve yapılan haksızlığa karşı direneceklerini dile getirdi. Engin Eren(Diha)